Güncelleme Tarihi:
“Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır/ Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek.” Füsun Onur’un son işi, Galeri Nev İstanbul’daki ‘Oda Müziği’ yerleştirmesi, hemen Ece Ayhan’ın ünlü dizesini hatırlatıyor izleyene/ isteyene; böylece, Türk şiirinin büyük anlam bükücüsü, kavramsal sanatın büyük sentaks bükücüsüyle karşılaşıyor. Bu, bu gibi şeylerle ilgilenenler için birebir bir çağrışım olabilir; diyeceksiniz ki ‘zarflar, çocuklar vb’. Füsun Onur’un zarflarında, her birinin üzerinde seyirciye yollanmış rastgele mektuplar olan gelişigüzel buruşturulmuş dosya kâğıtlarında, mekânın bir köşesini dolduran diğer şeylerde elbette tam da Ece Ayhan’ın bahsettiği çocuk kalplerinden izler vardır. Füsun Onur, çocukluğun ‘zarfsız kuşlar’ını ciddiyetle korur, gözetir. Orası malum.
Ama onda, şu yarı açık bükülmüş kâğıdın içine sığmış renkli yünlerde, Füsun Onur’un sevdiği gibi esrarengiz bir ‘kadans’ oluşturan kuru boya kalemlerinde, büyük, anlamlı eşyaların şaşırtıcı minyatürleri olan biblolarda başka bir şey de vardır; bir dil, bir örgü. Füsun Onur’da ilginç olan ve sergisini kurduğu her mekâna girdiğimizde bizi yeniden ürperten şey eşyalardan kurduğu, hep yeni baştan çözmek zorunda olduğumuz bir cümlenin örgüsüdür. Penelope’nin örgüsünü gündüz örüp gece sökmesi gibi Füsun Onur da her sergide benzer ama farklı bir sözdizimiyle karşımıza çıkar. (Demişken- küçük, renkli tellerden bir örgü üzerinde çalışıyordu, o ne oldu acaba?)
Füsun Onur’un yerleştirmelerinde tanıdık malzemenin yeni bir biçimde yeni bir sözdizimiyle mekanın bir köşesinde ya da tümünde karşımıza çıkışı her keresinde yeniden nefesimizi keser; “Nedir bu yazı? Öğrenmeliyim bu yazıyı!” der tutkun Füsun Onur izleyicisi. Bu yazıda diziler, düşüşler ve yükselişler, beklenmedik noktalamalar, parlak harfler, anlamını dikkatle gizleyen sözcükler, sessizlikler ve niceleri vardır. Bazen beyaz duvara iliştirilmiş beyaz bağlaçları görmek için yakından bakmamız gerekir.
Şunu da eklemek gerekir: Füsun Onur bu yazıyı herkesin okuyabileceğine inanır. Onda aynı anda hem yüce, süblim hem alçakgönüllü olan da budur. Her Füsun Onur girişimi ya da sergisi, sadeliği ve basitliği içinde hayranlık vericidir. Çünkü gücünü çağrışımlardan alan bu dil, yani ‘füsunonurca’ günün sonunda hem çok çok kendini gizler gibidir hem de çok saydamdır. Herkesle konuşur, koca koca büyüklerle de çocuklarla da; çünkü işte ‘her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır’ ve tersi...
Füsun Onur’un ‘Oda Müziği’ başlıklı sergisi 26 Kasım’a kadar Galeri Nev İstanbul’da görülebilir.