ÇöküÅŸ ve yükseliÅŸlerin gölgesindeki küçük kız

Güncelleme Tarihi:

Çöküş ve yükselişlerin gölgesindeki küçük kız
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 09, 2020 15:29

İlk kez tam metin olarak Türkçeye çevrilen ‘Küçük Dorrit’, güçlü dramatik yapısıyla tipik bir Charles Dickens romanı. İlmek ilmek işlenmiş kurguyla birlikte, her duygusal kırılmada bir adım daha yakınlaşıyor okuruna Dorrit. Dickens, 1850’lerin toplumsal yapısına ayna tutmakla kalmayıp insanın karanlık ve aydınlık taraflarına dair de meselelerini bir bir önümüze seriyor.

Haberin Devamı

‘Küçük Dorrit’ diyerek söze başlasam pek çok kimsenin aklına Charles Dickens değil, BBC’nin 2009 yapımı mini dizisi gelir. Oysa yayımlandığında ciddi bir izleyici kitlesine ulaşmayı başarabilmiş bu sürükleyici hikâye, bir Charles Dickens uyarlamasıdır. Dizide, Dickens’ın roman boyunca sırtladığı gizem perdeleri çok iyi yansıtılmış, dönem atmosferinin ve karakter özelliklerinin de aynı şekilde korunmasıyla ortaya televizyon için iyi bir yapım çıkmıştı. Tam da bundan; ‘Küçük Dorrit’, Emmy gibi prestijli bir ödüle değer görülmüştü. Prestijini ise hâlâ koruyor. İnternet ortamında bugün de ciddi izlenme oranlarına sahip.
‘Küçük Dorrit’in Türkiye macerasını, az önce bahsettiğim BBC dizisinden ayrı düşünemeyiz, çünkü Dickens’ın kaleminden çıkmış son hikâye olan eser, bugüne kadar tam metin olarak Türkçeye çevrilmemişti. Kırpılarak yapılmış birkaç çalışma dışında ‘Küçük Dorrit’ -eğer tanınıyorsa- BBC’nin bu yapımı sayesindedir. Hatta pek çok kişinin gözünde ‘Küçük Dorrit’ roman değil, bir televizyon işidir bu nedenle. Fakat yakın zaman önce okur karşısına Turgut Berkes çevirisiyle çıkan ‘Küçük Dorrit’, Dickens’ın bu son romanının Türkçedeki ilk ve eksiksiz çevirisi olması özelliğiyle ‘dizi’ algısını kıracak diye umuluyor.
‘Küçük Dorrit’ için klasik bir Charles Dickens hikâyesi diyebiliriz. Kalabalık şahıs kadrosu, sürükleyici yapısı, vurucu iniş çıkışları ve geçtiği dönemin atmosferini çok iyi yansıtmasıyla bu roman, Dickens imzasını taşımasa dahi onun kaleminden çıktığını belli edecek pek çok öğeye ve meseleye sahip. Hikâyenin akışı ise romana ismini de veren Dorrit üzerinden yürüyor. Sefil hapishane köşelerinden lüks içinde yüzülen şatafatlı yaşamlara kadar sıçrayabiliyoruz romanın akışı sırasında. Ancak her ne olursa Dickens’ın alameti farikalarından sayılan güçlü bir dramatik yapı içerisinde gerçekleşiyor ve roman ‘bir aile hikâyesi’, ‘bir çöküş-yükseliş hikâyesi’, ‘bir aşk hikâyesi’ gibi her biri kendi başına bir kurgu oluşturabilecek güçlü izleklerin her birini içinde taşıyarak okurunu kendi dünyasına çekmeyi başarabiliyor.

1800’lerin ortasına tarihleyebileceğimiz hikâye, günlerini ailesi için para kazanarak ve Londra’daki Marshalsea Borçlular Hapishanesi’nde uzun süreli mahkûm olan babasına bakarak geçiren Amy Dorrit’e odaklanıyor. Dorrit bu hapishanede dünyaya gözlerini açmıştır. Dolayısıyla bu hapishaneden ve kendini bildi bileli dikiş yaparak geçimini sağlamaya çalıştığı ailesinden başka bir dünyası yoktur. Hatta kendisinden çok onlar için, onların mutlulukları uğruna sürdürmektedir yaşamını. Fakat bu akış, patronunun oğlu Arthur Clennam’ın, ailesinin gizemli miras meselesini çözmek için yurtdışından dönmesiyle değişir. Daha ilk görüşte Amy ve Arthur arasında tuhaf bir bağ kurulduğunu hissettiğimiz gibi, bu gizemli miras meselesinde de birbirlerine bağlı olduklarını keşfederiz romanın ilerleyen sayfalarında.
Arthur’un tehlikeli yanlarını ise henüz görmemişizdir...
Pek çok karakter, olay ve iniş-çıkışın yanı sıra duyguları da beraberinde sürüklüyor Dickens romanında. İlmek ilmek işlenmiş kurguyla birlikte, her duygusal kırılmada bir adım daha yakınlaşıyor okuruna Dorrit. Bu anlamda Charles Dickens sadece dönemin toplumsal yapısına ayna tutmakla kalmayıp insanın karanlık ve aydınlık taraflarına dair de meselelerini bir bir önümüze seriyor.

KÜÇÜK DORRITÂ

Çöküş ve yükselişlerin gölgesindeki küçük kız

Charles Dickens
Çeviren: Turgut Berkes
Alfa Yayınları, 2020
820 sayfa, 65 TL. (ciltli)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!