Doludizgin bir hayatın ‘müzikli’ anıları

Hani olur ya, öylesine bir kahve içmek için uğradığınız arkadaşınızda kendinizi yatıya kalmaya ikna edilmiş, koltukta kıvrılmış, hâlâ devam eden sohbeti dinlemeye çalışırken gözleriniz kapanırken bulursunuz. İşte Mehmet Teoman’la Metin Solmaz’ın nehir söyleşisi tıpkı buna benziyor. Kitabı elinize alıp iki sayfa okuyup kapamak hakikaten imkânsız, çünkü tam açtığınız sayfada Mehmet Teoman ya çok acayip bir olay anlatıyor ya da diyor ki: “Dur şimdi sırası değil, o sözleri nasıl yazdığımı anlatacağım ama ben önce sana şu cezaevine girmemin hikâyesini anlatayım.”
Anason İşleri Kitapları, ‘Rindlerimiz’ serisine Mehmet Teoman’la başladı. İyi ki de başlamışlar çünkü bu sayede biz de gördük ki meğer Mehmet Teoman’a sadece âşık olduğumuz insanlara söyleyecek lafları bizim yerimize söyleyen şarkıları değil; bir müzik kültürü, bir gece hayatı ve zamanının ötesinde bir vizyon borçluymuşuz. Metin Solmaz’a ‘Rindlerimiz’ serisinin devamı gelecek mi diye de sordum; küçük İskender, Vefa Zat ve Aydın Boysan kitaplarının yolda olduğu müjdesini de aldım.
Mehmet Teoman’ı ablası, “Mehmet gizli sıtma gibidir. Ne yaptığını hiç anlamazsın. Bir bakarsın bir şey olmuş” diye anlatıyor. Hayatımda bu kadar net ve isabetli bir kişi tanımı az duymuşumdur. Okumaya başlayıp, ilerledikçe anladım. Korkusuzluğuna, hesapsızlığına, hesap vermek zorunda hissetmeyişine imreniyor insan. Rahat batıyor diyebiliriz ama rahatlık da değil bu tam, şimdiki moda deyim ‘anda kalmak’ ya hani, Mehmet Teoman, hayatta kalıyor. Hep yaşadığı hayatın içinde. Heyecanlanmıyorsa, nefes alıyor gibi hissetmiyorsa gidiyor, çoğunlukla arkasına bakmadan. Zorluktan da korkmuyor ne hikmetse; risk alıyor, yoğruluyor, para kazanıyor, kazandığı parayla yeni bir iş daha yapıyor, rendeleniyor, bir daha baştan başlıyor, boş duramıyor, ihtimallerin içinde bir hayat, bir ihtimal daha çiziyor.
Söyleşi olduğu için, Mehmet Teoman’ın lafa nasıl girdiği, hangi hikâyeyi nasıl anlattığını hissetmek mümkün. Ve tevazusu sizi çarpıyor. Yarısı başımıza gelse, sosyal medyadan paylaşmaktan internet paketlerimizi bitiririz, o öylece pek de bir şey değilmiş gibi anlatıyor. İçinde kibir saklı bir tevazu da değil bu. Metin Solmaz’ın çekiştirmesinden anlıyorsunuz. Samimiyeti ve Bodrum’da yapıldığından mıdır, size de bir ağaç altında oturuyor gibi hissettirmesi, elinizden kitabı bırakamayışınıza neden oluyor. Hem okuması çok heyecanlı, hem çok zevkli. Benim gibi bir laf dinleme meraklısına, küçüklü büyüklü dedikodular, olaylar ve Türkiye hafif Batı müziği canlı tarihi parçalarıyla dolu olduğu için bir hazine gibi geldi.
Kitapta Tanju Okan, Timur Selçuk, Ajda Pekkan, Nükhet Duru, Ayşegül Aldinç, Zuhal Olcay, Uzay Heparı, Sezen Aksu, Vehbi Koç, Sadettin Tantan, Neslihan Yargıcı ve saymaya satır sütun yetmeyecek kadar insanla anısı var Mehmet Teoman’ın. ‘Kadınım’ın ya da ‘Beni Böyle Bırak’ın hikâyelerini de öğreniyorsunuz ama çok daha fazlası var. Doludizgin bir hayat var. Bir de aşka bakışınızı gözden geçirtiyor Mehmet Teoman. Pek çok kadın giriyor hayatına, hiç yalnız kalmıyor, ancak her biriyle, tüm benliğiyle orada oluyor. Hayatı nefis bir elma gibi ısırıyor yanındaki kadınla, deli gibi seviyor onu. Lakin bitiyor. Bittiğinde kaçıyor, kaçmasa iyi...
Tanıdığımız, temas ettiğimiz insanlar hayatta bizi pek çok yere sürükler ya hani, Mehmet Teoman’ın hayatında bu o kadar bariz ki... Öğrenmeyi, kendini değiştirmeyi, yeni bir şeyler denemeyi hiç bırakmıyor; bir yandan kendi olmayı da unutmuyor. Mehmet Teoman’ın anlattıkları, sizi evde oturduğunuz yerden bir kafa tatiline çıkaracak. Kaçırmayın.

MEHMET TEOMAN  �

ANILAR SAÇILMIŞ ODAYA, HER YERE
Söyleşi: Metin Solmaz
Anason İşleri Kitapları, 2021
264 sayfa, 44 TL.