Güncelleme Tarihi:
Murat Menteş, 90’ların sonunda şair olarak edebiyat sahnesine adım attı. Mecaz ve kelime oyunlarıyla bezeli, hem nüktedan hem ciddi tarzı dikkat çekti. Derken ilk romanı ‘Dublörün Dilemması’ ile fısıltı gazetesinin manşetine taşındı. Kendine bir yol gösterici arayan genç okur, Yazarlar Birliği Ödülü de alan ikinci eseri ‘Korkma Ben Varım’ın ardından onu iyice sahiplendi. Türk İstiklal Harbi’nin yaşayan son gazisinin maceralarını işlediği ‘Ruhi Mücerret’ ile çok az yazarın rastlayacağı bir sevgi seline kapıldı.
Zaman içinde hazırladığı gazete ve dergi yazıları, radyo-TV programları ile katıldığı söyleşilerdeki sosyolojik tespitleri yankı uyandırdı. Dövüş sporlarına ilgisini saklamayan bir yazardan gelen bu direkt hamlelere tepki verenler de oldu. Bol aforizma kullanmasını eleştirip daha ciddi meselelerle meşgul olması gerektiğini savunanlar ona mesafeyle yaklaştı. Oysa Menteş’in, basın macerasından yadigar öngörüsü yabana atılacak gibi değildi. Afili Filintalar gurubunun namlı üyelerinden olan yazar, sokakla yakın ilişkisini kesmedi ve gittikçe büyüyen toplumsal yarılmanın bizi sürükleyeceği yeri sergilemekten kaçınmadı. Sonuçta doğu ile batı arasında kendi sesini arayan okuruna, sislerin arasında polisiye feneriyle yol açabildi. Bu anlamda son kitabı ‘Antika Titanik’ ile günümüzün röntgenini çekebildiği söylenebilir. Dikkat dağınıklığından muzdarip okuru, hızlı duygu değişimleri ve yoğun mizahla kavrıyor oluşu da cabası...
Hikâyesini kanın gövdeyi götürdüğü bir sahneyle açıyor, yazar. 102 yıl önce bir buz dağına çarparak batan Titanik gemisinin replikasındayız. Afrika’nın batısında seyir halindeki bu yeni Titanik’in yolculuğunun başarılı olup olamayacağına dair, gemideki haberciler dahil, tüm dünya bahis oynuyor. Limana ulaşmazsa modern medeniyetin namusunu kaybedeceği iddiası hakim...
Gelelim romanın kahramanlarına... Olaylar hafızasını, yolunu ve sevgilisini yitirmiş Marco Montes, billur sesli anestezist Şifa Şavk, gelgitli felsefe profesörü Refik Risk çevresinde gelişiyor. Kaderin freni patlamış arabasında oturan kahramanlarımız Apo Calypso, Ferrari Bravo, Kurush Kumar, Dan Galaxy, Otta Ott, Melody Morendo, batan geminin romancısı Owen Wow, Varda Rowa gibi birbirinden ilginç tiplerle hasbihale sürükleniyor. Akıllı taklidi yapan deliler, namuslu ayağına yatan düzenbazlarla dolu bir gotik bir şato gibi Titanik. Dümeni de ihtiyarlık hastalığına son verme derdindeki zengin Rus Igor Jaguar’ın elinde. Jaguar’ın en büyük zaafı sayılan kızı Jojo’nun kalbi Marco’da. Marco ise Şifa’ya tutkun. Kısaca insanı ölümsüzleştirme projesinin sırrını çözmekle yakıcı bir aşkın esareti arasında sıkışıp kalmış durumdayız.
‘Antika Titanik’te acımasız katillerle ve intikamla yoğrulmuş Menteş teknesi serin sularda seyretmekten geri durmuyor. Diyelim Hollywood’daki cinsel taciz haberlerini takip eden kadın karakteri Şifa’ya ‘İslam ve Hürriyet’ meselesini hatırlatıyor. Sonra da “Flörtün zina ve namussuzluk addedildiği; taciz ve tecavüzün ise gizli tutulduğu bir kültüre mensubum. Patolojik şiddet insan müsveddeleriyle dolu bu ülke bozuntusunda, mahremiyeti bir görünmezlik pelerini gibi kullanır.” dedirtiyor.
Menteş, “Dünya sisteminin lordları için sağ kalmamız daha çok kar getirecek olsa, modern bilim hepimizi kurtarır” diyerek, ölümsüzlük meselesi konusundaki tavrını romanın başlarında açık ediyor. Yine de finale dek birbirinden derin varoluşsal sualleri önümüze koymayı sürdürüyor. Yazar ‘Antika Titanik’ ile romanını daha evrensel bir coğrafyaya taşıyor. Sadık okuruyla bağlantısını diri tutarken yenilerine olta atmakta sıkıntı çekmeyeceği aşikâr. Bakışını daha şefkatli ve kucaklayıcı bir açıya kaydırmasının şüphesiz ki etkisi olacaktır.
Antika Titanik
Murat Menteş
April Yayıncılık, 2018
360 sayfa, 30 TL.