Güncelleme Tarihi:
Necmi Curcuna, namı diğer Dümtek Necmi okurlara kendi müzik serüvenini anlatmakla kalmıyor, nasıl ki ritim bozulduğunda şarkı bozulursa hayatın ritmini kaçırınca da yaşamın anlamı kaybolur, diyor. Hayatın ritminden kasıt, sonu gelmez bir yarışın içinde kendimizden ve insanlardan koparak gözü kapalı koşmak olmadığı gibi bir tekdüzelik tutturmak da değil. Ritim ahenktir, diyor Dümtek Necmi ve onu yakalamak sanatın ta kendisidir.
Necmi’nin, hikâyesi kadar bir eskici arabasından bizlere ulaşan yolculuğu da muhteşem. Onu halihazırda tatilde olduğu için günlerini evde yalnız geçiren ve hayaller kurmayı çok seven Ali sayesinde tanıyoruz. Ali, insanı hayallere sürükleyen nostaljik eşyalara tutkun. Bu yüzden her gün sokaktan gelecek bol melodili “Eskiciii” sesini iple çekiyor. O sesi duyar duymaz da Eskici Ekrem Amca’nın arabasının başında alıyor soluğu; oyuncak arabaların, avizelerin, rozetlerin, bisküvi kutuları ve kar kürelerinin arasında. O gün eli siyah beyaz fotoğraf yığınının arasındaki bir hatıra defterine uzanıyor ve “Sevgili Oğlum Ali” diye başlayan satırların arasında kayboluyor. Onunla birlikte biz de hikâyenin ritmine bırakıyoruz kendimizi ve 60’lı yılların Galata yokuşunda açıyoruz gözlerimizi. Duvarları, yerleri, hatta tavanı bile müzik enstrümanlarıyla dolu Temizses Müzik Evi’nin sıcacık dünyasındayız artık.
Necmi Curcuna kendini gelmiş geçmiş en iyi ritim ustası olarak takdim ediyor mektubun girişinde. Anlatmaya koyulduğu da babasının dükkânında, henüz yolunu arayan bir çocukken, adını Dümtek koyduğu darbukasıyla tanışmasının hikâyesi. Büyülü, komik mi komik, insanı anında içine çeken sıcacık bir hikâye. Ama Ali’yi etkileyen sadece bunlar değil. Necmi’nin müzik yolculuğuyla kendi hayatı arasında bir bağ kuruyor Ali.
Bu bağ bize geçmişe ve geleceğe takılı kalmanın ya da hata yapmaktan korkarak kaygıya boğulmanın çocuklar için baş etmesi ne kadar zor duygular olduğunu düşündürüyor. Zira Ali bir paralellik kurarak Dümtek Necmi’nin hatıraları arasından kendi içsel yolculuğuna çıkarken aklına ilk gelenler çok kaygılandığı, bu kaygı nedeniyle anı kaçırdığı ve kalbinde iz bırakan anılar. Bir sebeple güdük kalan, sakatlanan anılar tamir edilene kadar kendini hatırlatmaya devam ediyor. Ali de Necmi’nin hatıraları sayesinde o anları yeniden yaşıyor ama bu defa anlayarak, farkına vararak, kendini ve duygularını tanımaya çalışarak.
Hayat da tıpkı Dümtek Necmi’nin darbukasından yükselen renk cümbüşü melodiler gibi. Neşeli, hüzünlü, sıkıntılı, keyifli, komik, acıklı. Bazen çok arkamızda bırakıp kayboluyoruz, bazen çok yavaşlayıp kaçırıyoruz.
Necmi de defalarca kaybettikten sonra bulmuyor mu ritmini? Bir defa bulunca da sımsıkı sarılıyor; geride kalmadan, acele etmeden
DÜMTEK NECMİ’NİN
MUHTEŞEM HİKÂYESİ
Özge Akkaya
Resimleyen: Gözde Eyce
Paraşüt Kitap, 2020
48 sayfa, 22 TL.