Güncelleme Tarihi:
Kültür-sanat-edebiyat dünyamızın en önemli karakterlerinden biri olarak yaşamını, yaşamımızın tam ortasında sürdürmeye devam eden Doğan Hızlan; hız kesmeden üretmeye, hayatını çepeçevre kuşatan kendine has dünyasını kâğıtlara, kitaplara dökmeye devam ediyor. Doğan Hızlan ismiyle kaç kuşağın tanıştığını, kaç kuşağın onun kaleminden çıkanlar doğrultusunda okumalarına, galeri gezilerine, kültür turlarına yön verdiğini düşündüğümüzde aslında Hızlan’ın kim olduğunu ve hayatımızda ne denli geniş bir yer kapladığını daha iyi anlarız. Üstelik sadece kültür-sanat-edebiyat yazarak basınımızda tutunabilmeyi başarabilmiş kişi sayısını aklımıza getirdiğimizde, kendisinin gerekliliği daha anlamlı bir biçimde ortaya çıkar. Çünkü Hızlan, yıllardır devam ettiği yazılarında kendine has dünyasının temelini oluşturan kültür-sanat-edebiyat üçgeninden hiç vazgeçmedi. Tam olarak bu nedenle bile kendisi, her zaman kulak vermeye değer hazinelerin başında gelir. Ve yine tam olarak bu nedenle kendisi, ‘edebiyatımızın cumhurbaşkanı’ yakıştırmasını sonuna kadar hak ettiğini, attığı her adımda yeniden gösterir.
‘VAR ETMENİN ZORLUĞUNU SEÇTİM’
“Edebiyatımızın cumhurbaşkanı” diyoruz ya kendisine, bunda eleştirmenlikte geride bıraktığı 60 yıllık emek en önemli etken elbette. Dile kolay bir sayı bu. 60 yıldır edebiyata ‘yön veriyor’ desek yanılmış olmayız Doğan Hızlan için. Bu 60 yılda Hızlan, eleştiri geleneğimizde kendi çizgisini, kendi damarını yarattı. Bu çizgide, damarda olumsuzu görmektense olumluyu öne çıkarmak, çatışmadansa uzlaşmayı benimsemek var. Bir söyleşisinde, “Yok etmenin kolaylığı yerine var etmenin zorluğunu seçtim” demesi de tam olarak bundan. Yine bu 60 yılda yayıncılığın önemli dertlerini köşesine taşıdı, bu sorunlara çözümler geliştirdi, yine bu sorunların çözülebilmesi için gerekli bağlantıları sağlama arayışına girişti.
Bir de ilişkiler geliştirdi ki, Hızlan’ı Hızlan yapan esas çerçeve de bu. Bu ilişkiler Doğan Hızlan’ın ne ele aldığı eserlere ilişkin değerlendirmelerine ne de gazete yazılarında gündeme getirmek istediklerine engel teşkil etti çünkü ‘edebi ilişkiler’di. Üstelik edebiyat yazmadığında dahi edebilerdi. İşte bu nedenle Doğan Hızlan üzerine herhangi bir şey yapmak istendiğinde pek çok farklı uçtan insan bir araya gelebiliyor. Pek çok kez buna şahit olduk. Bunun en son örneğini ise kendisi için kaleme alınmış kimi yazı, söyleşi ve karikatürlerin toplandığı kitap olan ‘Edebi İlişkiler’de gördük.
Genel bir bakışla ‘armağan kitap’ denebilir ‘Edebi İlişkiler’ için. Bu türden her kitapta gördüğümüz gibi öznesine dair detaylı bilgiler bu kitapta da var çünkü. Doğan Hızlan’ın zengin meraklarının kapılarını aralıyor bu yazılar, söyleşiler, karikatürler. Tıpkı türdeşleri gibi ‘Edebi İlişkiler’ de ortaya bir portre koyma derdinde aynı zamanda ve bu portrede ortaya çıkan kişi, tüm renkleriyle aramızda dolaşan bir entelektüel, bir estet oluyor. Aynı şekilde şahsi, hatta özel denebilecek kimi kapılar da aralanıyor ki, bu da bir armağan kitaptan beklenmesi gereken bir özellik.
Gelecek için de çok değerli bir kaynak aynı zamanda elimizdeki. Edebiyat dünyamıza damga vurmuş bir eleştirmenle ilgili yapılacak her araştırmaya öncülük edebilecek denli zengin bir kaynak hatta. Kitabın sonunda yer alan, Bülent Ağaoğlu’nun hazırladığı ‘Doğan Hızlan Kaynakçası’ da çalışmanın bu yönüne çok değerli bir katkı veriyor. Fakat ‘Edebi İlişkiler’in bunlardan ve bir armağan kitaptan çok daha fazlası olduğunu kitabın sayfaları arasında dolaşmaya başladıkça anlıyoruz. Çünkü ‘Edebi İlişkiler’in üzerine inşa edildiği temel, ‘duygu’. Bu kitapta kalem oynatan herkes, Doğan Hızlan’ın edebiyatımızdaki, kendi dünyasındaki, iş dünyasındaki yerini imleyen duygularıyla yazmış. ‘Edebi İlişkiler’ de böylelikle türdeşlerinden sıyrılarak kendi rengini oluşturmayı başaran bir kitap halini almış.
CANDAN BİR DOST
Tahsin Yücel hemen yukarıda saymaya çalışılan Doğan Hızlan’ın çok yönlülüğü için bakın ne diyor: “Kimdir Doğan Hızlan? Kendisini uzaktan tanıyanlar için bir köşe yazarı ya da köşe yazıları da yazan bir gazete ve dergi yöneticisi. Biraz daha yakından tanıyanlar için el attığı konulara gerçekten egemen olan bir yazın ve ekin adamı. Kendi çevresinden olanlar içinse zaman zaman kuraldışı ve amansız bir ‘işveren’ oluveren candan bir dost.”
Veya Konur Ertop’un yazısının başlığı: ‘Bir yaşama ustası...’
Ahmet Oktay ise şiirsel bir edayla Doğan Hızlan’ı şöyle tanımlıyor: “Gönlü şiire dönük, kulağı hep dizelerin sesinde.”
Bunlar kitaptan birkaç satır sadece. Bunlar bile ‘Edebi İlişkiler’in, adına yakışır şekilde bir edebi portre sunmasının yanında kişisel düzleme de kendisine nasıl yakınlaştığının göstergesi. Dedim ya, bundan çok daha fazlası var. Ertuğrul Özkök’ün, Hızlan ve annesi ile ilişkisini anlattığı yazı örnekse: “Doğan Hızlan’ın sevgili annesi, hepimizin Mamisi” diyor Özkök onun için.
Tüm bunlar paralelinde şunu söylemek mümkün: ‘Edebi İlişkiler’, Doğan Hızlan’ın kişiliğinin pek çok yönünü yakalamayı başarabilmiş bir kitap.
Tanıyanlar bilir ki bu çok zordur! Kitabın arka kapağında şöyle deniyor: “Birbirinden kıymetli bu kalem ustaları ancak Doğan Hızlan için bir araya getirilebilirdi.” Çok doğru bir saptama!..
Çünkü Doğan Hızlan’ın kurduğu ‘edebi ilişkiler’, ‘ebedi ilişkiler’ oluyor aynı zamanda. O nedenle de ismiyle çağrılan hiç kimse bu çağrıya kulak vermezlik edemiyor. Ortaya da bu türden çalışmalar çıkıyor.
Sadece Doğan Hızlan okurlarının değil, edebiyat meraklısı herkesin kitaplığında yer edinebilecek bir çalışma ‘Edebi İlişkiler’.
Kitapta kimler var?
Abdullah Uçman, Adalet Ağaoğlu, Adnan Özyalçıner, Ahmet Oktay, Alphan Akgül, Ataol Behramoğlu, Aysel Türkay, Bâki Asiltürk, Bekir Coşkun, Bülent Ağaoğlu, Cahit Koytak, Demir Özlü, Enis Batur, Erol Üyepazarcı, Ertuğrul Özkök, Feridun Andaç, Ferit Edgü, Fethi Naci, Füsun Akatlı, Hami Çağdaş, Hasan Bülent Kahraman, Haydar Ergülen, Hilmi Yavuz, Hulki Aktunç, İhsan Yılmaz, İzel Rozental, Jale Parla, Kemal Özer, Konur Ertop, Kürşad Oğuz, Latif Demirci, Mehmed Seyda, Mehmet Rifat, Murat Örem, Orçun Üçer, Orhan Duru, Özdemir İnce, Refik Durbaş, Selçuk Demirel, Selim İleri, Semih Gümüş, Semih Poroy, Seval Şahin, Sıddık Akbayır, Şaban Sağlık, Tahsin Yücel, Talât Sait Halman, Tan Oral, Turgay Fişekçi.