Güncelleme Tarihi:
“Hayatım boyunca ressam, yazar, danışman, müzeci, jüri üyesi gibi farklı sorumlulukları üstlenerek çok farklı bir kimliğin gerekliliklerini yerine getirmeye çalıştım. Kendisine çok şey borçlu olduğum büyük usta, ressam Cihat Burak’ın dediği gibi “Geride bıraktıklarımın beni yaşatacak yoğunlukta olduklarını umuyorum.”” HAŞİM NUR GÜREL
Elgiz Müzesi’nde açılan, küratörlüğünü Billur Tansel’in üstlendiği “Haşim Nur Gürel Anısına: Sığ Sularda Derin Hayaller” adlı retrospektif sergi, sanatçının 17 yaşında Robert Kolej’de yaptığı ilk soyut sergisinden hayatının son dönemine kadar aynı tutkuyla, farklı tekniklerle ürettiği resim, seramik, heykel ve enstalasyondan oluşan yapıtlarından bir seçki ile sanatçının sanat anlayışının gelişim sürecine ve onun gizemli dünyasına sürprizlerle dolu bir seyahat ve “renkli” bir gözlem imkânı veriyor. Sakin, sessiz, bilge, mütevazi duruşuyla bilinen Gürel’in iç dünyasının değişken, canlı, zengin renkleri, dokuları ve barındırdığı gizemler resimleri yoluyla gün yüzüne çıkıyor.
Gürel’in kendi sözleriyle: “Sürpriz arayışımın – her resimde farklı büyüler yakalama istemimin önemli bir bileşeni üzerine resim yaptığım karton, kontrplak, tuval, duralit, ham keten, jüt gibi zemin malzemeleri öne çıkmakta... Ressamın o anki duygularına göre kurmak istediği imgenin özelliklerine göre, üzerinde yola çıkacağı zemini, boyaları, kullanacağı fırçaları, spatulaları, sürüş biçimlerini ve de resim icrasını her seferinde gözden geçirmesinin doğru olacağını düşünüyorum.”
Aynı zamanda bir arşiv niteliği taşıyan serginin ismi, Haşim Nur Gürel’in 1983-1996 seneleri arasında görsellik üzerine yazmış olduğu yazılarını derleyip, 1996’da yayınlamış olduğu “Sığ Sularda Sanat ve Siyaset” kitabına bir referans mahiyetinde belirlendi. Kendi ifadesiyle, görsel sanatların güncel alanlarını, farklı bakış açılarından gözlemleyerek genç sanatçı ve yeni koleksiyoner adaylarına okunabilir bir dil ile ulaştırabilme çabası içerisinde yazmış olduğu bu kitapta, büyük tutkusu olan ve kırk yıla yakın bir süre bir balık adam olarak, kendi nefesiyle keşfetmiş ve çok iyi tanımış olduğu denizaltı dünyasının sığ sularını referans olarak almaktadır. Benzetmeler ve alegorik anlamda değindiği denizin sığ suları bir yandan da hepimizin iyi bildiği ve konumuz olan “Sanat ve Siyaset”te de bu iki alandaki yetersizlikleri, yanlışlıkları ve bozuklukları “Sığ Sular” benzetmesi ile açıklamakta ve merkeze almaktadır. Sığ sular benzetmesi karamsar ve olumsuzluklarla doludur ama bilinçli izleyiciler için olumlu yanları da vardır Gürel’e göre. Uzun vadede, der Gürel; “Derin Suların” istikrarlı ve dingin ortamının ülkemizin sanat ve siyaset alanının kaderi olması, genç kuşakların akıllarının karışmaması ve diğer ölçütlerinin doğru oluşabilmesi için zorunlu görünmektedir. Ve sözlerini şöyle tamamlar Gürel; “Mücadele sürüyor; sığ sulardan derin sulara, sanattan siyasete, düzeysizlikten düzeyliliğe, bilinçsizlikten bilince bu gelişim adım adım, resim resim, yazı yazı, taş taş üstüne kona kona kazanılmak zorunda.”
Sergi, 1 Kasım’da “Sanata Adanmış Bir Hayat” başlığında bir panel ile başladı. Alp Orçun, Nilüfer Ergin, Gültekin Çizgen’in yakından tanıdıkları Gürel’i farklı yönleriyle anttığı seminer sonrasında, sergi açılış konuşmasını ise Elgiz Müzesi kurucusu Turgut Can Elgiz ile Gürel’in Eczacıbaşı Sanal Müzesi ve İstanbul Modern kuruluşunda almış olduğu görevler kapsamında birlikte çalıştığı Bülent Eczacıbaşı yaptı.
Eserlerinde dikkati çeken özgün yaklaşım; konu, boyut, biçim, renk ve değişik malzeme kullanımına açık olmanın yanı sıra, izleyiciyi dert edinmekten ziyade adeta kendisiyle bir hesaplaşma içerisinde olmasından kaynaklanmaktadır. Gürel kendisini otoportreleri yoluyla ve etrafını çevreleyen doğayı, manzaraları, nesneleri ve çiçekleri yaşamdan ölüme, mevsimden mevsime, günün farklı saatlerinde büründükleri renk ve dokularla ve tüm evreleriyle günce formatında belgeleme arayışı/ kaygısı taşır. Aslında bütün eserleri kendi günlüğünden bölümleri, kendi hayatından renkleri ve dokuları yansıtır: resmettiği çiçek de, peyzaj da, enteriör de onun hayatından kesitleri ortaya koyar ve kendi iç sorgulamalarına referans teşkil eder. Kimi zaman fovizm akımını andıran cesur renkleri oldukları gibi, kimi zamanda beyaz üzerine beyaz otoportreler gibi denemeleri ile çalışma boyutlarını renklerin ötesinde, adeta uzamda farklı bir boyuta taşımıştır.. Hiçbir malzemeyi sarf etmeden, kalan boyalara ekleme yapmadan yeni resimler üretir, boya paletini de eser olarak kurgular.
Otoportreleri adeta sanatçının iç dünyasının sessiz şahitleri olarak varlık bulmuş; kimi zaman huzurlu, kimi zaman yabancılaşmış, kimi zaman sessiz çığlıklarını duyduğumuz bu figürler hayatını sanata adamış olan Gürel’in kendisiyle hesaplaşmalarının izini sürmüştür. “Neticede” der Gürel, “insanın tek konusu aslında kendisi, kendisinin dünyaya bakışı, onu algılayışı ve onunla başa çıkmaya çalışması.”
12 Ocak 2024 tarihine kadar Elgiz Müzesi’nde gösterimde olacak sergide sanatçının farklı koleksiyonlarda bulunan eserlerine de yer verilecek.
HAŞİM NUR GÜREL (1948 - 2022)
1959-1967 yıllarında, “Tavanarası Ressamları”ndan Seta Hidiş’ten resim ve sanat tarihi dersleri aldı. 1966’da ilk kişisel resim sergisini gerçekleştirdi. 1972’de İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Mimarlık mesleğinin tüm dallarında çalıştı. 1983’ten günümüze sürdürdüğü sanat eleştirisi ve sergi metni yazılarının bir bölümünü “Salyangoz Satıcılarının Seyir Defteri” (1992), “Portre” (1993), “Sığ Sularda Sanat ve Siyaset” (1996) ve “Muhayyel Müze” adlı kitaplarında topladı. İstanbul Modern’in kuruluşunda ve 2004-2008 döneminde çok sayıda serginin gerçekleştirilmesinde küratör olarak görev aldı.
1998 - 2010 yıllarında Eczacıbaşı Holding Sanat Danışmanı ve Eczacıbaşı Sanal Müze Yöneticisi görevlerini üstlendi. 1998-2015 yılları arasında Tüyap Artist Sanat Fuarı Danışma Kurulu Üyeliği yaptı. Ressam olarak, 40’tan fazla kişisel ve karma sergi gerçekleştirdi. 2010-2022 seneleri arasında Elgiz Müzesi ‘ne Yönetim ve Danışma Kurulu Üyesi ve Küratör olarak katkıda bulundu. ‘Teras Sergileri’nin başlatılmasında ve bu sergilerin sürekliliğinin sağlanmasında önemli bir rol oynayan Gürel, 2022 yılına kadar ‘Teras Sergileri’ seçici kurulunda görev aldı. Küratörlüğünü yaptığı sergilerden bazıları: ‘Abdurrahman Öztoprak Anısına’, ‘Genç Koleksiyonerler’, ‘Plaza Çalışanı’, ‘Rahmi Aksungur: EU 48/6/N’ (31 Ekim 2016 - 4 Şubat 2017) sergileri idi. Hayatı boyunca içinde yaşadığı coğrafyanın sınırlarını zorlayarak hayallerinin ve ideallerinin peşinden koşan Haşim Nur Gürel, 4 Ekim 2022 tarihinde arkasında yüzlerce eser, yüzlerce yazı ve zamanının ötesinde birçok proje bırakarak aramızdan ayrıldı.