Dilin eti, dilin kemiği

Güncelleme Tarihi:

Dilin eti, dilin kemiği
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2023 13:14

12 dil konuşabilen Claude Hagege, ‘Dilbilimci ve Diller’de dil yetisinin doğuştan var olduğunu kabul etmekle birlikte dilin zamanla ve hayatla geliştiği görüşünde. Ona göre dünya ham ve işlenmemiş bir veridir. Dille aslında dünya işlevsellik kazanır.

Haberin Devamı

Dünyada belki asıl yaşadığımız dil savaşlarıdır fakat bunca hayhuy içinde farkına varmıyoruzdur. Teknolojiyi üreten, sermaye gücünü elinde toplayan kendi dilini de yayıp/dayatıyordur. Kimin dilini konuşuyorsan ona benzersin sonuçta. Oysa dilsel farklılık bir hak olduğu kadar özgürlük ve zenginliktir de. İşte dünyada halen yaşamını sürdüren onca dil üzerine çalışmak başlı başına önemli bir gösterge. Claude Hagege 12 dil konuşabilen Tunus doğumlu Fransız bir dilbilimci. Çocukluğu ve eğitim hayatı diller arasında geçmiş; Arap, Fransız ve Yahudi kültürünün yoğunluğu içinde kendine has bir yol tutturmuş bir kişilik. Dilbilimcinin macerasından dilin doğasına da geçmeye imkân veren bir biyografisi var. ‘Dillerin bir çeşit müzik olduğunu’ düşünen ve aldığı müzik eğitimi vesilesiyle dil tutkusunu ateşleyen Claude Hagege, bir ‘alan dilbilimcisi’. Çin’den Afrika’ya, Kanada’dan Avustralya’ya değin çok geniş sahada çalışmış bir uzman.
Kendi tabiriyle ‘toplumbilimsel yönelimli’ bir ilim adamı. Bu yönelim ‘toplumları kendi dilleri üzerinden gözlemlemek, dinlemek ve sorgulamaktan ibaret’ olmanın yanında insanların ‘yaşam biçimleriyle, birlikte oluş biçimleriyle, cinsiyetler arası, kuşaklar arası ilişkileriyle, dinlerin uygulanış biçimleri ve kökenlerindeki geleneklerine uyumlarıyla da ilgilenen’ bir yönteme sahip. Bu bakımdan Chomsky’nin ‘varsayımsal-tümdengelim’ yaklaşımından ayrılıyor ve ‘deneyimsel-tümevarım’ görüşüne bağlanıyor. ‘Dillerin yaşanan gerçekliğine, insan dilinin somut olarak gözlemlediğimiz etine, kemiğine duyulan ilgiyle’ yaklaşıyor o.
Claude Hagege, dil yetisinin doğuştan var olduğunu kabul etmekle birlikte dilin doğuştan değil zamanla ve hayatla geliştiği görüşünde. Ona göre insanın diğer kültürel edimleri yanında dil de ‘insan türünün bulunduğu yerlere göre edinilir veya oluşturulur’. Dil yetisi ‘biyoloji ile bağlantılıdır’. Kuramsal yaklaşımlarını ‘biçimsel-oluşum’ üzerine yoğunlaştıran Hagege, ‘bir tümceyi oluşturmak, sözcüklerin aralarında düzen sağlayabilmek için edatlar, bağlaçlar ve bağlantı sözcüklerin’ kritik değeri üzerine eğiliyor ve ‘logoforik’ terimini üretiyor. “Yaptığım dil incelemelerinde, tümcelerin kuruluşunu sağlayan araçların insanın dünyadaki varlığı üstünde temellendirdiğini fark ettim” diyen Hagege, eylem, biçim ve anlam örgüsü üzerine derinleştiriyor kuramını. Ona göre “İnsan dilleri sadece anlam üretmezler, temelde işlev de üretirler”. Dünya ham ve işlenmemiş bir veridir. Dille aslında dünya işlevsellik kazanır.
‘Sözcük düzeninin çok güçlü baskısını bir dilin özelliği’ olarak görüyor Hagege. Ayrıca ilk dilsel iletişimi işitsel-sessel değil jestsel diye kabul ediyor. Jest daha çok bedeni imler. O yüzden ‘diller bireşimsel (sentetik) yapılardır’. Bu sebepten ‘dillerin tarihi aynı zamanda bireşimsel (sentetik) olan ile çözümleyici (analitik) olan arasındaki diyalektikle kendini gösterir. Yazıyı yapay bulur ayrıca Hagege. Yazı insanlığın tamamlayıcı özelliği değildir. Dilbilimci ‘söylenen ile işitilenden çıkarılabilecek yasaları öğretir’. Dili en kavramsal ve teorik düzeyde düşünmek için bir kez olsun Claude Hagege’in yazdıklarına göz atmakta yarar var. Dil, çoğunlukla gündelik yaşadığımız ve üstüne pek az düşündüğümüz bir olgu sonuçta...

DİLBİLİMCİ VE DİLLER

Dilin eti, dilin kemiği

Claude Hagege
Çeviren: Mehmet Rifat, Sema Rifat
Yapı Kredi Yayınları, 2023
64 sayfa.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!