Güncelleme Tarihi:
Daha önce de buraya gelmişti, Caz Festivali seyircilerinin onu ne kadar sevdiklerini hatırlıyor olsa gerek. Aslında İstanbul seyircisinin demek daha doğru olurdu belki. Geleneklere sıkı sıkıya bağlı caz meraklılarının gözünde biraz fazla ‘pop’ olsa da Dianne Reeves düpedüz bir caz efsanesidir ve şehrimizde çok sevilir. Saf cazcıları üzen de, harikulade sesine ve yorumuna rağmen onun günümüzün en iyi caz şarkıcısı sayılmakla yetinmemesidir. Gelin görün ki kendini yalnızca caz dünyasına değil, müziğin geniş dünyasına açmayı seviyor.
Dianne Reeves, 5 Temmuz Salı akşamı gene onu seven bu seyircinin önüne çıkacak. Sevgi karşılıklı, o da İstanbul’u çok seviyor. Bir Cemal Reşit Rey konserinde (2014’tü sanırım), grubunun takdimi dahil her şeyi müzikle/şarkıyla yaparken, İstanbul’u ne kadar sevdiğini, hele hele yemeklerimize ne kadar bayıldığını da söylemişti. Tarifler almış, Amerika’da evine gelenlere bunlarla yemek yapıp hepsini şaşırtıyormuş. Sesini korumak için huzursuzlukları çevresinden uzaklaştırdığı evinde köpeğiyle yaşarken onu en mutlu eden şeylerden biri de, misafirlerine yemek yapmak.
Diğer Açıkhava konserlerini hatırlıyoruz. Sonra hiç aklımızdan çıkmayan o İş Sanat akşamı, sihirli bir Strings Attached konseri. Kendi grubuyla, yani gitarda birinci sınıf müzisyen Romero Lubambo, kontrbasta Reginald Veal, davulda Terreon Gully ile gelmişti İstanbul’a. Bir de konseri çalıp götüren gitarist Russell Malone ile. Miss Reeves bize olağanüstü bir konser sunmuştu. Belki de dediği gibi, dinleyicinin coşkusuna karşılık vermiştir. Çünkü dinleyicisi konsere katılan bir dinleyiciydi.
ÜÇ YIL ARKA ARKAYA GRAMMY ALAN TEK VOKALİST
Aslında müzisyen ailenin çocuğu Diane Reeves’in geçmişinde çok parlak performanslar, yaldızlı başarılar var. Blue Note/EMI etiketiyle albüm çıkaran ilk vokalist ve üç sene arka arkaya En İyi Caz Vokal Performansı dalında Grammy ödülünü almaya hak kazanmış tek vokalist: ‘In the Moment - Live In Concert’ (2000), ‘The Calling: Celebrating Sarah Vaughan’ (2001) ve ‘A Little Moonlight’. Sonuncusunda Arif Mardin ile birlikte çalışmıştı. ‘The Calling’ ise onun sık sık karşılaştırıldığı Sarah Vaughan’a hayranlığını sunduğu bir albümdür. Okulda genç bir şarkıcıyken, sahne arkasında kim olduğunu bilmeden efsane ile karşılaşıp konuşmasını, Vaughan hayranlığını bütün samimiyetiyle anlatışını unutamıyor. Sonra büyük Sarah’yı sahneye çağırmışlar, genç hayranı da onun kim olduğunu nihayet anlayıp arkasından bakakalmış.
ORKESTRALARLA SAHNEDE
Kendini müziğin geniş dünyasına açmayı seven Reeves, Daniel Barenboim yönetimindeki Chicago Senfoni Orkestrası’yla kayıt yaptı, Sir Simon Rattle yönetimindeki Berlin Filarmoni Orkestrası’yla konuk sanatçı olarak konser verdi. Walt Disney Konser Salonu’nda sahne alan ilk caz şarkıcısı oldu. İdealleri arasında, onu ortaokuldayken keşfeden Clark Terry’yle, Phil Woods, Kenny Barron, Joe Williams gibi isimlerle bir geleneksel caz albümü yapmak da vardı. 1996’da, cazla uzun süre saklambaç oynadıktan sonra bunu da gerçekleştirdi ve çok etkilendiği o büyük isimlerle saf bir caz albümü kaydetti. “Bu tür bir büyüklük tarafından kuşatılmış olmak hoşuma gidiyor” diyordu.
Keşfedildikten sonra Sergio Mendes (1981) ve Harry Belafonte ile (1984) dünya turu yapmıştı. Özellikle ikincisi onu çok etkilemiş: “Sadece ‘Banana Boat Song’u duymuştum” diyor. “Onun dünya müziği bilgi birikiminin ne kadar engin olduğunu görünce çok etkilendim. Farklı şeyler duymamı ve araştırmamı sağladı.” 1982’de kendi albümlerini yapmaya başladı. O sıralarda kuzeni George Duke’un yapımcılığını üstlendiği iki albüm Reeves’in adını duyurmasında faydalı oldu. Duke’u da festivalde, Açıkhava’da izlediğimizi hatırlatalım. 2015’te ise Reeves bu sefer beş yıl aradan sonra cazın genç isimleriyle çalıştı, çok iyi bir albüm olan ‘Beautiful Life’ı gerçekleştirdi ve albümün lansman turnesi kapsamında gene Açıkhava sahnesine çıktı.
KLARNETTE HÜSNÜ ŞENLENDİRİCİ!
Bunca başarıdan ve bizi mutlu eden olağanüstü konserlerden sonra 5 Temmuz’da ne bekliyoruz peki? Gecenin açılışını çok beğendiğimiz Ercüment Orkut Trio yapıyor. Piyanoda Orkut’a kontrbasta Kağan Yıldız ve davulda Volkan Öktem eşlik edecek. Ardından Miss Reeves, piyanoda John Beasley, gitarda Romero Lubambo, basta Itaiguara Brandão ve davulda Terreon Gully ile sahneye çıkacak. Bir de sürprizi var: Klarnette ona, 2013 Nisan’ındaki Dünya Caz Günü’nde birlikte çaldıkları, enstrümanının dünyadaki en seçkin adlarından Hüsnü Şenlendirici eşlik edecek.
Bütün o Grammy’lere rağmen, kayıtlarının ‘live’ performanslarının düzeyine erişmediği iddia olunur. Derler ki, sahnedeki Diane Reeves bambaşka bir şeydir. Bize göre hava hoş, biz nasıl olsa onu sahnede izleyeceğiz. Dianne buraya, eller havaya!
Dianne Reeves (Konuk: Hüsnü Şenlendirici)/ Ercüment Orkut Trio, 5 Temmuz Salı 20.00’de Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda.