HAYDAR ERGÜLEN haydaree@yahoo.com
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 2022 11:00
Ferit Edgü, Ecinniler Ocak-Nisan 2022 tarihli 13-14. sayının dosya konusu. Söyleşi ve 8 yazıyla ağırlanıyor Edgü. Daha önce de Füruzan, Tomris Uyar, Süreyya Berfe dosyaları yapmışlardı. Ecinniler bir anlamda da referans dergisi, saklamalık.
Adını Dostoyevski’nin inançlar, ideolojiler ve insan halleri üzerine büyük bir bellek kazısı da sayılabilecek ‘Ecinniler’ (1872) romanından alıyor dergi. Üç ‘Ecinni’den Çağla Çinili öykücü, Gökhan Arslan ve Tunca Çaylant şair. Başlığa ‘Ecinniler Dönemi’ dememin nedeni biraz da böyle bir dönemde yaşıyor oluşumuz: Salgından pahalılığa, baskıdan otoriterliğe değin ister sağdan say ister soldan vaziyet fena!
Öncü öykücümüz Ferit Edgü’nün dediklerini de eklersek durum daha da anlaşılır: “Uzun yazı yaşamımın hiçbir aşamasında böylesi bir sansür uygulamadım kendi kendime.” Öyle ki bir zamanlar İspanya, İtalya ya da SSCB’deki türden bir sansürü bile yeğlediğini söylüyor Edgü, bunun da nedeni şimdiki, yani yazarın kendine uyguladığı sansürün daha korkunç olması!
Ferit Edgü, Ecinniler Ocak-Nisan 2022 tarihli 13-14. sayının dosya konusu. Söyleşi ve 8 yazıyla ağırlanıyor Edgü. Daha önce de Füruzan, Tomris Uyar, Süreyya Berfe dosyaları yapmışlardı. Ecinniler bir anlamda da referans dergisi, saklamalık. Evvelce sakladığım dergilerden biri olan Yeniyazı’yı da çıkaranlardan
Gökhan Arslan, (benim de yaratıcı yazarlık derslerinde kullandığım) Ferit Edgü yapıtı ‘Yazmak Eylemi’ne dair 101 derkenar’ında bu öncü yapıtı deneysel deneme olarak adlandırıyor, yerinde bir saptama. Edgü de söyleşisinde bir yanlışı düzeltiyor, dünya edebiyatında minimalist başlığıyla bir akım olmadığını, bunu resim sanatından ödünç alarak kullandığını, dolayısıyla bir ‘günah’ varsa kendisine ait olduğunu söylüyor. Ferit Edgü dosyasını kaçırdım ama Leylâ Erbil, Oktay Akbal, Necati Tosuner, Melih Cevdet Anday dosyaları yaparlarsa birine ben de yazmak isterim.
Ecinniler’in bu dönemde basılı olarak iki ayda bir çıkıyor olması büyük cesaret. Tıpkı ‘Katliamdan edebiyatla sağ çıkmak’ başlığını taşıyan bir önceki dosya konuları gibi: “Bu toprakların ayrımcılık, ırkçılık ya da en hafif tabiriyle ‘öteki’ye tahammül konusundaki kabarık sicili”nin kaydı sağlam biçimde tutulmuş bu sayıda.
“Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası” diyelim ve Ecinniler, Varlık, Notos başta olmak üzere kâğıt ve temel girdilerdeki pahalılık nedeniyle yayımlanamamak tehlikesiyle yüz yüze olan edebiyat, şiir dergilerini abone olarak, satın alarak ya da katkı payı sunarak destekleyelim. Dergâh da bildiğiniz gibi yayınına ara verdi, saymak unutmakmış, tek tek sayamıyorum ama taşradan merkeze hâlâ basılı olarak çıkmaya çabalayan tüm dergiler içindir bu çağrım. En azından buralara şiir, öykü, yazı gönderen binlerce kişiden bazıları kulak verirse çağrıya, en güzel şiir dergilerimizden olan Sombahar’a benzemez bu dergilerin de kaderleri! Dergiye şiir gönderen 1.500 kişiyse diyelim, satın alan 500 kişiydi! İğne-çuvaldız meseli.
Ecinniler’de, adlarına yeni rastlamaya başladığım şairlerden Betül Aydın’ın şiiri ‘Bilinçsiz Kırılmalar’ın ilginç bir tekniği var, o bilinçsiz diyor ama! Meryem Delmar’ın da ‘Bir Abiden On Yedi Yıllık Nutuk’ şiiri etkileyici. Misrak Terefe’nin Fırat Caner tarafından çevrilen ‘Lider’in ve İnsanların Gözünden Vatan’ şiiri ise tam Ecinniler Dönemi şiiri! Çağın Özbilgi’nin ‘Frankeştayn ve Kalemşor’, Mustafa Seyfi’nin ‘Axtil’, Pelin Türgen’in ‘Göç Hikâyesi’ de dikkatimi hemen çeken şiirlerden. Yazı ve öyküleri okuyamadım henüz.
Ferit Edgü’nün ‘Gezi’nti’sinden birkaç aforizmayla, Cemal Süreya’nın “Bir dergi gibidir benim hayatım/bu yüzden ölmem/ama batarım” dediğini de hiç unutmadan, bitirelim: “Ne diyordu, elleri bağlı giden/ bizim çocuk:/ Korkmayın, bizim güneşimiz/ geceleri doğar.” Bir de şu var: “Kim bu çocuk?/ Alanın ortasında dimdik durmuş/ Geçmişe mazi, diyor/ bugüne nazi.”