‘Doğayla bütünleşerek biz de yaşamlarımızı yenileyebiliriz’

Güncelleme Tarihi:

‘Doğayla bütünleşerek biz de yaşamlarımızı yenileyebiliriz’
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2021 10:19

‘Yeniye Yükseliş’te insanın doğanın bir parçası olarak varlık göstermesini, yarattığı eski ve yeni inşa formlarıyla anlatan Burcu Perçin, “Antik heykellerin doğayla bütünleşirken yenilenmesi, renklenmesi, figürlerin çevresiyle kurduğu ilişki ve etkileşim serginin odak noktasını oluşturuyor” diyor.

Haberin Devamı

Carl Sagan tarafından ‘soluk mavi nokta’ olarak tanımlanan dünyamızda insanlık olarak doğa ile mücadele ediyoruz. Pandemi döneminde belki de ilk defa doğanın tek sahibi olmadığımızın farkına vardık. Sanatçı Burcu Perçin, Merkür Galeri’nin Polat Piyalepaşa’daki yeni mekânında açtığı sergisi ‘Yeniye Yükseliş’te bu farkındalığı işlerine yansıtıyor; insanın doğanın bir parçası olarak varlık göstermesini, yarattığı eski ve yeni inşa formlarıyla anlatıyor. Resimlerinde düşsel ve gerçek imgeleri harmanlayan, sergisinde bu kez heykellere de yer veren Perçin ile ‘Yeniye Yükseliş’i ve pandemi sürecindeki üretimi hakkında konuştuk.

Sanat yaşamınızın başında odak noktanızı terk edilmiş fabrikalar, işlemeyen tersaneler, inşa edilmiş çok katlı binalar oluşturuyordu. Bu konuya yönelmiş olmanızın İstanbul’da yaşayan bir sanatçı olmanızla bir bağlantısı var mı?

‘Doğayla bütünleşerek biz de yaşamlarımızı yenileyebiliriz’
Burcu Perçin. FOTOĞRAF: KAYHAN KAYGUSUZ
İstanbul ve çevresine konuşlanmış sanayi tesislerini erken dönem işlerimde birçok farklı şekilde çalıştım. Başka bir şehirde yaşasam nasıl gelişirdi bilmiyorum ama yine çevreyle olan ilişkimizi sorguladığım konularla ilgilenirdim. Çocukluğumdan beri beni en çok etkileyen, yaşama dair en meraklı ve duyarlı olduğum konu doğa ve insanın doğayla ilişkisi oldu. Bu sorunlu ilişki nasıl iyileşebilir, doğayla nasıl uyum içinde yaşarız, bunlar üzerine hep düşündüm. İlk sergilerimde bunu sanayi atıklarını, terk edilmiş endüstriyel yapıları, metruk mekânları görselleştirerek ifade ettim. İşlevini yitirmiş, rant aracına dönüşmüş bu mekânlar beni hem biçimsel hem de içerik olarak çekiyordu. Bir zamanlar yüzlerce kişinin çalıştığı devasa mekânlar şimdi terk edilmiş, üretim durmuş, boş ve ıssız...

Haberin Devamı

Yeni serginiz ‘Yeniye Yükseliş’in ana teması doğa ve insanın doğa üstündeki eski ve yeni inşa formları. Bu konuyu nasıl ele aldınız?
Aslında yepyeni bir temaya geçtim; antik dünyaya... Elbette daha önceki seriler beni içsel olarak bu konuya yönlendirdiği için her şeye bir bütün olarak bakabiliriz. Taş ve mermer ocakları kazısından arkeolojik kazıya geçmem bir tesadüf değil, zaman içinde mermerlerin tarihine merak duymaya başladım. Yine bir önceki sergide bahçe geleneğini incelerken antik dünya karşıma çıktı. Peyzaj geleneği ilk orada başlıyor çünkü. Antik kentlerde görüyoruz ilk örneklerini. Tarihsel, kültürel olarak bu coğrafyadan daha çok beslenmek ve işlerime referans almak beni önü açık bir yolculuğun içine aldı. İlk başta antik kentleri işledim, zaman içinde ise antikite öne çıktı.

Haberin Devamı

Antik dünya içinde insanın doğa ile kurduğu ilişkiyi nasıl ele aldınız, pandemi sizi ve çalışmalarınızı nasıl etkiledi?

‘Doğayla bütünleşerek biz de yaşamlarımızı yenileyebiliriz’

Doğa kendini yeniliyor, eğer biz izin verirsek bunu müthiş bir şekilde gözlemleyebiliriz. Pandeminin başında hepimiz kısacık bir süre olsa da buna şahit olduk. Ozon tabakasının iyileşmesi gibi konuları konuşmaya başladık. Ben pandemiden önce de işlerimde bunu yansıtmıştım. Hatta dağların kendini yeniden yapılandırmasını işaret ederek ‘Rejenerasyon’ adını verdiğim bir dizi iş oluşmuştu. ‘Yeniye Yükseliş’ sergisinde buna daha çok vurgu yapma ihtiyacı duydum. Kendini yenileyen doğanın içine antik heykelleri yerleştirdim ve bedenlerinin içinden bitkiler çıkardım. Doğayla bütünleşerek biz de yaşamlarımızı yenileyebiliriz. Onu örnek alabiliriz; onun bir parçası olduğumuzu hatırlayarak... Bu anlamda antik heykellerin doğayla bütünleşirken yenilenmesi, renklenmesi, figürlerin kendi aralarında ve çevresiyle kurduğu ilişki ve etkileşim serginin odak noktasını oluşturuyor.

Haberin Devamı

‘Yeniye Yükseliş’ başlığını ilk duyduğumda hem umudu hem de manevi bir noktayı işaret ediyor izlenimi yarattı. Yeni nedir, nereye doğru yükseliyoruz?
‘Yeniye Yükseliş’ umudu ve iyi bir geleceği işaret ediyor. Yükselişe geçen yaşamaları ifade ediyor. Tamamen pozitif bir anlam var. Bugün yaşadığımız zamanın iyi anlaşılması için geçmişin çok iyi bilinmesi gerekiyor. Bu anlamda tarih ve arkeoloji çok önemli. Şu an yaşadığımız gerçekliği, arkeolojik verilerde, mitlerde, masallarda okuyabiliyoruz. Resimlerimdeki antik bedenler bu bağlamda geçmişin günümüze ışık tutacağının mesajını veriyor. Yeni bir bilinçle yeni bir yaşam biçimi kurabileceğimizi yansıtıyor. Eşit, özgürce, birlik içinde, doğayla uyum halinde yaşayabiliriz.

Haberin Devamı

Sergide bu kez heykellerinizi de görüyoruz...

‘Doğayla bütünleşerek biz de yaşamlarımızı yenileyebiliriz’

Evet, bu sergide üç heykel çalışmam var. İkisi duvar heykeli, girişte hemen sizi karşılıyor, bir kadın ve bir erkek figürü. Sergi alanının diğer ucuna ise büyük heykeli yerleştirdim. Bu heykelleri oluşturmaya Afrodisias Antik Kenti’nin müzesinde gördüğüm Sebasteion kabartmalarına duyduğum heyecanla karar verdim. Bu kabartmalar arasında Roma imparatorları tasvirleri ve Yunan mitolojisinden sahneler var. Çok etkileyici gerçekçi tasvirler. O zaman ben de onun üzerinden nasıl bir şey yaratacağımı bilmiyordum. Önce resimleri yaptım, sonra resimlerin heykelleri oluştu.
Burcu Perçin’in ‘Yeniye Yükseliş’ başlıklı sergisi 5 Mart’a kadar Merkür Galeri’nin Polat Piyalepaşa’daki yeni mekânında görülebilir.

BAKMADAN GEÇME!