Ferman padişahınsa dağlar onundu

Güncelleme Tarihi:

Ferman padişahınsa dağlar onundu
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2020 11:45

Halkbilimci Ahmet Şükrü Esen’in 30 yıllık derleme çabaları sonucu oluşturduğu defterlerden yola çıkarak Pertev Naili Boratav’ın başlattığı anonim halk edebiyatı çalışmaları, ‘Anadolu Âşıkları’ dizisiyle kalıcı bir külliyata dönüşüyor. Karacaoğlan’dan sonra dizinin ikinci kitabı ‘Dadaloğlu’. İlk kez gün yüzüne çıkan şiirlerin de yer aldığı kitap, Dadaloğlu’nun tek bir kişi olmadığı iddiasında.

Haberin Devamı

Çocukken, anne ve babamın her zaman yüzlerine yerleşen gurur ifadesiyle söylediği dizeyle tanıdım Dadaloğlu’nu. Sonrasında “Ferman padişahınsa dağlar bizimdir” diye bağırarak kendime at yaptığım bir sopanın üzerinde koşarken aynı gurur yüzüme kazınıyordu. Osmanlı’nın 1865 yılında zorunlu iskân kararına, yani konar-göçer aşiret düzenini yerleşik hayata dönüştürme ve asimilasyon programına başkaldıran Türkmenlerin direnişini anlattığı epik şiirleri, yaklaşık 150 yıl sonra Dadaloğlu’nu bana kadar getirmişti. Göçebe, yarı göçebe Türkmen aşiretlerinin tarihi, kendi içlerinde yetiştirdikleri Dadaloğlu gibi âşıkların deyişleriyle hep canlı tutuldu.

19. yüzyılda Anadolu’nun yetiştirdiği bu bilge ozanın Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar hiçbir yazılı kaynakta izine rastlanmaz. O yüzden Dadaloğlu’nun hayatı hakkında bugün dahi bildiklerimizin hemen hemen hepsi tahminlere, söylencelere ve her biri destan niteliğindeki şiirlerine dayanır. Osmanlı döneminde halk edebiyatına önem verilmezken bir de isyanın başını çekenlerden biri olan şairin yer bulması düşünülemez zaten. Türkmen aşiretlerinde her yeni kuşağa sözlü olarak iletilen Dadaloğlu ve şiirleriyle Türk aydınlarının tanışması Cumhuriyet’in ilk yıllarına rastlar. 1928 yılında Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde ‘Bir Mısra Münasebetiyle’ adlı makalesinde, Kayseri’de tanıştığı savcı yardımcısı Ahmet Şükrü Esen’in derlemelerinden, Dadaloğlu isimli bir halk şairinden ve onun “Ferman padişahınsa dağlar bizimdir” dizesinden bahseder. “Bütünü bir Osmanlı tarihi, o tarihin gösterdiği ve anlattığı Sultan ile hakkıyla gösterip anlattığı bir memleket halkı sanki bu mısrada karşı karşıya idi” der Fındıkoğlu makalesinde. Mısra, Ankara’nın muhtelif muhitlerinde dalgalanır. İstanbul’a karşı haykıran Anadolu’nun Kuvayı Milliye ruhunu bu mısrada bulan aydınlar için Dadaloğlu ‘devrimci’ bir halk ozanı kimliğine bürünmüştür.

Haberin Devamı

Âşık edebiyatının gönüllü derleyicilerinden halkbilimci Ahmet Şükrü Esen’in (1893-1944) 30 yıllık çabası sonucunda yazdığı defterlerden yola çıkan Pertev Naili Boratav ve arkadaşları Remy Dor, A. Fuat Özdemir tarafından başlatılan âşık edebiyatı, anonim halk edebiyatı çalışmaları, İş Bankası Kültür Yayınları’nın ‘Anadolu Âşıkları’ dizisiyle kalıcı bir külliyata dönüşüyor. Karacaoğlan’la başlayan ‘Anadolu Âşıkları’, Prof. İsmail Görkem’in yayına hazırladığı ‘Dadaloğlu’yla devam ediyor.
Dadaloğlu’nun ilk kez gün yüzüne çıkan şiirlerinin de içinde olduğu kitap, Dadaloğlu’nun tek bir kişi olmadığı iddiasında. Avşarların Dadalı aşiretine mensup Yusuf, ardından oğlu Musa ve en sonunda da torunu Veli’nin eserlerinin birleşimiyle ‘Dadaloğlu âşıklık geleneği’nin oluştuğunu savunuyor. Dadalı Veli’nin, yani bildiğimiz Dadaloğlu’nun da 1865-1866 yıllarında Osmanlı’nın Derviş Paşa eliyle yürüttüğü Fıkra-i Islahiye harekâtıyla yapılan mecburi iskânın çok öncesinde öldüğünü iddia ediyor. O günlerde Türkmenlerin yaşadığı acı ve ıstırabı dile getiren Avşar boyu âşıklarının ‘Dadaloğlu’ mahlasıyla bu tarz ve muhtevada türküler söylemeye devam ettiklerini öne sürüyor. Belki de babaannemi Dadaloğlu’nun öldüğüne inandıramamamızın sebebi bu. Gençliğinde böyle ‘âşık’a denk geldi. Dadaloğlu’nu hiç ölmeyecek bir efsane yapmaya çalışan bir Avşar kızıydı o, sadece “Ölmedi” der ve kestirip atardı. Yaşar Kemal’in de dediği gibi gerçek olan bir şey varsa o da şudur: “Dadaloğlu Avşar’da yetişen şairlerin hep gür, başkaldıran sesidir.”

Haberin Devamı

Ferman padişahınsa dağlar onundu
DADALOĞLU - ANADOLU ÂŞIKLARI II
Ahmet Şükrü Esen
Hazırlayan: Prof. İsmail Görkem
İş Bankası Kültür Yayınları, 2020
304 sayfa, 25 TL.

BAKMADAN GEÇME!