Güncelleme Tarihi:
Sevgili dostum Mesut Ilgım’dan bir e-posta aldım. Ilgım, Almanya’dan bize gelen bilim insanlarıyla birlikte Türk-Alman ilişkileri üzerine önemli çalışmalar yapmış bir arkadaşımız.
Önce notu okuyalım:
“Selam sevgili Doğan, sana bir bilgi notu. Senin de tanıdığını bildiğim, bir zamanlar İstanbul’da Avusturya’nın Kültür Ofisi’nin başında olan Herr Gerhard Kasper bugün 100. yaşına bastı. 60 sene evvel benim Sankt Georg Avusturya Lisesi’nde hocam olmuştu. Her sene yaptığım gibi bugün de onu telefonla aradım, uzun uzun sohbet ettik. Bu arada bana Türkiye ile ilgili sorular sordu ve de ilave etti, ‘Şu anda ne okuyorum biliyor musun? Behçet Necatigil - Kâmuran Şipal’in ‘Dar Bir Çember İçinde’sini. İlgini çeker ve de köşende bahsedebilirsin diye yazayım dedim. Ekteki fotoğraflardan birinde de benim öğretmenim olduğu zamanlardaki ve de şimdiki hali yan yana.
Selam ve sevgilerimle
Mesut Ilgım”
Avusturya Kültür Ofisi, Teşvikiye Camii’nin karşısındaki Belveder Apartmanı’nda idi. Orada konserler düzenlenir, konferanslar verilirdi. Sevgili rahmetli dostumuz Ahmet Cemal de oranın kültür yetkilisi idi. Türk yazarları, müzisyenleri, bilim insanları ile temasları o yürütürdü. Ben de oraya sık sık giderdim. Unutamadığım konferanslardan birini Vedat Nedim Tör vermişti. Batılı bilim insanlarının tip tarifleri üzerinden, Türk kimliği üzerine bir konuşma yapmıştı. Kasper, Türkleri iyi tanımıştı, dostluklar kurmuştu. Bir gün yemek konusunda söylediğini hiç unutmam: “Sabahları imparator gibi yiyeceksiniz, öğleleri prens gibi, akşamları da sıradan bir çalışan gibi.” Biz de her öğünde imparator gibi yediğimizi söylemiştik. Kasper’in yönetici, Ahmet Cemal’in de görevli olduğu dönemde, beni konuşma yapmak, görüşmelerde bulunmak üzere Avusturya’ya göndermişlerdi.
Yanlış anımsamıyorsam hem Ballhausplatz hem de Avusturya Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak gittiğimden, güzel bir seyahat yaşamıştım. O zaman Yazarlar Birliği Başkanı Walter Kranz’dı.
Birliğin toplantısında Türk edebiyatı üzerine bir konuşma gerçekleştirdim. Ayrıca iki tane de radyo kaydı yaptım.
Unutamadığım bir stüdyoydu. Mikrofonda konuşurken camdan bir gül bahçesine bakardınız. Johann Strauss’un yıldönümüydü, bir anma konseriydi. O günden beri yılbaşlarında vals konserlerini dinler oldum. Viyana’dan canlı yayınını TRT veriyor. Bir gün de trenle Viyana’dan Salzburg’a gittim, sanat tarihi okuyan bir üniversite öğrencisi rehberimdi. Viyana’da bulunduğum zamanlarda orada basın ataşesi olan rahmetli Behiç Ekşi ile de güzel bir dostluk yaşadık. Anılar denizinde kulaç atmak da çok hoş bir duygu.
Dostumuz Gerhard Kasper’e mutlu bir ömür diliyorum.