Güncelleme Tarihi:
Genç Cumhuriyet’in ilk yılları... Savaşın yorgunluğunu atmaya çalışan bir halk ve kendine yetebilen bir kalkınma için tüm hızıyla devam eden çalışmalar... ‘Yaşasın Cumhuriyet! Atatürk Döneminde İktisadi Bağımsızlığın İlk Adımları’ başlıklı sergi, odağına bu konuları alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk 15 yılının ruhunu yansıtırken, savaşın ardından siyasi bağımsızlığını kazanan bir ülkenin ekonomik olarak yeniden ayağa kalkışının ilk adımlarını anlatıyor. Serginin ilham kaynağı da Mustafa Kemal Atatürk’’ün “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferle taçlanmazsa sonuç kalıcı olamaz” sözü.
Aslında bu sergiyi, kronolojik bir kutlama serisinin -şimdilik- son ayağı olarak düşünmek mümkün. Zira Türkiye İş Bankası Müzesi daha önce Milli Mücadele’nin başlangıcının 100’üncü yılı olan 2019’da ‘İstiklal’ sergisine, 2021’de ise Büyük Taarruz ve Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nin 100’üncü yıldönümü vesilesiyle ‘Bir Asrın Ardından/Cepheler, İnsanlar ve Büyük Zafer’ sergisine ev sahipliği yapmıştı. Bu sergi de 100’üncü yaşına basan Cumhuriyet’in coşkulu bir kutlaması. Serginin küratörlüğünü, 19’uncu ve 20’nci yüzyıl Türkiye iktisadi ve sosyal tarihi, ticari denizcilik ve deniz işletmeciliği tarihi, kurum ve girişimcilik tarihi konularında yaptığı çalışmalarla bilinen, Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Murat Koraltürk üstleniyor. Türkiye’de denizcilik tarihini en iyi bilen isimlerden biri olan Koraltürk’ün arşivinden özel fotoğraflar da sergide yer alıyor.
Milli ekonominin inşasını merkeze alan serginin uzun bir hazırlık süresi var aslında. 2022 yaz sonunda başlayan hazırlıklar, müzenin duyurduğu Cumhuriyet’in kuruluş döneminden kalan aile yadigârlarıyla seçkiye katkı sağlamak isteyenlere seslenen bir çağrıyı da kapsıyor. Böylece ortaya, Atatürk döneminin üretim ve sosyal hayatını yansıtan fotoğraflar, kartpostallar, belge ve nesneler, madalyon ve rozetlerden oluşan 2 bini aşkın objenin bir araya geldiği bir sergi ortaya çıkıyor. Başta müzeler olmak üzere çok fazla kurum, kişi ve yurtdışı kaynaklarından arşivinin bir araya geldiği kolektif bir sergi var karşımızda. Bu da birçok obje ve fotoğrafın hikâyelerini öğrenme fırsatı sunuyor.
CUMHURİYET’İN KAZANIMLARI HER YERDE
Fransa’daki Albert Kahn Müzesi’nden ödünç alınan bir fotoğraf bizi 1920’li yılların Uşak’ına götürüyor. Ters dönmüş, raydan çıkmış bir lokomotifin fotoğrafı, devralınan enkazın bir temsili adeta. Rahmi Koç Müzesi ise tarihi bir lokomotif maketini ödünç vererek sergiye katkı sağlayanlardan. İstanbul’un kurtuluş kutlamalarından fotoğrafların yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Sinema Genel Müdürlüğü’nün arşivinden özel bir videoda da ziyaretçilerle buluşuyor. Restore edilmiş bu videoda, İsmet Paşa’nın başdelegesi olduğu Lozan heyetinin Çatalca, Haydarpaşa yolculuklarını ve nihayet Atatürk’ün heyeti Ankara Garı’ndan karşılama anlarını izliyoruz.
Ülkenin dört bir yanında benimsenen Cumhuriyet kazanımlarını 1930’lu yıllarda Mardin’de bir ailenin fotoğraf albümüyle de görüyoruz; Türkiye İş Bankası, Sümerbank ve Etibank gibi yerli bankaların hikâyeleriyle de. Cumhuriyet’in ilk yıllarında kalkınma çalışmalarının halkın her kesiminde karşılık bulduğuna bir örnek daha: 1940’lı yıllarda, ilköğretim müfettişi Ziya Erkan at ve eşek sırtında, köy köy gezerek halka ve çocuklara filmler izletiyor. Sergide gazyağı ile çalışan film ve dia makinesi de yer alıyor. Dikkat çeken objelerden biri de Nazilli basma fabrikasının orijinal maketi. Fabrika kompleksini de inşa eden Sovyetler Birliği, inşaattan önce fabrikanın maketini yapmış. Daha önce Moskova’da da sergilenen bu makette, meşhur ‘gıdı gıdı’ treni bile var.
ZİRAAT HAMLESİNİN HİKÂYESİ
Serginin ‘hikâyelerinden’ biri de Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün ilk mezunlarından Muharrem Suyolcu ve arkadaşı Müşerref Öztütün’ün yer aldığı bir fotoğraf... Müze, Öztütün’ün kızı Serpil Hanım’a ulaşıp sergiye davet ediyor. Böylece fotoğraftan çok daha fazlasını, anın hikâyesini öğreniyoruz: Müşerref Hanım ve fotoğrafta traktör üzerinde görülen arkadaşı Muharrem Hanım o yaz, üniversite son stajlarını yapıyorlar. Keyifleri çok yerinde... İkisinin de üzerinde aynı elbisenin olduğu görülüyor. Serpil Hanım’dan öğreniliyor ki iki arkadaş, birlikte Nazilli basması alıp kendilerine forma niyetine bu elbiseleri dikmiş.
Serginin son durağı ise seçkide yer alan görüntülerin bir araya geldiği farklı boyutlardaki ekranlar. Burası serginin son sözü adeta. Hemen yandaki ‘Yaşasın Cumhuriyet’ başlıklı bilgilendirme yazısında da belirtildiği gibi, “Tarihte örneğine kolay rastlanmayacak büyük adımların atıldığı” bir döneme hızlı bir bakış atmış halde buluyoruz kendimizi. Aklımızda Cumhuriyet’in değerli kazanımları, kulağımızda ekrandan duyulan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın bilinen ilk hali olan Riyaset-i Cumhur’un 1930’lu yıllarda kaydettiği ‘Gazi Mustafa Kemal Marşı’...
Sergi, sene sonuna kadar ziyaret edilebilecek.