Güncelleme Tarihi:
2019. Edebiyatımızın iki ironi ustasının, Salâh Birsel ile Feyyaz Kayacan’ın 100. doğum yılı. Türkçenin en sevdiğim denemecisi Salâh Bey. Şiirleri de denemeleri gibi lezzetli. Ölümünden önceki birkaç yıl, ‘artık deneme yazmayacağı’nı, ‘şiir yazmak istediği’ni söylemiş ve sözünü de tutarak, altı-yedi kadar şiir kitabı yayımlamıştı. Şiirlerinin unutulmasından kaygılanıyordu.
Feyyaz Kayacan ‘Çocuktaki Bahçe’nin (1982) kendindeki bir kopyasını 1987’de bana vermişti. Bir-iki düzeltme yapmış, kitabın üzerinde, ne yayınevi ne isteme adresi var, el yazısıyla kitabın dağıtım şirketinin adresini yazmış. El yazısı, Türkçeyi, anadilini bir alın yazısı gibi taşıyanların ve yaşayanların özeni, inceliği ve dikkatiyle, okunaklıydı. O benim için, tuhaf adlı ama coşkulu diliyle, yatağına sığmayan yeniliğiyle büyüleyici ‘Gibiciler’ (1967) ve ‘Hiçoğlunun Serüvenleri’ (1969) adlı öykü kitaplarının yazarı, ‘Benim Örümceğim Başka’ (1982) adlı kitabın da şairiydi. Sonradan çoğu okuru tarafından ‘Hiçoğlu’ adıyla sevildiğini de anlayacaktım. İroni, çoğu zaman durumdur, yani durumun kendisidir, tabii yapıtın ironisi ayrı. Öykü kitapları tam da 68 ruhuna uygun ‘devrimci’ yapıtlar, avangard, yazılmamış, ilk.
Tuğrul Tanyol ‘50 Kuşağı öykücüleri’ için, “Türk edebiyatında öykünün şiiri etkilediği tek dönemdir belki bu.” demişti: Yusuf Atılgan, Orhan Duru, Ferit Edgü, Leylâ Erbil, Özcan Ergüder, Bilge Karasu, Onat Kutlar, Adnan Özyalçıner, Demir Özlü, Erdal Öz. Haklı. Feyyaz Kayacan’ın tek romanı ve sağlığında yayımladığı son kitap ‘Çocuktaki Bahçe’, yazarın daha önce gün ışığına çıkmamış olanlarla birlikte tüm yapıtlarını yayımlayacak olan Kırmızı Kedi’den çıktı (2018). Nefis bir kapak tasarımıyla. Arka kapakta da “Roman ve öykülerinde dilin sınırlarını zorlayarak, Bilge Karasu ile birlikte ‘İkinci Yeni’ şairlerinin genişlettiği yolu açtığı” belirtiliyor Feyyaz Kayacan’ın. “İkinci Yeni’nin öyküdeki karşılığı” olduğu da yazılmıştı, ki bu 50 Kuşağı’nın tümü için de söylenebilir.
Peki hangi İkinci Yeni şairinin karşılığı? Ben “Ece Ayhan” diyorum. Biri Hiçoğlu, biri de ne şair, ne etikçi, ne tarihçi, İkinci Yeni’nin en Garip’i. Feyyaz Kayacan’ın coşkulu kişiliği, yapıtlarında da bir ‘şölen’ duygusunu yaşatıyor. Her kitabı için ortak olarak ilk söylenebilecek bu duygu, elbette herkes tarafından da paylaşılıyor: ‘Kapalıçarşı’ya taş çıkaracak denli renkli dili’, ironisine kuşku yok, yenilikçi biçimi ve buluşları, tam bir Türkçe şöleni.
İstanbul’da eski bir köşk, eski yerlileri ve azınlıklar. Fevzi kapatılmış bir çocuk, dışarısı ona yasak. Roman onun ağzından, zihninden, gözlerinden anlatılacak, hayal edilecektir, bir anlamda, yeni bir dışarı, bambaşka bir sokak, bir düşler âlemi, insanıyla, hayvanıyla, hayaletiyle yaratılacaktır. Hem bir düş hem de benzersiz bir yazı deneyimi. Feyyaz Kayacan, tek romanı için “Bir yanı meddah, bir yanı Kafka” demiş ya, aslında “Feyyaz bu” demeliymiş!
‘Çocuktaki Bahçe’ bir İkinci Yeni resmi geçidi. Edip Cansever’in dramatik yapılı şiirinden ve onun karakterlerinden, Ece Ayhan’ın dizenin düzenini bozmasına ve Ülkü Tamer şiirinin çocukluğundan, İlhan Berk’in söyleyişine pek çok dize, şiirsel cümle var. Sayıp dökmeciliğinde Sevim Burak tadı da var, adlandırmada, yepyeni nesneler yaratmada da benzersiz bir yapı kurmuş Kayacan. Fantastik, büyülü, masalsı bir kitap. Yazı, şiir, resim, ses, müzik antolojisi gibi. Çocuk, bahçe, insan, hayvan alfabesi gibi... Çok kitap iç içe, çok çocuklu bir bahçe gibi, Can Yücel’in
“Çok Bi Çocuk” dediği gibi.
Çocuktaki Bahçe
Feyyaz Kayacan
Kırmızı Kedi, 2018
216 sayfa, 20 TL.