Güncelleme Tarihi:
İstanbul Müzik Festivali 45 yıllık tarihindeki en ‘sıradışı’ programını açıkladı geçen hafta. Buna, festival tarihinin en ‘crossover’ (krosovır okunur) yani ‘türler arası geçiş’ yönünden en zengin programı da diyebiliriz. Bu ‘geçişkenliği’, festivalin 44 yıldır üzerinden çıkarmaya yanaşmadığı ağırbaşlı kimlikten artık sıyrılmak istemesine mi yormalı, yoksa ‘sıradışı’ teması altında sadece bu yıla özgü bir ‘hava değişimi’ mi bu, göreceğiz. Ama tahminim, gençliği ve klasik müzikle başı hoş olmayan kesimleri kazanmanın hedeflendiği apaçık bu tavır değişikliğinde -eğer amaçlanan elde edilirse- ısrar edileceği yönünde.
Crossover riskli bir sahadır. Yaratıcılıktan uzak orta karar müzisyenlerin eline kalırsa kolayca çöpe dönebilir ama çok yönlü nitelikli müzisyenler el attığında yıllar geçse de unutulmayacak müzikal deneyimlere dönüşebilir. Radyo programlarımda yıllar boyu dinletmekten en çok zevk aldığım kayıtlar arasında zekice kotarılmış nitelikli crossover işler hep ayrıcalıklı bir yere sahip olmuştur. Festival programı üzerine yazmayı planladığım yazıların ilkinde işte bu ‘sıradışı’ işlere odaklanmak istedim. Klasik müzik dinleyicisi olun veya olmayın, festivalin bu yılki konserlere giderken önyargılarınızı, dinleme alışkanlıklarınızı birkaç saatliğine de olsa kapıda bırakıp içeri girerseniz bu konserlerden azami zevki almanız da o kadar mümkün olur kanaatindeyim.
Festivalin bombası (opus 2 Circa Ensemble & Debussy Quartet)
Circa Ensemble (üstteki fotoğraf) bence festivalin bu yılki ‘bomba’ etkinliği olmaya aday. Yaratıcılığıyla harikulade işlere imza atmış Yaron Lifschitz yönetmenliğindeki Avustralyalı çağdaş (yeni) sirk grubu Circa Ensemble, Debussy Quartet’le güçleri birleştirip Şostakoviç’in dinleyeni sersemleten yaylı çalgılar dörtlüleriyle ‘dans edecek’. Circa Ensemble, anlı şanlı Cirque du Soleil’in klasik müzik versiyonu olarak düşünülebilir. Keşke ‘Hayvanlar Karnavalı’ adlı kreasyonlarını da sergileseydi diye düşünmeden edemedim.
20 Haziran, 21.00, Zorlu PSM.
Müzik-resim etkileşimi
(Renklerin Sesi: Kandinsky & Chagall)
‘80’lerin hızlı piyanisti Mikhail Rudy son dönemde yoğunlaştığı ‘müzik-resim etkileşimi’ne dayalı bir çalışmayla geliyor. Müzik kadar resimden de hoşlananlar bu şöleni kaçırmamalı.
31 Mayıs, 20.00, İş Sanat Konser Salonu.
Sıradışı dini müzik (Sonsuz Aşk)
Arpist Şirin Pancaroğlu ve vokalist Bora Uymaz’ın başını çektiği Şimdi Ensemble festivale dini musikiyi de ekliyor. Tango yorumlarına meftun olduğum Bora Uymaz bir dini musiki uzmanı. Yanlış okumadınız, Uymaz hem dini musiki hem de tango söylüyor! Engerek formlu serpent çalgısı da icralara barok dönem tadı katacak belli ki. Kapalıçarşı’daki Kalpakçılar Caddesi, festivale yakışacağını düşündüğüm mekânlardan.
4 Haziran, 18.00, Kapalıçarşı, Kalpakçılar Caddesi.
İzdiham yaşanacak (Gülistan)
İstanbul kemençesi virtüozu Derya Türkan, yanına ‘sazdaşı’ Sokratis Sinopulos’u ve İran kemançasının yaşayan efsanesi Kayhan Kalhor’u alır ve Galata Mevlevihanesi Bahçesi’ne bağdaş kurar da, bu ekip izlenmez mi? Tek sorun, muhtemel bir izdiham karşısında mekânın küçük gelmesi.
2 Haziran, 21.00, Galata Mevlevihanesi Bahçesi.
Tam bir ‘jazzical’ (Mozart’tan Ellington’a)
Heyecanla beklediğim işlerden biri de, caz piyanisti Yaron Herman’ın, David Greilsammer’in Geneva Camerata’sına solist olacağı ‘Mozart’tan Ellington’a’ konseri. Tam bir ‘jazzical’ (cazla klasiği buluşturacak) bir konser bu. Klasik piyanist-şef Greilsammer’in bu noktaya geleceği aşikârdı.
12 Haziran, 21.00, Aya İrini Müzesi.
Aslen bir dansçı (La Stravaganza)
Soqquadro Italiano topluluğu vokalist Vincenzo Capezzuto ile İtalyan şehirlerinden görüntüler önünde Vivaldi’nin çalgısal-vokal eserlerini sunacaklar. Capezzuto’nun ‘kafası karışık kontrtenor’ Nuri Harun Ateş’i akla getiren ‘sıradışı’ bir tarzı var. Soprano sesinin rengiyse Philippe Jaroussky’yi akla getiriyor ama opera sanatçısı değil Capezzuto; o aslen iyi bir dansçı fakat performanslarında vokalle dansı estetik biçimde harmanlıyor.
5 Haziran, 21.00, Zorlu PSM.
Elektronik bir barok deneyimi
(Sampling Baroque: Exposing Handel)
Almanya’da yaşayan ‘harika çocuk’ fagotçu Burak Özdemir de çalgısının sınırlarını aşarak ‘sıradışı’ işler yapanlardan. Bach ve Handel’in eserlerini elektronik müziğin tınılarıyla zenginleştirdiği konserlerini ne zaman izlesem ufkum açılır. Bomontiada müdavimleri bir ‘yüksek desibelli çağdaş barok’ konserine hazır olsunlar.
17 Haziran, 21.00, bomontiada.