Güncelleme Tarihi:
10 yaşımdayım, Ankara’da 19 Mayıs’ın mahşer günlerinden biri, üniversiteye yeni girmiş ağbimle Beşiktaş’ın maçına gidiyoruz. O kadar kalabalık ki ikimize bilet almak için itiş kakış sırasında ağbimin beyaz gömleği nasıl olmuşsa kanlanmış ama aldırmıyoruz. O zaman iki maç üst üste oynanıyor, önceki 2. Lig’den. ‘Gecekondu’dayız ve gittiğim ilk maçtaki kalabalığı daha sonra bir başka maçta gördüğümü hatırlamıyorum. Bu yüzden ‘Fruko’larla daha baştan bir itiş kakış var ve neredeyse bütün stat, “Polis dışarı, asker içeri” diye bağırıyor. ’68 ruhuna giden yolun başlangıcında olduğumuzu sonraları anlıyorum.
O kargaşa arasında ilk maç başlıyor, sarı-kırmızı bir takımla kırmızı-siyah bir takım arasındaki maçta Maraton’un tamamını kırmızı ve siyaha boyamış taraftarların halini şaşkınlıkla izliyorum. Sarı-kırmızı takım Güneşspor’muş. Mahalleden bir ağbimizin de önemli oyuncularından olduğu Güneşspor, sonradan sevdiğim Ankara takımlarından biri. Öteki Eskişehirspor’muş. İkinci Lig’de şampiyonluğa oynuyormuş.
Şimdi Özgür Topyıldız’ın ‘Anadolu Yıldızı Eskişehirspor’ kitabından bakıyorum, maçın tarihi 17 Nisan 1966. Maçı Ankara’da 1-0 kazanan Eskişehirspor, maraton tribününü dolduran on bine yakın taraftarının o güne dek görülmemiş tribün gösterisiyle gönlümde içimi kıpır kıpır eden tuhaf bir yer ediniyordu. Benim için unutulmaz olan o Güneşspor-Eskişehirspor maçına, Özgür Topyıldız da kitabının 100. sayfasında önemli bir yer veriyor.
O gün Eskişehirsporlu olacağımı hissetmiştim. Oldum da. Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı Galatasaray’ın elinden aldığı gün, annemin diktiği koca bir kırmızı-siyah bayrakla o Maraton tribününe altı saat önceden gidip tam ortaya oturmuştum. Onca yıl sonra bugün yeniden düşünüyorum, EsEs ruhu gerçekten başkaydı. Tribünlerde küfrün pek işitilmediği yıllar, Anadolu’dan İstanbul dükalığını sarsan bir takım geliyor ve üç büyüklerin taraftarlarının daha tanışmadığı tribün gösterileriyle en çok konuşulan takımlardan biri oluyor. Eskişehirspor tarihinin en önemli yıldızlarından olan ve başka hiçbir tribün liderine benzemeyen, aydın kişiliğiyle bilinen Amigo Orhan ile birkaç yıl önce Eskişehir’de, kulübün son dönemlerinde uzun süre yöneticilik yapmış arkadaşım İsmail Sağır aracılığıyla tanışma, konuşma şansı bulmuştum.
Eskişehirpor, 1967’de takımın başına geçen Abdullah Gegiç ile birlikte öyle bir futbol oynamaya başlamıştı ki, bugünün genç futbolseverlerine anlatmak zor. Bunu Ajax’ın 1970’lerin başında Avrupa’da estirdiği ‘total futbol’ rüzgârına benzetebiliriz. O yılların Ajax’ı Avrupa’da neyse, 1967’den sonra Eskişehirspor’un Türkiye’de oynadığı futbol da aynıydı. Üç büyüklerin daha tanışmadığı bir takım oyunu. Sonunda üç lig ikinciliği varsa, biz hep o üç yıldaki şampiyonluğun üç büyüklere masa başında verildiğine inanırdık. O yılları bilenler bilir, Anadolu’dan bir takımın birdenbire İstanbul’un büyüklerine kafa tutması kolayca sindirilecek gibi değildi.
‘Anadolu Yıldızı Eskişehirspor’, bu ülkenin futbol dünyasında ondan sonra hiçbir takımın kazanamadığı sempatiyi kazanmış bir takımın tarihi. Eskişehirspor bir ilkti, Trabzonspor’un kazandığı daha büyük başarılar bile ondan ayrı değerlendirilmelidir.
Kitabın başında ‘Gümüş Takımın Güzel Hatırası’ adlı bir yazısı bulunan Tanıl Bora da ilk gittiği maçın -gene 10 yaşında- bir Eskişehirspor maçı olduğunu anlatıyor. Eskişehirspor, onun sözüyle de bir ‘öteki’ydi ama ötekilerin en güzeli ve güçlüsü, futbol tarihinin ‘gümüş takımı’.
Özgür Topyıldız bir Eskişehir tutkunu. Yaptığı şehir araştırmaları az bulunur nitelikte. Eskişehirspor için yazdığı kitap da benzerleri arasında özel bir yerde. Anlattığı hikâyenin içinde yer verdiği bilgileri ve belgeleri derlemek için elbette sıkı bir çalışma gerekmiştir. Kırmızı Şimşekler’in bir efsaneye dönüşmüş hikâyesi yanında, onun bütün hocalarının, futbolcularının, 1966-2008 arasındaki bütün maç sonuçlarının bulunduğu belgeler de meraklıları için çok özel.
Bugün düşmüş görünen bir takım Eskişehirspor ama Tanıl Bora’nın sözleriyle, Eskişehirspor efsanesi düşkün haliyle bile karizmasını bugün de koruyor. Bizim içimizdeki Es-Es aşkıysa her zaman sonraki maçlara bakarak yaşıyor.