Güncelleme Tarihi:
“En önde Babun, elinde terlik, havlu bir de sabun.
Birer metre arayla, arkasında sırayla, Dril, Mandril, Goril.
Gorilin sırtında mavi bir varil...”
Mustafa Kemal Yılmaz tekerlemeleri andıran şiirli hikâyesiyle insanların evrim ağacı üzerindeki en yakın akrabaları primatların dünyasına götürüyor bizleri. Oğuz Demir’in rengârenk çizimleriyle adeta bir şenliğe dönüşen hikâye Amazonlar’dan Afrika’ya, Hindistan’dan Tayland’a dünyanın dört bir yanında yaşayan sayısız primatı kahkahalar eşliğinde tanıtıyor.
Güneşli mi güneşli bir gün, ormandaki tüm primatlar banyo sırasına giriyor ve cümbüş başlıyor. Kiminin elinde havlusu, kiminin tarağı, kiminin maşrapası, bidonu. Kimi sinirli kimi neşeli, kimisi oyuncu mu oyuncu, kimisi epey düşünceli. Hava sıcak, sıra uzun mu uzun. Bekledikçe sinirler geriliyor haliyle, yer yer atışmalar, sataşmalar başlıyor: “Görmediğim yer kalmadı Brezilya’dan Madagaskar’a. Ama hiçbirinde ne bu kadar rezil oldum ne de maskara!”
Orangutan’ın da banyosunu uzattıkça uzatmasıyla tansiyon iyice yükseliyor, gürültü patırtı, itiş kakış birbirine karışıyor. Ama ne zaman ki sakar Saki, Dağ Gorili’nin o çok sevdiği mavi varilini deviriyor, o hengâmede Titi’nin de böğürtlen sepeti elinden fırlıyor, artık işler çığırından çıkıyor.
Anlayacağınız, “Ortalık toz, ortalık duman. Kaldı mı dersiniz banyo yapmayı uman?”
PRİMATLAR BANYO SIRASINDA
Mustafa Kemal Yılmaz
Resimleyen: Oğuz Demir
Uçanbalık Yay., 2020
44 sayfa, 37 TL.
KİM BU 'YABANCI'?
‘Komşu Teyze’, ‘Hop Güm!’ ve ‘Ne İstersem Yaparım Ben!’in ödüllü çizeri Helga Bansch’ın yazıp resimlediği ‘Dikkat, Yer Sincabı Çıkabilir!’ önyargılar ve yabancı korkusunu ritmi bir an olsun düşmeyen, mizah dolu, çocuksu bir bakışla anlatıyor.
Huzurlu bir göl kıyısındayız. Her gün hep aynı kişilerle ve hep aynı şekilde gerçekleştiği üzere yine akşam konseri başlamak üzere. Paçalı Kurbağa, Çizgili Kurbağa, Sivrisinek, Balık, Martı, Karatavuk, Kızkuşu ve iribaşlardan oluşan koro şarkılarını söyleyip mutlu mesut uykuya dalıyorlar.
Derken bir akşam konserin ortasında hiç tanımadıkları Yersincabı’nın arka ayakları üzerine doğrulmuş onları izlediğini görünce olanlar oluyor ve ne konser kalıyor ne huzur. O günden sonra bütün hayatlarını Yersincabı’nı kendilerinden uzak tutmak üzerine kuruyor ve hatta bir kale bile yapıyorlar. Bu arada Yersincabı her akşam gelmeye ve tepkilerden sonra sessiz sedasız arkasını dönüp gitmeye devam ediyor. O geldikçe de A planları, B planları, tuzaklar, savaş stratejileri havada uçuşuyor. Kimsenin de aklına konuşmak, ona neden geldiğini sormak gelmiyor. Neyse ki tüm düşmanca tavırlara ve hatta savaş hazırlığına rağmen Yersincabı sonunda cesaretini topluyor ve konuşmaya karar veriyor. Ve biz de kırmızı beyaz pijaması, ürkek ama meraklı bakışlarıyla zaten çok sevdiğimiz Yersincabı’nı daha bir seviyoruz.
DİKKAT,
YERSİNCABI ÇIKABİLİR
Helga Bansch
Çeviren: Dürrin Tunç
YKY, 2020
28 sayfa, 25 TL.