Güncelleme Tarihi:
Kimsenin ötekini duymadığı, görmediği, koştur koştur ve kaba saba yaşayıp gittiği şehirlerin, unutulmuş tek tük köşelerinde kimsenin bilmediği, yağmalamaya çalışmadığı, henüz keşfetmediği türde yaşamlar çıkar bazen insanın karşısına. Münir Özkullu, Adile Naşitli, Şener Şenli, Ayşen Grudalı filmlerin sokaklarında kalmış saf iyilik hali, o en nahif ‘halden anlama’, “Her şey insanlar için, olur öyle şeyler, gel otur bir çay iç önce” anlayışının tuhaf bir şekilde hâlâ görüldüğü yaşamlar hani...
İşte Engin Akyürek imzalı ‘Zamansız’daki öyküler okuru tam öyle bir ‘halle’ karşılıyor. Kısa öykülerindeki insanlar, yaşlı, genç, çocuk, kadın, erkek veya bazen bir kedi; her biri o filmlerdeki çıkarsız, hesapsız, anlayışlı, kalbe giden yollarındaki damarları henüz açık olan karakterler gibi.
‘Zamansız’ geniş kitlelerin, popüler televizyon dizilerinin aranan ve sevilen oyuncularından biri olarak tanıdığı Engin Akyürek’in ikinci öykü derlemesi. İlk kitabı ‘Sessizlik’te de yukarıda tarif ettiğime benzer bir tonda öyküler anlatıyordu.
Akyürek Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi tedrisatından geçmiş bir oyuncu. Bölümü ‘Tarih’miş ama DTCF’nin yazıyla, edebiyatla, kurmacayla birlikte soluk alıp veren havası, Akyürek’in yazarlık merakını da köpürtmüştür belki, kim bilir.
‘Zamansız’ 20 kısa öyküden oluşan bir toplam. Bir tema bütünlüğü olmasa da Akyürek’in kalbinden geçenin nasıl bir dünya, nasıl bir memleket -ya da belki de nasıl ‘zamanlar’- olduğunu apaçık içeriyor öyküler. Sıradan, gündelik anlarda yaşanan, bu arada gerçekten de yaşanabilecek türde öyküler. Yağmurlu bir günde, bir kedi vesilesiyle yaşanan karşılaşmalar misal; seneler öncesinden kalan kalp ağrılarının bambaşka coğrafyalarda, uzun seneler sonra tuhaf tesadüflerle yeniden belirmesi; dışarıdan bakınca kaplan kesilen ama ruhu yaralı çocukların, hayatla başa çıkma çabaları ya da... Çok nahif, çok dolaysız ama bir yandan da her biri küçük sürprizlerle biten metinler.
Kimi insanın ‘hissikablelvuku’ kası iyi çalışır hani; yaşamı çoğu kez birtakım işaretler, tesadüfler, sürprizli anlarla doludur. Ki bence o aslında ‘görmeyi bilenin’ başına gelen bir şanstır. İşte ‘Zamansız’daki öykülerin insanları da öyleler; ‘görmeyi’ biliyorlar ve hayat onlara kimi zaman hüzünlü bazense “Dünya aslında güzel bir yer!” dedirten şakalar yapıyor sık sık. Bu ‘sürprizli’ kurgu da bir nevi Akyürek’in öykü anlatma yolunun ana rehberi oluyor. Öte yandan sade, düz bir anlatımı var yazarın, okuyucuya sanki bir anekdot anlatır, konuşur gibi ulaşıyor. Dilde derinleşme, edebi bir lezzet verme iddiasında değil. Bizi biraz kendi çocukluk çağına, biraz Yeşilçam filmlerinin mahallelerine, biraz da biz yetişkinlerin içinde bir yerde, hâlâ bir parça da olsa kalma ihtimali olan ‘çocukluk hissine’ götürmek istiyor sanki. O yüzden de ‘zamansız’ öykülerin her biri gerçekten de.
ZAMANSIZ
Engin Akyürek
Doğan Kitap, 2023
176 sayfa.