Direnişin simgesiydi... Yunan besteci Mikis Theodorakis hayatını kaybetti

Güncelleme Tarihi:

Direnişin simgesiydi... Yunan besteci Mikis Theodorakis hayatını kaybetti
Oluşturulma Tarihi: Eylül 03, 2021 07:00

Müzikleriyle ve politik mücadelesiyle sadece ülkesi Yunanistan’da değil dünyanın dört bir yanında direnişin simgesi olmuştu Mikis Theodorakis. Dün 96 yaşında hayata veda eden Yunanistan tarihinin son efsanesi için ülkede üç gün milli yas ilan edildi.

Haberin Devamı

Yunanistan dün, canlı tarihini, son efsanesini, büyük maestrosunu kaybetti. Zorba (1964) filmine yazdığı müzik ile sirtaki dansını bütün dünyaya tanıtan, ünlü Yunan besteci, yazar, aktivist, siyasetçi Mikis Theodorakis (96) Atina şehir merkezindeki evinde öldü.

Ülkede 3 günlük milli yas ilan edildi. Atina’nın sembolü Akopolis mabedinde bayraklar yarıya indirildi. Theodorakis, son 45 yılda ölümü nedeniyle milli yas ilan edilen dördüncü şahsiyet oldu.

Başbakan Kiriakos Miçotakis açıklamasında “Onun da bir gün öleceğini unutmuştuk. Mikis bizim tarihimiz” dedi. Nevi şahsına münhasır Theodorakis, Yunanistan’ın son 60 yılına damgasını vurdu. Gün geldi ulusun ‘sembolü’ sayıldı, gün geldi ‘yüz karası’ ilan edildi. Ancak her halükârda o, Yunan halkında asgari uzlaşmanın (modus viventi) simgesiydi. Dünyada ise müziği ile insanları birleştiren, dostluğun, barışın, demokrasinin elçisi.

BUZUKİYİ KLASİK MÜZİKLE BİRLİŞTİRDİ

Haberin Devamı

Müzik insanı Theodorakis, zeybek havasından, oda müziğine, senfoniye kadar müziğin her türünden binin üzerinde beste yaptı. Buzukinin tellerini, klasik müzik notaları ile birleştirdi. ‘Zorba’ (1964) filmine yazdığı müzik ile de sirtaki dansını dünyaya tanıttı. Dünyanın dört bir yanında konserler verdi. Mikis’in her konseri, bir müzik şöleninden başka, barış, dostluk ve demokrasi bayramına dönüştü. O da her konserde, orkestrayı yönetirken, kendinden geçiyor, coşuyordu. Sesi güzel değil diyenlere aldırmadan, mikrofonu alıp şarkılarını da söylüyordu. Eserlerini, The Beatles, Shirley McLaine, Joan Baez ve Edith Piaf gibi isimler de seslendirdi.

‘SİYASETTE DOĞRU BİLDİĞİNİ YAPTI’

Siyasetçi Theodorakis, hem sağda, hem solda yer aldı. Hem solcu EDA partisinden (1963) hem Komünist Partisi’nden (1981) hem de merkez sağcı Yeni Demokrasi Partisi’nden (1990) milletvekili seçildi. Hatta Yeni Demokrasi Partisi hükümetinde 2 yıl (1990-1992) devlet bakanlığı yaptı. Müziği herkesçe kabul gördü ama siyasi kişiliği, bazen çelişkili de olan siyasi görüşleri çok tartışıldı. Bu yüzden de hem çok sıkı dostları hem de azılı düşmanları vardı. Ancak onunla ilgili, her tartışmanın, her kavganın son cümlesi hep “Ne yapacaksın? O Mikis işte” olurdu.

Haberin Devamı

Siyasette doğru bildiğini yaptı. Bazen, sanatçı kişiliği ön plana çıktığından, hataları olsa da, siyasi maliyeti düşünmeden, sözünü esirgemedi.

TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİNİ ÇOK ÖNEMSEDİ

Theodorakis, Türk-Yunan ilişiklerinde de önemli rol oynadı. Aziz Nesin, Yaşar Kemal ve Zülfü Livaneli gibi Türk sanatçı ve aydınlarıyla Yunan aydınlarını birleştirip 1986’da Türk Yunan Dostluk Derneği’ni kurdu. Türkiye’de konserler verdi. 1987’de başlayan yakınlaşma sürecinde (Davos süreci) hep ön planda yeraldı. Dönemin Yunan Başbakanları Andreas Papandreu ile Konstantinos Miçotakis’in mesajlarını, defalarca Ankara’ya taşıdı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2010’da başbakan iken geldiği Atina’da, dönemin Yunan Başbakanı Yorgo Papandreu ile birlikte onu evinde ziyaret ettiler. Ancak, aynı Teodorakis’in ilerleyen yıllarda, Türkiye’yi ağır şekilde eleştirdiği de oldu. Kıbrıs’ta, Annan Planı’na şiddetle karşı çıktı.

SON ARZUSU

Haberin Devamı

Teodorakis, geçen yıl Komünist Partisi Genel Sekreteri Dimitris Kuçumbas’a yazdığı mektupta ise “Hayatımın son perdesinde, bilançoyu yaparken, tüm detaylar silinmiş. Bir tek büyük fotoğraf duruyor. Şu dünyadan komünist olarak ayrılmak istiyorum” demişti.

ZORBA İLE ÜNLENDİ

Mikis Theodorakis 1964 yılında ünlü oyuncu Anthony Quinn’in başrolünde yer aldığı ‘Zorba’ filminin müziklerini besteleyerek tüm dünyada adını duyurdu. Usta sanatçı toplam 30’a yakın film müziği besteledi.

Direnişin simgesiydi... Yunan besteci Mikis Theodorakis hayatını kaybetti

DOPDOLU YAŞADI

İnsan haklarının, halklar arasında dostluğun, doğanın savunucusu, faşizmin düşmanı Teodorakis, dopdolu bir hayat yaşadı.

Haberin Devamı

Giritli memur Yorgo’nun, Çeşmeli anne Aspasia’nın oğlu Mikis (asıl adı Mihal) 1925’te Sakız’da doğdu.

1942’de ilk bestelerini yaptı, Daha 17 yaşında idi ve ilk konserini Tripoli şehrinde verdi.

1943’de İtalyan işgal orduları tarafından yakalanarak hapsedildi, işkence gördü.

1946-1949 dönemindeki Yunan içsavaşında komünistlerin safında yer aldı. Yakalanıp İkarya adasına sürgüne gönderildi.

1967-1974 yılları arasındaki askeri cunta yönetimine direnişi ile bir halk kahramanı haline geldi. Müzikleri cunta yönetimine direnişin simgesi olarak kabul edildi.

Bu yıllarda geleneksel müziğe ağırlık verdiği çalışmalarında şarkılarının sözlerini ozanlardan alıyordu. Ritsos’un bir şiirine yaptığı bestesi bu alandaki ilk eseriydi. 7 milyon sattı. Costa Gavras’ın ‘Z’ filminin müziği olunca bütün dünyada direnişin simgesi oldu.

Direnişin simgesiydi... Yunan besteci Mikis Theodorakis hayatını kaybetti

GÜNEŞ TOPLA BENİM İÇİN

Haberin Devamı

Theodorakis, Türkiye’de Zülfü Livaneli ile birlikte yaptığı albümler ve verdiği konserler ile de tanınıyordu. Beşer beste ile ortak yaptıkları ‘Güneş Topla Benim İçin’ albümü Türkiye’de bir milyon satışa ulaşmış ve Altın Plak Ödülü’nü kazanmıştı. Zülfü Livaneli, ölüm haberi üzerine cenazeye gitmek için hazırlandığını belirterek duygularını ve bir şiirini sosyal medyada paylaştı:

“1983’te Atina’daki bir konserime gelip o iri gövdesiyle bir fırtına gibi soyunma odama dalmasından bu yana neler geçti neler. 1986’da ‘Güneş Topla Benim İçin’ albümünün Altın Plak töreni dolayısıyla ilk kez İstanbul’a gelişi, o günün akşamı Sarıyer’de Urcan Lokantası’nda balık yer rakı içerken Türkiye Yunanistan Dostluk Derneği’ni kurmaya karar verişimiz, yüzlerce konser, Efes’te Hacidakis, Theodorakis ve otuz bin izleyiciyle yaşadığımız unutulmaz gece, yolculuklar, tatiller, hastalıklar... Hepsi birer birer aklımdan geçiyor.
Bunları Boğaziçi Üniversitesi’nin eski rektörü Kadri Özçaldıran’ın 2009 yılında onun için düzenlenen fahri doktora töreninde yaptığı konuşmada da söylediği gibi, daha lise ve üniversite yıllarında ülkesini işgal eden İtalyanlarla, sonra Nazilerle, daha sonra İngilizlerle, İç Savaş’ta kendi kardeşleriyle, daha sonra 40’lı yaşlarında Albaylar Cuntası ile savaşan, daha sonra da dünyanın neresinde bir baskı, bir insan hakları ihlali olduğunu düşünürse tavır almaktan geri durmayan, kısacası, yaşam boyu, her çeşit baskıya ve savaşın kendisine karşı savaşan... Tarifsiz işkencelere maruz kalan, sürgünlere gönderilen, arkadaşlarını işkence masalarında, idam mangalarının önünde yitiren... Konserleriyle, demeçleriyle, duruşuyla milyonlarca insanın gözünde bir ‘demokrasi ve özgürlük kahramanı’olan, II. Dünya Savaşı, Yunan İç Savaşı ve Albaylar Cuntası sırasında şarkıları direnişin marşları haline gelen... Sürgünden kurtulması için D. Şostakoviç, A. Miller, L. Bernstein gibi isimlerin uluslararası dayanışma komitesi kurduğu... Ulusunun düşman olarak algıladığını dost bilen, Türk-Yunan dostluğunun gelişmesi için 20 yıldır çaba gösteren... Kısacası, insan ruhunun, acılardan, savaşlardan, sürgünlerden, aşktan ve ihanetten süzülmüş en has halini temsil eden, hayatta ve sanatta en büyük dostlarımdan birini Mikis Theodorakis’i kaybettim. Acısı çok derin.
Girit’te dağılan saçlarını
Efes’te toplayan
Okyanus gibi kabarıp
Olimpos dağı gibi patlayan
Dostum Mikis
Söyle kimiz biz?”

BAKMADAN GEÇME!