Dünyanın doğuşuna tanık olma olasılığı: Aşk

Güncelleme Tarihi:

Dünyanın doğuşuna tanık olma olasılığı: Aşk
Oluşturulma Tarihi: Mart 18, 2021 17:42

Alain Badiou’ya göre aşk, kendini ötekine adamaya ilişkin bir deneyim değildir; aşk, kendini, ötekinin yararına unutmak değildir. Aşk, bir özne-nesne ilişkisi değildir; tam tersine aşk, her kişinin sevgisiyle o tek ‘özne’ye, aşkın öznesine katılması halidir.

Haberin Devamı

Kadın cinayetleriyle aşk kavramı arasında nedensel bir ilgi, ilişki kurulabilir mi? Kadın cinayetleri, seri cinayet izlenimi veriyor ama bir seri katilin cinayetleri değil, değil mi? Bu, bir. İkincisi, bu cinayetler, bir karşılaşma anından, rastlantının sabitlenme sürecinden bağımsız değil. Cinayetle sonuçlanan bir ilişkide, kişileri bir araya getiren aşkın değil ama aşk biçiminin, beklentisinin, yani aşk ideasının içeriği nedir? Hangi aşk ideası veya aşk anlayışı, kişiyi aşkın ötekisinden öç alma duygusuna sürükler? Sürükler mi? Aşk, rastlantıyla başlar ama bir aşk ideasıyla şekillenip vücuda gelir. Kadın cinayetleriyle aşk kavramı arasında nedensel bir ilgi, ilişki kurulabilir mi? Kadın cinayetleri, seri cinayet izlenimi veriyor ama bir seri katilin cinayetleri değil, değil mi? Bu, bir. İkincisi, bu cinayetler, bir karşılaşma anından, rastlantının sabitlenme sürecinden bağımsız değil. Cinayetle sonuçlanan bir ilişkide, kişileri bir araya getiren aşkın değil ama aşk biçiminin, beklentisinin, yani aşk ideasının içeriği nedir? Hangi aşk ideası veya aşk anlayışı, kişiyi aşkın ötekisinden öç alma duygusuna sürükler? Sürükler mi? Aşk, rastlantıyla başlar ama bir aşk ideasıyla şekillenip vücuda gelir.
Girizgâhı Alain Badiou’nun ‘Aşka Övgü’ kitabı nedeniyle yapıyorum. Badiou’nun esoterik yapıtları ‘Varlık ve Olay’, ‘Özne Teorisi’ henüz Türkçeye çevrilmedi. Esoterik yapıtlar, teorik, yani mesleki yapıtlar olarak nitelenebilir; eksoterik yapıtlar ise bütün okura, halka açık yapıtlardır. ‘Aşka Övgü’ de onlardan biri. Konu zaten aşk ve kitap, halka açık bir söyleşinin ürünü.Badiou’ya göre, aşk teorisiyle ilgili en önemli sorunsal, aşkın birden hareketle temellendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu anlayışa göre, aşk, kendini adamaya ilişkin bir deneyimdir; kişinin kendisini, ötekinin yararına unutmuş olmasının deneyimi. Bu anlayışta sevmek, başkası için korkmak, onun zayıflığının yardımına koşmak anlamına gelir Aşkın, ruhun ikizini aramaya indirgendiği bu anlayışa göre, her bir aşk kişisi, kendini diğerinin yarısı olarak görür. Aşk vasıtasıyla yarımlar birbirini tamamlar. Badiou’ya göre, kökleri tektanrılı dinlere, romantizme götürülebilir Levinascı bir aşk teorisidir bu. Bu anlayışın temelinde, din zemininde düşünme biçimi yer alır.
“Büyük bir din geleneğinin içinde, aşk bütünüyle etik bir duygu olur.” Oysa aşkta ‘etik’ herhangi bir şey yoktur. Goethe’nin ‘Faust’ta dile getirdiği “Edebi dişilik bizi göklere çıkarır” sözü de bu anlayışla ilgilidir. Ona göre “Aşk bizi göklere çıkaramaz”. Badiou’ya göre, daha önemli sorunsal, ‘Bir’in, ‘İki’den öç almasına yol açacak olanağın, bu aşk ideasının içinde örtük olarak bulunmasıdır. Kendini öteki yarım için feda etmenin geri tepilmesi ya da hor görülmesi, yani terk edilmesi berikinde öç alma duygusuna yol açar.Yeni bir felsefi anlayışın ortaya çıkışında yıldızın parıldadığı devrimci bir an vardır. Kendini ileriye doğru ortaya koyarken, mevcut anlayışı geriye doğru itip, alaşağı ettiği andır bu. Badiou, aşkı, dünyevi bir zemin üzerine oturtmakta, onu yeniden icat etmektedir. “Dünya birden değil de ikiden hareketle sınandığında nasıl bir yer olur[du acaba]?” Benzerlikten değil de farktan hareketle yaşandığında nasıl bir yer olur dünya?
Badiou’ya göre aşk, kendini ötekine adamaya ilişkin bir deneyim değildir; aşk, kendini, ötekinin yararına unutmak değildir. Aşk, bir özne-nesne ilişkisi değildir; tam tersine aşk, her kişinin sevgisiyle o tek ‘özne’ye, aşkın öznesine katılması halidir, her bir tarafın özne haline gelmesi söz konusudur. “Aşk her zaman dünyanın doğuşuna tanık olma olasılığıdır. Bir çocuğun doğuşu da, aşkta gerçekleştiyse, bu olasılığın örneklerinden biridir.” Ona göre aşk, ‘iki’nin sahnesidir’; farklı tasarımlı iki figürün, iki tavrın karşılaşması... Ama sadece bir karşılaşma değil, bir ‘kurma’ işlemi, yaşamın yeniden icat edilmesidir. Karşılaşma bir rastlantıdır ama rastlantının sabitlenmesini içerir. “Aşk ilanı, rastlantıdan yazgıya geçiştir.” Buradaki yazgı, aşkın değildir, yeni yaşamın kendisidir. Sadakat, karşılaşmayla başlayan yazgıya, yaşamın yeniden icat edilmesine sadakattir. Buradaki ayırıcı özellik, Badiou’nun, aşk ile siyaset arasında gördüğü benzerliğin neliğinde ortaya çıkar. Aile, ona göre, aşkın yönetiminin toplumsallaşmasıdır. Siyasette, nasıl çok sayıda farklı kişinin eşitliği yaratıp yaratamaması söz konusu ise aşkta da, söz konusu olan iki kişinin farklılığı özümseyip yaratıcı kılmayı başarıp başaramamasıdır. 

AŞKA ÖVGÜ

Dünyanın doğuşuna tanık olma olasılığı: Aşk

Yazan: Alain Badiou, Nicolas Truong
Çeviren: Orçun Türkay
Tellekt, 2021
72 sayfa, 15 TL.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!