Deneme: Açık yazı

Güncelleme Tarihi:

Deneme: Açık yazı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 16, 2021 09:13

‘Sonra Hayat’, Onur Çalı’nın benzersiz öykücülüğünden de el almış bir denemeler toplamı. Salâh Birsel’den İlhan Durusel’e, George Orwell’dan Oktay Cevdet’e dek yazarlar, kitaplar üstüne, hem onlarla söyleşir hem hayata göz kırpar hem de okura armağanlar yollar gibi rahat, canım arkadaşım Enver Ercan’ın ‘eviçi Türkçesi’ dediği Türkçeyle yazılmış gibi tatlı mı tatlı denemeler.

Haberin Devamı

Bazı genç arkadaşlar, ‘vasat vasat kitaplara hayranlık dolu satırlar döktürdüğümü’ yazarak kalbimi kırsalar da, bir gün onların kitaplarını da yazarak bu vasatlıktan kurtulmayı ümit ediyorum! İnşallah. Diyelim de galiba sorun kitaplarda değil, benim okuduğum hemen her şeyi beğenmemde! Sağ olsun yakın bir şair arkadaşım da beni ‘beğeni eşiği düşük’tür diye sever!
Onlar beni böyle sever, ben kitapları başka türlü severim. Şiiri başka, öyküyü daha başka, romanı bambaşka severim, fakat denemeyi övmeye de sevmeye de sözcük yetiştiremem, sıfat bulamam! Denemenin gözümdeki, gönlümdeki yeri apayrı.
Terzilerin piri İdris Peygamber, denemenin piri Salâh Birsel. Şimdilerde yazılan denemeleri görse, hiç kuşkum yok onlar için de bir deneme kitabı yazardı. Nereden mi biliyorum, denemesi cömert, şiiri geniş, gönlü bol öyle bir adamdı, şiirine bakmadığı, övmediği, sevmediği, yazmadığı genç şair nerdeyse kalmamıştı! Yazarın da şairin de öylesini daha çok severim dememe bile gerek yok!
Semih Gümüş’ün sitesi Oggito’da ayda bir Salâh Birsel yazıyorum, 12 kadar yazı yazacağım onun için. Salâh Bey’i okumamış, duymamış olanlara da istedikleri kitabından başlamalarını öneriyorum.
Belki de onu çok seven bir genç yazardan da başlanabilir, Onur Çalı’nın ‘Sonra Hayat’ kitabından (Alakarga). Çalı, dört öykü kitabı yayımladı, çoğu ‘küçürek’ öyküler, bu sözcüğü de sevdim, ‘cilve kutusu’ gibi sevimli. Albenili, renkli, heyecanlı, taze Parşömen Fanzin sitesi de onun marifeti. Orada da ‘Dünlük’ yazıyor ki, değme günlük bayat kalır onun yanında!
‘Sonra Hayat’, Çalı’nın benzersiz öykücülüğünden de el almış bir denemeler toplamı. Salâh Birsel’den İlhan Durusel’e, George Orwell’dan Oktay Cevdet’e dek yazarlar, kitaplar üstüne, hem onlarla söyleşir hem hayata göz kırpar hem de okura armağanlar yollar gibi rahat, canım arkadaşım Enver Ercan’ın ‘eviçi Türkçesi’ dediği Türkçeyle yazılmış gibi tatlı mı tatlı denemeler.
Denemeye ‘açık yazı’ deyişim biraz da bundan. Çalı’nın denemelerini okurken, söylemeyi unutur muyum, onca girişi boşuna mı yaptık, Salâh Birsel’e sürekli selam verdiğini de görüyorsunuz ki, o nasıl dünyanın yazarını evimize getirdiyse, Çalı da onun yolunda gidiyor, kendi yazısının yanında asıl konuk ettiği yazarları okumaya kışkırtıyor. Yazarın kendinden çok başkalarını okutmak isteyenini de daha da çok severim! Zaten arka kapakta da söylemiş. Edebiyatçı da çocuk gibi oynadığı oyunları başkası da görsün, keyif alsın ister, demiş.
2020 Vedat Günyol Genç Deneme Yazarı Ödülü’ne değer görülen ‘Sonra Hayat’, yeni ve şahane bir deneme yazarı kazandırdı edebiyatımıza. Bu daha başlangıç olsun, denemeye devam Onur Çalı!

Deneme: Açık yazı



ESKİ BİR YAZI VAKTİ
Şair Süleyman Unutmaz’ın adı da kapağı da içi de pek güzel deneme kitabı ‘Eski Bir Yaz Vakti İçin Mektuplar’dan (Ketebe) aldım başlığı, yazımız da vaktimiz de yazıdır, eskidir diyerek biraz değiştirdim.
Öykü de şiirle iyi gider, şairlere yakışır ama, sanırım öncelik denemede. Ustalara baktığımızda da görürüz bunu. Salâh Bey ile Cemal Süreya başta gelir, Anday’ı unutmamak gerekir. Günümüzde de şairler şiirleri kadar denemeleriyle de anılıyorlar. Başta Enis Batur ve Ömer Erdem, Ali Ayçil örneğin.
Unutmaz denemelerini ilginç ve okunası kılan, türün zaten sınırı yok ama, onun içinde gezinmesi. Vakitlerarası, yazılararası, nerdeyse üsluplararası bir gezi de denilebilir buna. Adında vaat ettiği eski, yaz, vakit ve mektupları hiç unutmadan.
Yazmaktan bıkmam. Sevdiğim taşra ve hiç bulunmasam da eski kasaba vakitleri vardır, oradan, o zamanlardan çok şair, yazar çıkar, ama daha da iyisi iyi okur çıkar. Unutmaz’ın kitabı da o günlerden kalmış bir hazine gibi, şimdi kalmayan taşra kitapçılarında unutulmuş ve keşfedilmiş bir kitap, taşra baskısı. Yitiklerin hüznünü taşıyor. Arka kapak cümlesi derdimi çok iyi anlatıyor: ‘Yalnızca edebiyatın dindireceği ruhlara’.
Çalı’nın da Unutmaz’ın da kitapları, yazmayı, yazıyı, kâğıdı, o yolculuğu sürdüren, o güzel hürmeti gösteren kitaplar. Bir bakıma ustalara saygı kuşağından ikisi de. Açık yazıya gizlenmiş şiir.

Deneme: Açık yazı


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!