Güncelleme Tarihi:
Öyle kitaplar vardır ki hayatımızda, defalarca okusak bile başucumuzdan ayıramaz, geri gelmez korkusuyla kimseciklere ödünç veremeyiz. Bazılarının kahramanını öyle benimseriz ki onlarla gerçek hayatta karşılaşıp dost olmayı düşler, hayallerine, hayal kırıklıklarına, kızgınlıklarına, cesaretlerine, korkularına, sevinçlerine ortak oluruz. Kimine gözyaşı döker, kiminin mutluluğuyla neşelenir, kimiyle hayatı tanırız. Bazılarıyla hayal bile edemeyeceğimiz âlemlere gider, bazılarıyla maceraların en heyecanlısını, gizemlerin en koyusunu tadarız. Gerçek hayatta tanışmaya ne hacet, kitapla da kahramanıyla da çoktan arkadaş olmuşuzdur aslında.
Roberto Piumini dünya edebiyatına damga vurmuş 40 destansı karakteri bir araya getirirken işte bu ‘arkadaşlık’ temasından çıkıyor yola. Önsözde ‘yazar, çevirmen ve illüstratör’ eksenlerinde kitap arkadaşlığını anlattıktan sonra karakterler özelinde ‘bir kitabın dostluğunda bir kişinin dostluğunu keşfetmeyi’ vurguluyor, kitapların cansız nesneler olmaktan çıkıp yaşayan, samimi varlıklara dönüşmesini gözler önüne seriyor.
Daha önce okumuş olanların birçoğu bu 40 karakter arasında mutlaka birkaç eski kitap arkadaşına rastlayıp hasret giderecek, bıraktığı izlerin üzerinden geçecek, belki yıllar sonra yeniden okumanın tadına varacaktır. Ama daha önemlisi okumamış, tanışmamış okurlar için hem yeni arkadaşlıkların kapılarını aralıyor yazar hem de tükenmez bir edebiyat evreninin. Her biri edebiyatın unutulmazları arasında, sadece ana karakterle sınırlanmayacak derinlikte.
Kötülük yaptığına inandığı kim olursa olsun, üzerine atını cesaretle sürmekten yılmayan Don Kişot’la tanışan herkes romantik şövalyeye hayrandır evet, ama kim Sancho Panza’ya kayıtsız kalabilmiş, Rosinante’nin adını unutabilmiştir ki? Dorothy akıl, kalp ve cesaretle örülü yolu Korkuluk, Teneke Adam ve Aslan’la birlikte yürürken hangimizin heyecanı dört arkadaştan geri kalmıştır? Oliver Twist’le kim bilir kaçımızın bakışlarını işçi sınıfına, istismar edilen çocuklara çekmiş, yaşam görüşlerimize etki etmiştir Charles Dickens?
Martin Eden’le aşkın ve azmin, Sherlock Holmes’la kusursuzluğun, Ahab’la intikamın, Pollyanna’yla iyimserliğin sınırlarında nasıl da gözü kapalı gezmişizdir. Üstelik büyük sözler söylemesi, büyük mesajlar vermesi de gerekmez kitapların. Bazen sadece eğlendirip keyif verdiği için, bazen tarif edemediğimiz bir sebepten, bazen de sebepsiz sevmişizdir.
Gerçek arkadaşlıklar gibi sadece birbirinin yanında mutlu olmanın yettiği dünyalar kurar kitaplar. Roberto Piumini’nin derlemesi en çok da edebiyatın bu çıkarsız dünyasıyla tanışma fırsatı yarattığı için değerli.