Güncelleme Tarihi:
“Her erken ölüm, Stalin’in söylemiş olabileceği gibi, bir anlamda bir trajedidir, kurban ne kadar gençse o kadar acı verici ve trajedi de o kadar büyüktür.” Niall Ferguson, Yunus Emre’yi (Bu dünyada bir nesneye/ Yanar içim, göynür özüm/ Yiğit iken ölenlere/ Gök ekini biçmiş gibi) okumuş olsaydı, bu dizeleri, mutlaka alıntılardı; şiiri seven, şiire, edebiyata, sanata önem ve değer veren bir tarihçidir. Sözgelimi 17’nci yüzyıl İngiliz şairi John Donne’la ilgili şu ayrıntılı bilgiyi, bu yeni kitabı ‘Kıyamet’ten okuyoruz: Donne’un eşi Anne Done, 16 yıl içinde 12 çocuk doğurmuş, bunların ilk üçü 10 yaşına gelmeden ölmüş; 12’ncisi ölü doğmuş, Anne doğumun ardından ölüyor. Onun ardından en sevdiği kızı Lucy ölünce, ‘Devotions on Emergent Occasions’ (1624) adlı yapıtını yazıyor: “Her insanın ölümü kurutur beni, çünkü ben Beşeriyete dahilim ve bu nedenle, çanların kimin için çaldığını öğrenmeye çalışma asla: Senin için çalmakta.”
Niall Ferguson’dan, yine enfes bir kitapla karşı karşıyayız. COVID-19 vesilesiyle kaleme alınan ‘Kıyamet’ temelde, insanın ölüm karşısındaki inanç ve tavırlarının çeşitliliğini tarihsel düzlemde irdeler, doğal afetlerin de siyasi temellere dayandığını tarihsel örneklerle incelerken maddi boyutu gözden yitirmiyor. Sözgelimi ona göre, “bir pandeminin etkisinin büyüklüğünü belirleyen, patojenin karşılaştığı sosyal ağlar ve devlet kapasiteleri kadardır”.
Ferguson’ın ayırıcı özelliklerinden biri istatistik bilgiyi analiz etmesinde görülür; bu kitap da öyle. İki örnek: 1- Tarihin en ölümcül depremi 1556’da Çin’in Shaanxi Eyaleti’ndeki Wei Nehri vadisinde meydana geliyor. 7.9 büyüklüğündeki depremde vadideki üç şehir yok olur; ölüm sayısının 800 binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. 1920 Haiyuan depreminde ise en az 200 bin insan ölüyor. 526 yılında gerçekleşen Antakya depreminde ise 250 ile 300 bin insan ölüyor. 2- Ferguson, şimdiye kadar yaşamış insan sayısının 107 milyar olduğunu söylüyor. Her yıl dünya çapında 59 milyon insan ölüyor; her gün ise 160 bin insan. Ölenlerin yüzde 60’ı, 65 yaşın üzerinde. 2020’nin ilk yarısında, COVID-19’dan dünya çapında ölenlerin sayısı ise 510 bin.
Ferguson, bütün bu ayrıntılarda bir yandan ölümün kaçınılmazlığına dikkat çekerken diğer taraftan insanın ölüm karşısında oluşturduğu anlatının olgulara göre değişen sonuçlarını irdeliyor. Sözgelimi felaket durumlarındaki ölümlerde, insanda, trajik ıstırabı devre dışı bırakma eğilimi ortaya çıkıyor. “İnsan ölümleri artık birdenbire kötü bir şey olmaktan çıkar. Ayrıntılı tahminde bulunmak uzmanlığı gerektirmez hale” gelir.
Ferguson’a göre insanın, doğal ve insani felaketleri, kıyamet kavramıyla birleştirmesinin kökeninde ise ‘eskaton anlatısı ya da inanç’ yer alır. Eskaton (Yunanca eskhatos’tan) ‘bitiş zamanı’ demek. Eskaton, bütün dinlerin temel anlatısıdır. Ona göre, İbrahimi olmayan dinlerde, yaşamın sonu yeni bir başlangıcı dile getirir, İbrahimi dinlerde ise yaşamın sonu gerçekten bir sondur. Ferguson’a göre, distopik kurgu da eskaton fikrine dayanır. Ve... “Kâbus vizyonları, politika yapıcıları önceden harekete geçmeye ikna etmede başarısızdırlar.”
Ferguson’a göre, doğal felaketin nedeni doğa değil, politik yetersizliktir. Bu yargıyı ileri sürerken, bir tarihçiden değil, daha önceki kitaplarında olduğu gibi bir yazardan, Tolstoy’dan, onun “Bir hükümdar tarihin kölesidir” sözünden el alıyor Ferguson. Doğal ve insani felaket örgütsel çöküşün sonunda gelir.
Tekrar COVID-19’a dönelim. Tokalaşmak, kucaklaşmak, sarılmak artık tuhaf gelen yaklaşma biçimleri; COVID-19, bunları alıp götürdü.
Minerva’nın baykuşu günbatınca öter. Di. COVID-19’da böyle olmadı. ‘Şafak’ vakti kâhinleşen, ‘günbatımında’ yalancı peygambere döner. Olup biten olup bitsin önce, sonra gelinir anlamının ne olduğuna. Niall Ferguson, bu kitabında, felsefenin görevini de üstleniyor.
KIYAMET
Niall Ferguson
Çeviren: Oğuz Satır
Kronik Kitap, 2023
464 sayfa.