Güncelleme Tarihi:
Bazen bir fotoğraf karesi çok şey anlatır. Usta fotoğrafçı Ara Güler’in de dediği gibi “Fotoğraf tarih olayıdır”. Tarihi zapt etmektir. Örneğin, Vietnam Savaşı’nın ayrıntılarını, hatta tarihini hatırlamasanız bile gözünüzün önüne fotomuhabiri Nick Ut’un çektiği, savaşın sembolü olan o fotoğraf gelir. Günlük hayattaki rutinleri ise kayıt altına almayız. Her gün önünden geçtiğimiz bakkal, okul dönüşü sokakta top koşturan çocuklar, çöpleri karıştıran kâğıt toplayıcılar yanımızdan gelir, geçerler.
Yazar Tolga Gümüşay her gün içinden geçtiğimiz sıradan anları fotoğrafladı. “Fotoğraftan öykü filizlenebilir mi?” “Edebiyata yabancılaşan modern insan, görsel destekle yazı dünyasına yakınlaştırılabilir mi?” gibi sorulara yanıt arayan yazar, “Gündelik olanı kalıcı hale getirebilmek, akan yaşamı daha yoğun hissedebilmek için” bir atölye oluşturdu. Dört yıl boyunca çektiği fotoğraf karelerine ise öyküler yazdı. Ve onları ‘Kareli Öyküler’de bir araya getirdi. Bazen Kumkapı’daki bir yokuşta fotoğrafladığı iki arkadaşı, bazen Roma’daki bir ‘Pinokyo ustası’nı, bazen de Samatya’daki ahşap evi, sahilden geçerken fotoğrafladığı yaşlı kadını hikâyelerine konuk etti. Ortaya mekânı görüntülü veren, gerisi okuyucunun hayal gücüne kalmış ‘kısacık filmler’ tadındaki öyküler çıktı.
Antika eşyalarla dolu bir dükkân
‘Kedi Memo’ bunlardan biri. 2014’ün haziran ayı, İstanbul’da bir antikacı dükkânı. Eski ayna, tablo, porselen bebek, avizeler arasında uyuyakalan bir adam. Antika eşyalarla dolu dükkândaki o adamın çocukluğuna götürüyor bizi hikâye. Kedi gibi her bulduğu yerde uyuyan Memo’yla babası arasındaki çekişmelere tanık oluyoruz. Mayıs 2016’da Eminönü’nde çekilen bir fotoğrafa ise hanın duvarlarını gönül galerisine dönüştüren çaycıyla üniversite öğrencisinin diyaloğu konu oluyor. Hanın tarihi duvarları, resim, fotoğraf ve duvar halılarıyla kaplandığından gözükmüyor bile. Hepsinin birer hikâyesi var. Çaycı anlatıyor, öğrenci dinliyor. Kitaptaki fotoğrafı ise muhabbet sonrası ‘üniversite öğrencisi çekiyor’. Çekingen çaycı, “Han benim değil ama resimler benim sonuçta” diyerek izin veriyor fotoğrafının çekilmesine.
Bir başka hikâye, İtalya’dan: Roma’da küçük bir dükkânda, yüzlerce Pinokyo arasında işine odaklanmış bir ‘Pinokyo ustası’ yansımış objektife. Küçük büyük Pinokyo’lar usta ellerden çıkıp tezgâhtaki yerlerini almış. Duvarda ise ünlü hikâyeden resimler var. Fotoğraf Gepetto Usta ile ‘asi bir Pinokyo’ öyküsü okutuyor bize.
Büyük Yılmaz, Tarlabaşı, kahvehanedeki mezarcı, Derya Ana kitaba konu olan diğer fotoğraf kahramanlarından. 34 fotoğraf ve öykünün yer aldığı kitabın ardından, çevrenizdeki karelere farklı gözle bakabilirsiniz.