Güncelleme Tarihi:
Yıldız Moran, Türk fotoğrafının gelmiş geçmiş en büyük değerlerinden biri olarak, tamamını 12 yıla sığdırdığı fotoğrafçılık yaşamından, sanat dünyamıza unutulmaz kareler armağan etmiştir. Moran’ın farklı bakış açısı onu dönemin diğer fotoğrafçılarından kesin çizgilerle ayırmaktadır. Özellikle Anadolu fotoğraflarında yaşamla olan ilişkisini büyük bir doğallıkla yansıtmıştır Moran. Samimiyeti ve estetik anlayışı ise onu bugünlere taşıyan en büyük özelliğidir. Kendi coğrafyasında ve bu topraklarda yaşayan insanları obje olarak değil, birer değer olarak ele almış, toplumsal gerçeklere sadık kalarak ve hiçbir kurguya gitmeden fotoğraflarını çekmiştir.
Yıldız Moran, fotoğraflarıyla bakış açımızı değiştirmiş bir fotoğrafçıdır. Akademik eğitim aldığı İngiltere dışında İskoçya, Portekiz, İspanya ve İtalya’da da fotoğraflar çekmiştir. Tüm fotoğraflarını aktif olarak fotoğrafçılık yaptığı 1950-1962 yılları arasında üretmiştir. Türkiye’ye döndüğünde yolu, fotoğraflarını kartpostal olarak bastırmak üzere Özdemir Asaf’ın matbaasına düşer. Takvimler 4 Kasım 1954’ü, saat 11.00’i göstermektedir. Ülkenin en ünlü şairiyle fotoğrafımızın kraliçesinin yıldızlarının buluştuğu zaman dilimidir bu.
Yıldız Moran’ın 1955 yılında Adalet Cimcoz’un Maya Sanat Galerisi’nin üst katında açtığı stüdyoya, dönemin önemli sanatçıları sıkça uğramaktaydı. O günlerde Yıldız Moran, eğitimi sırasında kazandığı tecrübeleri stüdyoda başarıyla kullanmış ve portre gereksinimi olan sanatçılar tarafından tercih edilen bir fotoğrafçı olmuştu. Moran, 1963 yılında, henüz fotoğraf hayatının baharında Özdemir Asaf ile evlenmiş ve fotoğrafı bırakmıştır. Artık hayatını tamamen üç çocuğu Gün, Olgun ve Etkin’e adamıştır. Ama fotoğrafı bu kadar erken bırakmasına rağmen, Yıldız Moran’ın çektiği bu fotoğraflar zaman içinde daha değerlenecek, sadece ülkemizde değil, dünyada da büyük ilgi görecektir.
ZAMANSIZ VE ÖZGÜR FOTOĞRAFLAR
Türkiye’nin akademik eğitim almış ilk profesyonel kadın fotoğraf sanatçısı olan Yıldız Moran’ın fotoğraflarında ışık daima başrolde olmuş ve fotoğrafın siyah beyaz dünyası Moran’ı küçük yaşlarından itibaren içine çekmiştir. Yıldız Moran Anadolu insanıyla bir kadın fotoğrafçı olmaktan daha fazla, iki insan olarak ilişki kurmuş, onların dertlerine ortak olmuştur. Moran aynı zamanda yaşadığı İstanbul’un da olağanüstü güzellikteki fotoğraflarını çekmiştir.
Sanatçı bir aileden gelen Yıldız Moran, akademik eğitimden de çok fayda sağlamıştır. Moran, dünyayı siyah beyaz görmüş ve film düzlemine bu şekilde aktarmıştır. İngiliz fotoğraf geleneğini iyice özümseyen Moran, hem portre hem de manzara fotoğrafları çekimi konusunda takdir kazanmıştır.
Stüdyoda çektiği portrelerinde kişinin özelliklerini ortaya çıkaran kontrast ışık kullanmış, manzara fotoğraflarında ise konusunu rahat anlatacak boşluklu kompozisyonları yeğlemiştir. Fotoğraflarını, karşısındaki kişileri tedirgin etmeden çekmiştir. Hiçbir zaman üç ayak kullanmamış, hem böylelikle hareket özgürlüğü kazanmış hem de fotoğrafını çektiği kişiyle arasına fotoğraf makinesinden başka bir şey sokmamıştır.
Doğu ile Batı geleneğini uyum içinde başarıyla kullanmış ve fotoğrafın evrensel bir dil olduğunun her fırsatta altını çizmiştir Moran. Anadolu’da fotoğraf çekerken asla oryantalizmin tuzağına düşmemiştir. Söylemini hiçbir yere bakmadan oluşturduğu için, fotoğrafları zamansız ve özgündür. İçinde, ileride onları daha da çok kıymetlendirecek maya fazlasıyla mevcuttur. İşte bu yüzden, günümüzde Yıldız Moran’ın fotoğrafımıza sağladığı katkılar tüm ayrıntısıyla iyice ortaya çıkmıştır. Yıldız Moran yaşamının en güzel dönemini fotoğrafa ayırarak, bizlere yepyeni bir dünyanın ipuçlarını sunmuştur.
2000’li yıllar Yıldız Moran’ı ve fotoğraflarını yeniden değerlendirecek bir altyapının oluştuğu önemli bir dönemdir. 21’inci yüzyılı yaşadığımız bu günlerde ise yalnızca küratörleri ve fotoğrafçıları değil, sanat izleyicilerinin de gönüllerini fethetmeyi sürdürmektedir Yıldız Moran...