Güncelleme Tarihi:
Roman ve öyküleriyle tanınan Yazar Nihan Kaya, İthaki Yayınları’ndan çıkan “İyi Aile Yoktur” ile edebiyat dışı kitaplarına bir yenisini ekledi. Edebiyat eğitimi sonrası psikolojik çalışmalarını derleyen Kaya, okura umut telkin eden şu kederli sözlerle başlıyor kitabına: “Yeryüzünde kırgın bir çocuk kalmayana dek yazacağım".
Peki onca kırgınlığa rağmen nasıl mutluluk dolu hatırlıyoruz geçmişi? Çocukluğun fazla romantize edildiğine dikkat çeken Kaya, “Çocukluktaki temel problemimiz mutsuz olduğumuzu bilmememiz. Çünkü çocuk başkalarının bakış açısını içselleştiriyor. Çocuğa ‘sen mutlusun’ deniliyor. Çocuk kendisinin mutlu olup olmadığını hatırlayamıyor” diyor.
Yazara göre bir çocuk önce ailesi tarafından kırılıyor ve “zarar” görüyor. Çocuğu birey olarak görmeyen ebeveynler kendisini değerli hissetmeyen çocuklar yetiştiriyor. Çocuğa asla tükenmeyecek sayısız bir potansiyeller bütünü olarak yaklaşsaydık bugün olduğu gibi “çocuğu koruma altına alarak pasifize” etmezdik” diyor Kaya. Bunun en yaygın tezahürlerinden biri de çocuğun yeme iradesine saygı duymamak. Örneğin “Bunu yemek senin için iyi, o zaman ye” diyoruz. Ama o zaman çocuğun bedeninin bizim bedenimizden ayrı bir şey olduğunu takdir edememiş oluyoruz. Ebeveyn çocuğa sürekli olarak nasıl davranması gerektiğini söylüyor: “Koşma, düşersin; zıplama, terlersin; ağlama, insanları rahatsız edersin…” Çocuğa yapılan dayatmaların sonu ne yazık ki gelmiyor. Yazarın itirazlarından biri de bu. Çünkü kendi çocuğumuz da olsa ‘Şöyle davranmalısın, böyle hissetmelisin’ demeye hakkımız yok. Burada önemli olan çocuğu bir birey olarak görmek.
Anne babanın verebileceği en önemli şey
Kaya’nın ısrarla savunduğu görüşlerden biri de “özdeğer” kazandırabilmek. Hatta bunun, bir anne babanın yapabileceği tek ve en sağlıklı şey olduğunu söylüyor. O zaman çocuk kendini değerli ve beraberinde güvende hisseder. Çünkü yazara göre çocuk anne karnına düştüğü andan itibaren varlığının saygı görmesini ve kabul edilmesini ister. Tam bu noktada ebeveynlere yönelik ciddi bir uyarıda bulunuyor: “Çocuğun da yetişkinler gibi mutsuz olma hakkı vardır. Herhangi bir insanın herhangi başka bir insana herhangi bir şey hissetme hakkı vardır. Çocuğumuzun sadece olumlu duygularını kabul edip, öfkelenmesi, bağırması, ağlamasına hoşnutsuzluğumuzu belli edecek şekilde yansıtıyorsak o zaman o çocuk kendisini değerli hissedemez”.
“İstismarın kaynağı ailedir”
Toplumsal bir yara halini alan “istismar” ile ilgili de sarsıcı bir bakış açısı var yazarın. Çünkü aile çocuğun iradesini elinden alarak kabullenmeyi ve “hayır” diyememeyi öğretiyor aslında. Bütün bu eşitsiz ilişkilerin istismara yol açtığını şu sözlerle anlatıyor Kaya: “Biz çocuğumuza, ona yüklediğimiz acıya karşı çıkmamasını öğretiyoruz. O yüzden çocuğumuzu istismardan korumanın sadece tek bir yolu var; çocuğumuzun sorgulayıcı zihnini köreltmemek ve aktif hale getirmek. Bunun için ise çocuğa, bizim ona olan davranışlarımızı sorgulama kapasitesini desteklememiz gerekiyor. Eğer çocuk bizim davranışlarımızı sorgulamazsa başkasının davranışlarını da sorgulayamaz.”
Çocukluğunuzla yüzleşmenin farklı yolları var, bu yolların en yaygını anne baba olmak ise biri de o döneme ışık tutan kitapları okumak. İyi Aile Yoktur gibi… Yazar Nihan Kaya ebeveynlere farklı bir bakış açısı sunarken bir yandan da okura şu soruyu soruyor: Çocukluğunuzu nasıl bilirdiniz?
İyi Aile Yoktur
Nihan Kaya
İthaki Yayınları, 2018
300 sayfa, 23.15 TL.