Güncelleme Tarihi:
Peşpeşe yayımlanan ‘I-II-III’ albümlerinin temsil ettiği üçleme, elektronik müzik dünyasında bana göre çağdaş bir efsane haline geldi. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kendimize asla modern efsaneler diyemeyiz, ama böyle tanımlanmak kesinlikle çok hoş.
Süregelen turnenizde kullanılan görseller kesinlikle muhteşem! Fazlasıyla derin, ancak bir o kadar da net, kavramsal ve çarpıcı bir bütünlük sergiliyorlar. Bu temaların yaratım süreci hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Görseller şarkıların yazım sürecinde şekillendi. Neredeyse 10 yıldır birlikte çalıştığımız tasarım sanatçılarından oluşan Pfadfinderei’dan da destek aldık. Ortaya çıkardığımız eserlerin yaratım sürecini betimleyen, kendine özgü bir dil oluşturmaya çalışıyoruz.
Müziğinizde electro-IDM dünyasından dikkatli kulakların keyifle fark edebileceği farklı yansımalar var. Yarattığınız etkileyici atmosfer hem söz hem de bestelere kusursuz bir şekilde sirayet ediyor. Tüm bunlarda karanlık bir yön olduğunu düşünebilir miyiz?
Müziğimizi karanlık olarak tanımladığımızı söyleyemeyiz. Çıkan sonuç daha çok sevdiğimiz tınıları ve farklı ses renklerine karşı duyduğumuz yakınlığın bir ürünü. Burada tanımlamaya çalıştığımız aslında kontrolümüz dışında gelişen bir şey. Özellikle yeni şarkıların ortaya çıkış sürecinde oluşan özgün bir akış bu, onu katı kurallarla çerçevelemeyi doğru bulmuyoruz.
Etkilendiğiniz isimlerin farklı disiplinlerden ele avuca sığmaz figürler olduğunu var sayıyorum. Doğruca sormak gerekirse, size ilham veren sanatçılar, filmler, sanat eserleri ya da kitaplar neler?
Genelde bu tarz sorulara cevap vermeyi tercih etmiyoruz, ama şimdi senin için bir istisna yapalım. Goethe, Schiller, Kant ve Klaus Kinski gibi isimler bizi kesinlikle büyülüyor. Evet ayrıca distorsiyon pedallarını da çok seviyoruz!
Berlin’de yaşamanın müziğinize nasıl bir etkisi oldu? Şehirdeki diğer müzisyenlerle bağlarınız nasıl?
Berlin bizim için gerçek bir yaşam alanı, evimiz. Burada büyüdük, hayatımızda yeri olan birçok insanla burada tanıştık ama bir yandan da global bir yönümüz var, o yüzden odağımız Berlin’le sınırlı değil.
Müziğinizin aslında temel noktaları olarak kabul edilebilecek Apparat ve Modeselektor ile kesiştiği noktalar neler? Ve bu oluşumların sound’ları sizce hangi noktalarda ayrışıyor?
Moderat ilk başladığında onu Modeselektor ve Apparat bir araya gelse nasıl olur sorusunun cevabı olan bir deney gibi planlamıştık aslında. İlk albüm bu şekilde ortaya çıktı. İkinci albümde artık bir grup olmaya karar vermiştik. İki projenin çatıştığı bir oluşumdan çok, üç kişilik bir grup yani. Bu şekilde Moderat, Modeselektor ve Apparat arasında duygusal ve yaratımsal bazı ayrımlar oluşturmayı başardık. Bunun ortaya çıkardığımız işlere kesinlikle pozitif bir etkisi oldu diyebiliriz.
Sonar Istanbul sizin için ne ifade ediyor?
Turnemizin Türkiye’deki tek ayağı burası. Sonar gerçekten önemli bir organizasyon ve İstanbul gibi bir Avrupa metropolünde çok uluslu, farklı disiplinlerin ve geleceğe dair farklı fikirlerin aynı platformda sergilendiği bir festivalin gerçekleşiyor olması çok önemli. Biz de bunun bir parçası olduğumuz için gurur duyuyoruz...