Güncelleme Tarihi:
Karadeniz’in her an yağmur yağacakmış gibi görünen bulutlu havası, sık ağaçlı, yeşil doğası Zigana Geçidi’nden sonra yerini; sarının resim paletindeki tüm tonlarında, çorak ve sonsuzmuş gibi görünen dümdüz bir bozkıra bırakıyor. Bayburt’un virajlı yolları Çoruh Nehri’ne paralel bir biçimde kıvrıla kıvrıla akarak bu dünyaya ait değilmiş gibi görünen bir müzeye çıkıyor. Prof. Hüsamettin Koçan tarafından kurulan Baksı Müzesi, sanatçının doğduğu bu topraklara bir saygı duruşu niteliği taşımasıyla ayrı bir önem kazanıyor.
Bayburt’un 45 km dışında, Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerindeki Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar Köyü’nün kendine özgü bir efsanesi var: Huykesen Ağacı. İnanışa göre bu ağaca entarisinden ya da şalvarından bir parça koparıp bağlayan biri, istemediği huylarından kurtulur. Baksı Müzesi’nde ekim sonuna kadar devam edecek ‘Nehri Sanatla Yıkamak’ başlığını taşıyan projenin bu coğrafyada gerçekleşmesi tam da bu efsane nedeniyle tesadüf olmasa gerek. Kim bilir belki Huykesen Ağacı sayesinde insanoğlu da doğaya zarar veren, tahrip eden huylarından bir gün vazgeçebilir.
Kuruculuğunu Hüsamettin Koçan’ın üstlendiği Baksı Kültür Sanat Vakfı ile üretimini ‘sürdürülebilirlik’ kavramı üzerine gerçekleştiren banyo ve mutfak odaklı tasarım firması Bocchi, güçlerini birleştirerek yüzlerini geleceğe dönüyor. ‘Nehri Sanatla Yıkamak’ başlığı proje kapsamında Çoruh Nehri’nin kıyısından çıkardıkları atıkları birer sanat eserine dönüştüren Bayburtlu çocuklar, çevre kirliliği ve duyarsızlaşmanın da altını çiziyor. Çocukların ellerinde nehirden çıkan pet şişeler, ağaç dallarından sarkan meyvelere, teneke kutular rengârenk, tombul balıklara dönüşüveriyor.
Hüsamettin Koçan, ‘Nehri Sanatla Yıkamak’ın bir umut projesi olduğunu söylüyor ve nedenlerini, “Çünkü bu proje, geleceğin umudu olan çocuklara teslim edilmiştir. Çünkü hızla değişen dünyamızda, kirlenen doğanın ve giderek sığlaşan kültür hayatının dönüşümünü sağlamak ve daha yaşanabilir bir dünya yaratmak idealiyle yola çıkmıştır” diye açıklıyor. Bocchi’nin genel müdürü Serkan Ak da “Amacımız, çocuklarımızda çevre bilincini geliştirmek için sanatın sunduğu olanakları kullanmak” diyor.
Dünyanın en derin ve en hızlı akan nehirlerinden Çoruh, oksijen doygunluğu ve nitrit parametreleri açısından II. sınıf, diğer parametreler açısından ise I. sınıf su kalitesine sahipken bugün kirlilikle baş etmeye çalışıyor. Henüz 15 yaşındayken Birleşmiş Milletler’de “Benim çocukluğumu çaldınız” diyen çevre aktivisti Greta Thunberg’e Bayburtlu çocuklar Çoruh’tan plastik poşetlerden ürettikleri çiçekler, araba plakasından oluşturdukları kaplumbağalarla selam yolluyor. Sanatın birleştirici gücü çocukların elinde masalsı ve umut dolu bir yolculuğa dönüşüyor.