Güncelleme Tarihi:
David Helfgott’un hayatı, bundan 20 yıl önce Scott Hicks’in ‘Shine’ filmine konu oldu. Başroldeki Geoffrey Rush, bu rolüyle en iyi erkek oyuncu Oscar’ını aldı 1997’de. Bu süre içinde Helfgott’un hayatı da çok değişti...
Avustralya’da doğan Helfgott, beş yaşında piyano dersleri almaya başladı. Dâhi çocuk olarak yola başlayan usta piyanist, Londra’da Royal College of Music’te eğitim aldığı sırada, ruh sağlığıyla ilgili sıkıntılar yaşamaya başladı ve kendisine şizofren teşhisi kondu. 1970’li yıllarda çeşitli kliniklere girip çıktı. “Ama bir gün sis perdesi kalktı... Tekrar müziği duyabiliyordum” diye tarif ettiği dönemden kısa süre sonra da karısı Gillian’la tanıştı ve hemen evlendiler... Gillian, David Helfgott’un müzik kariyerini, düzenlediği konserlerle yavaş yavaş ayağa kaldırdı. Aralarında hayatının konu edildiği ‘Shine’ filminin müziklerinin de olduğu, birçok albüm çıkardı.
15 Kasım’da İstanbul’da ve 18 Kasım’da Ankara’da dinleyicilere, hayatında çok önemli yeri olan Rachmaninov’un 3. Piyano Konçertosu’nu yorumlayacak olan David Helfgott, İstanbul konseri öncesi sorularımızı yanıtladı...
‘Shine’ filminden bu yana hayatınız nasıl değişti?
‘Shine’ın hayatım üzerinde muazzam bir etkisi oldu. Öncelikle, müziğimi tüm dünyayla paylaşabilir hale geldim. Tam 34 farklı ülkede sahne aldım. Ruh sağlığımla ilgili sorunlarımın üstesinden geldiğim yolculuk, benzer sorunları yaşayan birçok kişiye cesaret verdi, kendi hayatlarındaki zorluklarla başa çıktılar ve bunları da benimle paylaştılar.
Rachmaninov’un 3. Piyano Konçertosu’nun sizin için hem müzikal hem kişisel yönden anlamı nedir?
Muhteşem bir eser. 19 yaşımdan 70’ime kadar, hayatımda çok büyük bir rol oynadı. Eserin güzelliğiyle kurabildiğim bağ, zorluklarıyla yaşadıklarım ve çalmak için gereken ustalık. Çift piyano ile seslendirilen eserler arasında, tam anlamıyla piyanonun güzelliğini yansıtan ve parlamasını sağlayan bir eser. Hoang Pham ile bu deneyimi paylaşabildiğim için minnettarım.
Duygusunu nasıl tarif edersiniz?
Tutku, güzellik... Gerçek anlamda virtüoz eserlerden biri ve çok heyecanlı bunu çalmak.
Hoang Pham ile nasıl bir araya geldiniz?
İkimizin menajeri de Jeff Weaver; harika bir insan. Hoang ile tanışır tanışmaz çok iyi anlaştık. Kendisiyle beraber Türkiye’ye tekrar gelmekten ve bu deneyimi Türkiye’deki şahane izleyicilerle beraber paylaşabileceğimiz için çok mutluyum.
Bu konserde Chopin ve Liszt’in eserlerini de seslendireceksiniz. Başka hangi bestecileri seviyorsunuz? Özellikle tercih ettikleriniz var mı?
Belli başlı romantik bestecileri çok seviyorum; güzel melodilerini, rengini ve tutkusunu. Sevdiklerimden bazıları Beethoven, Mussorgsky, Çaykovski, Ravel ve Debussy. Film müziği besteleyen Max Steiner ve Miklos Rozsa da sevdiklerim arasında. Ama çalınacak bir sürü muhteşem eser var.
Bir gününüz nasıl geçiyor? Neler yapıyorsunuz?
Her gün en az 2-3 saat yüzüyorum, 4-5 saat piyano çalışıyorum, çok okuyorum ve klasik müzik radyosunu dinliyorum. Doğayı çok seviyorum, doğaya çok yakın yaşadığım için çok şanslıyım. Müzik en büyük tutkum ve tüm hayatımı dolduruyor ve tabii ki ailem ve arkadaşlarım.
Türkiye’ye birkaç kez geldiniz. Tekrar gelmek nasıl hissettiriyor? İzleyiciler için neler planladınız İstanbul konserinde?
Türkiye’yi ziyaret etmek çok hoşuma gidiyor. Beni her zaman çok iyi karşıladılar. Çok samimi insanlarsınız. Rachmaninov’un iki piyano versiyonunu buraya getirmek ve bu performansı sizlerle paylaşmak son derece heyecan verici.
David Helfgott, 15 Kasım’da İstanbul Zorlu PSM’de, 18 Kasım’da Ankara Congresium’da, Rachmaninov’un 3. Piyano Konçertosu’nu yorumlayacak.