Güncelleme Tarihi:
Her yaşında insan, başka bir yaşta olmak ister. Yaşlılıkta gençliğimizi yahut çocukluğumuzu özleriz. Oysa her çocuk bir an evvel büyümek ve yetişkin olmak ister. Peki ya hakikaten birden o arzu ettiğimiz yaşa kavuşsak rahatlar mıydık yoksa hiç hesap etmediğimiz sorunlar yumağı içinde mi kalırdık? Luc Blanvillain ‘Annemle Babam Sınıfta’da işte bu tuhaf halin hikâyesini anlatıyor.
Altıncı sınıftan nefret edip sürekli yakınan 11 yaşındaki Fanny, her şikâyetinde annesiyle babasından sürekli onun yaşında olmak için neler vermeyeceklerini işitir. Onlara “Dediğiniz olursa sizi görürüm” diyen Fanny, her ikisi de 36 yaşındaki ebeveynini bir sabah 11 yaşında, dev pijamalarının içinde iki çocuk olarak göreceğini hiç hesaba katmaz. Ama belki de şansını fazla zorlamıştır. Dileği kabul olmuştur. Şimdi annesi Florence ve babası Arnaud’yla okula beraber gitmek zorundadır.
“İnsanın ebeveyniyle sınıf arkadaşı olmasının nesi kötü olabilir?” diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü ebeveynini bütün arkadaşları ve öğretmenleri kuzeni zannederken, Fanny’nin özel hayatı ve sırları birden ifşa oluyor. Mesela annesiyle ilgili şikâyetlerini bir arkadaşı kuzeni zannettiği annesine anlattığında olduğu gibi... Fanny için okuldaki bütün alışıldık hayat altüst oluyor. Çünkü hem annesi hem de babası 11 yaşındaki bir çocuk bedenine sahip olsalar da aslında birer yetişkinler. Teneffüslerde çocuklar bir arkadaşlarının telefonundan sırayla Facebook hesaplarına girdiklerinde veya tarih sınavında biri telefonla kopya çekmeye teşebbüs ettiğinde Florence da Arnaud da boylarına bakmadan birer yetişkin oluveriyorlar. Hiçbir çocuk 11 yaşındaymış gibi görünen yetişkinlerle yaşamayı eğlenceli bulmayacağından neticede kabak hep kuzenlerini okula getiren Fanny’nin başına patlıyor.
Bütün çocuklar Fanny’yi ve başta ilgilerini çeken kuzenlerini, sonunda tuhaf bulmaya başlıyor. Aslında çok da haksız değiller, çünkü Fanny de onlarla aynı fikirde. Dahası her geçen gün işler iyice karışmakta ve Florence ile Arnaud da bu tuhaf durumdan kurtulmak istemektedir. Üstelik 11 yaşlarını hiç de özlemediklerine ikna olmuşlardır.
Herkesin kendi hayat düzeni bozulup, yaşanan sorunlar giderek daha çözümsüz bir hal alırken, Fanny bir taraftan da platonik duygular beslediği Joseph’in kendisine ilgi duyup duymadığını anlamaya çalışmaktadır. Marianne ve Florence, teneffüslerde Joseph’in etrafına belli etmeden sürekli kendisini izlediğine Fanny’yi ikna ederler. Ama anlaşılan Joseph, Fanny’ye duygularını açamayacak kadar çekingen ve pısırıktır. Joseph ile Fanny’nin birbirlerine kolayca açılabilmeleri için Florence tarafından tezgâhlanan ‘korku gecesi’yle birlikte yaşanan kaos da had safhasına varacaktır. Çünkü Joseph’in Fanny’den değil de aslında kuzeni Florence’tan, yani Fanny’nin gerçekte 36 yaşında olan annesinden hoşlandığı meydana çıkar. Daha doğrusu karanlık bir odada Fanny, biricik aşkı pısırık Joseph’in annesine ilanı aşk ettiğine kulak misafiri olur. Bunun akabinde nedensizce başlayan olaylar yine nedensizce sonlanır. Kuzenler artık sadece sınıf fotoğrafındadır. Kim bilir, belki her şey normale dönünce onları Fanny bile özlemeye başlamış olabilir.
Nedensiz başlayan bir tuhaflığın hikâyesi ‘Annemle Babam Sınıfta’ her okurun kendi hayatının ve yaşının kıymetini fark etmesini sağlayan haylaz bir roman. Ama neticede bir roman. Yoksa kim annesi ve babasıyla sınıf arkadaşı olmak ister ki!