Güncelleme Tarihi:
“İnsan fakirlerin arasında yaşarken ne kadar suçluluk duyuyorsa zenginler arasında da bir o kadar suçluluk duyuyor-ama zenginlere kızmak mümkün.”
Claire Vaye Watkins’in Türkçedeki ilk öykü kitabı ‘Nevada’, Zeynep Baransel’in övgüyü hak eden çevirisiyle okurla buluştu. Amerikan öykü geleneğinin yeni kuşak temsilcilerinden biri olan Watkins, yalın ve sade diliyle derin bir anlatım ve kurgu ile okura sesleniyor. Kendisi de Nevada’da büyüyen yazar, bir taraftan bir maden kenti olarak ülkeyi zenginleştiren ve gümüş şehir olarak bilinen Nevada’nın farklı banliyölerinden sıradan insanların sıradan hikâyelerini anlatırken fonda şehrin hikâyesini de resmediyor. Gümüş ve altın madenleri, kentsel dönüşüm, Las Vegas, Mojave Çölü... Bunların orta yerinde ise insan öyküleri yer alıyor: Kadın-erkek ilişkileri, aşk, ayrılık, taşradan kaçıp kurtulma hissi, hoyrat yaşanan çocukluk, alkolik anne-babalar okuru acıtmadan ama derinine dokunarak usul usul süzülüyor Watkins’in kaleminden.
Toplam 10 öykünün yer aldığı kitaptaki ilk öykü ‘Hayaletler, Kovboylar’, kurgu olmakla birlikte aslında yazarın kendi babasının hikâyesinden yola çıkılarak yaratılmış. New Yorker’a verdiği röportajda belirttiği gibi Watkins, çocuk yaşta kaybettiği babasını hikâyenin orta yerine yerleştiriyor. Okurken etkilendiğim öykülerden biri, aslında sıkı bir kadın hikâyesine göz kırpan ‘Rodine Al Nido’ oldu. Kız çocuklarının arkadaşlık ve büyüme sancıları arasında geçen ve aynı zamanda bir taşra öyküsü olan ‘Rodine Al Nido’, adını İtalyanca bir şarkıdan alıyor. Kız çocukları, anneleri ve kız kardeşler yazarın öykülerinde sıkça rastlanan öğeler. Bir diğer öne çıkan öykü ise ‘Keşke Burada Olsaydın’. Evli ve çocuklu bir rutini anlatırken, ikili ilişkinin çocukla birlikte nasıl dönüştüğünü de incelikle ve kendine has yalınlıkla işliyor yazar. Sarsıcı hikâyelerden bir diğeri, hoyrat bir çocukluğu barındıran ‘Man-o-War’. Uzun uzun cümleler kurmayan yazar, sarsıcı bir kız çocuğu hikâyesini bir bakışla, bir dokunuşla anlatmayı başarıyor.
Aşk, yazarın hikâyelerine yön veren önemli öğelerden. Özellikle ‘Arşivci’, yaralandığını bile bile yine de düşülen aşkı ve ayrılığı işleyen, okuru acıtan bir öykü... Ayrıldığı sevgilisinden kalan tek tük eşyayı ve elbette yaşadıklarını biriktiren bir ‘arşivci’ kadının öyküsü bu. Öyküler birbirinden tamamen farklı olsa da ortaklıkları kitaba adını veren Nevada olması. Yazarın, aynı coğrafyada yaşanan hayatlara eğilmesi öyküleri ortaklaştırıyor. Claire Vaye Watkins, okuruyla konuşur gibi yazıyor. Okuru öyküden koparan uzun girişler, ağdalı tasvirler ve diğer öğeler Watkins’de yok. Aksine, akıcı ve sade bir dil kullanıyor. Fakat bunu yaparken derinlikli anlatımından ödün vermiyor. Bu da öykülerini etkileyici kılan en temel unsur olsa gerek...
Üniversitede öğretim görevlisi olan Watkins, ilk öykü kitabı ‘Nevada’ ile pek çok ödül alırken, Ulusal Kitap Vakfı’nın ‘35 Yaş Altı 5 Yazar Ödülü’ne değer görülmesiyle dikkatleri üzerine çekti. Amerikan öykü geleneğinin yeni kuşak temsilcilerinden olan Watkins’in daha pek çok kitabını okuyacağımızı tahmin etmek zor değil. Özenli yayınıyla yazarı Türkçeye kazandıran Yüz Kitap’ı da tebrik etmemiz gerekir.