Donmuş topraklarda kefaret yolculuğu

Güncelleme Tarihi:

Donmuş topraklarda kefaret yolculuğu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 09, 2022 11:10

Çağdaş İrlanda edebiyatının önemli isimlerinden David Park, ‘Bilinmeyen Ülkede Yolculuk’ta, çocuğunu eve getirmek için yola çıkan bir adamın karlı bir Noel arifesinde yaptığı uzun yolculuğun hikâyesini anlatıyor. Dış dünyada ileriye doğru hareket ederken anlatıcının iç dünyasında sürekli geçmişe uzanan zarif ve hüzünlü bir anlatı.

Haberin Devamı

“Donmuş topraklara giriyorum ama hangi ülkeye ait olduğunu bilmiyorum” cümlesiyle başlıyor anlatmaya Tom; “Nereden geldiğimi, nereye gideceğimi bilmediğim, amacı belirsiz bir yolculuğa devam etmek için debeleniyorum”.
Tom, muhtemelen 50’li yaşlarda, mesleği profesyonel fotoğrafçılık olan bir adam. Büyük bir sanatçı değil ama mesleğine tutkuyla bağlı. Düğün ve mezuniyet törenlerine, şirketlere, takvim hazırlayanlara hizmet veriyor ama asıl istediği ‘şeylerin görünen yüzünün hemen arkasında yansıyan ya da tanıdık olana farklı açıdan bir bakışın’ fotoğrafını çekmek...
Noel’e üç gün var. Tom, İngiltere’nin Sunderland kentindeki üniversite öğrencisi oğlu Luke’un hastalığını, kar nedeniyle havaalanları kapalı olduğu için Noel için eve dönemeyeceğini öğrendiğinde karar vermiştir yola çıkmaya. Gerekli erzakı yüklediği arabasına atlamış, karısı Lorna ve küçük kızı Lilly ile vedalaşarak Belfast’tan İngiltere’ye doğru yola koyulmuştur.
Roman işte o yolculuğun hikâyesini anlatıyor. Ama dış yolculuğun hikâyesi ikinci planda. Okuduğumuz Tom’un zihinsel yolculuğunun, donmuş ya da donmaya bıraktığı anılarla ve pişmanlıklarla dolu iç yolculuğunun, baba ve eş kimlikleriyle hesaplaşmasının, günah çıkarmasının ve kendince yaşananların izahını yeniden yaparak boşlukları doldurmaya çalışmasının hikâyesi.
Yolculuğun daha ilk kilometrelerinde Tom’un ailesinde her şeyin yolunda gitmediğini, karısı Lorna ile aralarındaki bastırılmış gerginliği, mutluluklarının geçmişten kalan anılarla gölgelendiğini düşündürecek iç monologlar dinliyoruz. Kitle iletişim araçları yola çıkılmamasını öğütlerken onu ne pahasına olursa olsun oğlu Luke’a ulaşmaya zorlayan dürtünün dinamikleri karların arasından süzülen bir siluet üzerinden yavaş yavaş aydınlanıyor. Siyah kapüşonlu montu, solgun teni, gözlerinin altındaki koyu halkalarıyla -kayıp- büyük oğlu Daniel’in silueti bu. Sayfalar ilerledikçe, hele ki sonlardaki kutsal metin göndermeleriyle, bunun bir kefaret ya da bir hac yolculuğu olduğunun farkına varıyoruz. Ve Tom’un bir fotoğrafta sakladığı sır nihayet açığa çıkıyor:
“Makinemin içinde kilitli ve saklı kalmış, Lorna’ya hiç göstermediğim bir başka fotoğrafı düşünüyorum ve bir bulantı geliyor.”

Haberin Devamı

DÜŞÜNCELER VE İMGELER
‘Bilinmeyen Ülkede Yolculuk’ anlamlı, güzel cümleler içeren görsel bir dille yazılmış. Tom’un fiziksel yolculuğu -karla kaplı otomobilini zorlukla hareket ettirişi, feribot geçişi, yollardaki zorlu koşullar, bir yandan her şeyin yolunda gittiğini bildirmek için karısı ve kızıyla, diğer yanda sağlık durumunu kontrol etmek için oğlu Luke ile yaptığı telefon görüşmeleri, verdiği kısa molalar, yol boyunca tanıştığı insanlar- hikâyenin doğrusal akışını sağlıyor. Ancak bu dışsal yolculuk -pek çok romanda ya da sinema filminde işlendiği üzere- başka bir yolculuğun metaforu. Aslında Park’ın nasıl bir metafor kullandığı romanın adından da çıkarılabilir. Bilinmeyen ülke, anlatıcının -başta suçluluk olmak üzere pek çok şeyi sakladığı, bastırdığı- iç dünyasıdır. Yolculuk boyunca bu dünyayı deşer ve hesaplaşır. Yoğun bir keder barındırmasına rağmen hiçbir şekilde okuyucu duygularına seslenme kolaycılığına düşmeden yapılan bir hesaplaşma; doğanın güzelliğini sergileyen, dünyayı ve dünya içindeki yerini anlamlandırmaya çalışan bir insanın iç yaşamına nüfuz etmeye çalışan zarif bir anlatı kurmuş Park.
Romanın en güçlü yanı, anlatının, Tom’un düşüncelerine paralel ve uyumlu olarak dört bir yana yayılmasında... Tom’un sözünü ettiği ‘düşüncelerde ve imgelerden ibaret kaçınılmaz kargaşa’ içerisinde hayat hikâyesine biraz yakınsama fırsatı buluyoruz. Bir çağrışım yoluyla başka bir adamla nişanlı olan karısıyla nasıl tanıştığını ve âşık olduğunu, bir başka çağrışımla bir düğün fotoğrafçısı olarak çalışmaktan ne kadar nefret ettiğini keşfediyoruz, ardından babası ile ilişkilerine değindiği kısa bir bölüm geliyor. Karısı, kızı, oğlu ve hatta hayatına teğet geçen insanlar bile konuşmalar, olaylar ve anılar üzerinden canlı bir şekilde sergileniyor.

Haberin Devamı

Bireysel sorunlardan toplumsal ve politik meselelere de sıçrıyor Tom’un düşünceleri. Pek çok romanında Kuzey İrlanda’nın durumunu irdelediğini öğrendiğimiz David Park, ‘Bilinmeyen Ülkede Yolculuk’ta da ülkesinin nakıs tarihini, toplumsal keder duygusunu, terör eylemlerini, toplu ölümleri, hatta Brexit oylamasını satır aralarına serpiştirmeyi ihmal etmemiş. Ve oradan Ege Denizi’nde boğulan küçük bir Suriyeli çocuğun görüntüsü yansıyor romanın sayfalarına.
David Park’ın yarattığı anlatıcı bu hikâyeye çok uygun bir karakter. Mesleğinin fotoğrafçı olarak seçilmesi boşuna değil. Yazar onun profesyonel bakışıyla yansıtıyor dış dünyayı. Epigraf olarak kullandığı ünlü yönetmen ve fotoğraf sanatçısı Bill Brandt’ın sözlerini doğrularcasına: “Bir fotoğrafçı, dünyaya ilk kez bakan bir çocuğun ya da yabancısı olduğu bir ülkeye giren yolcunun algı açıklığına sahip olmalı ve onu içinde taşımalıdır.”
İşte bu algı açıklığıyla David Park, ‘Bilinmeyen Ülkede Yolculuk’ta varoluşun zorluklarıyla boğuşan bir insanın iç yaşamını lezzetli bir anlatımla canlandırmış. Bireyi rahatsız eden anılar, hayatı yaşamayı zorlaştıran sırlar, bireyin dayanmasını sağlayan sevgi bağları ve bunlarla birlikte erkeklik, evlilik, ebeveynlik ve yaşam kargaşası üzerine meditasyon yapan hikâyesi, iç dünyamızın çözülmemiş gizeminin zarif bir tasviri. Tıpkı bir fotoğrafın negatifine bakmak gibi; karanlıklar aydınlık ve aydınlıklar karanlık...

Haberin Devamı

Donmuş topraklarda kefaret yolculuğu
Bilinmeyen Ülkede Yolculuk
David Park
Çeviren: Hüseyin Gündoğdu
İş Bankası Kültür Yayınları, 2022
168 sayfa.

BAKMADAN GEÇME!