Güncelleme Tarihi:
Çift taraflı olarak hazırlanan ve iki hikâyeden oluşan ‘Kızlar da Yapar/ Erkekler de Yapar’ bütün çocukları özgürlüğe, klişeleri ve cinsiyetçi kalıpları yıkmaya davet ediyor. Her ne kadar hikâyelerden biri kızlara, öteki erkeklere yönelik olsa da bence her iki hikâyenin de tüm çocuklar tarafından özümsenerek okunması kendinin olduğu kadar başkalarının özgürlüğüne de sahip çıkmak açısından önemli. Ancak böylece bir kız çocuğu baleye olduğu kadar futbola da ilgi duyabileceğini, bunda bir anormallik olmadığını öğrenirken, bir erkek arkadaşının evciliği sevmesine aynı bakış açısıyla yaklaşabilir. Aynı şekilde bir erkek çocuğu ağlamanın utanılacak bir şey olmadığını fark ettiğinde kızların uçaklarla ya da kamyonlarla oynamasını yadırgamayabilir.
Hayatta mutlu olmak için insanın her şeyden önce olmak istediği kişi olması gerektiğinden yola çıkan ‘Kızlar da Yapar/Erkekler de Yapar’ çocuklara daha doğar doğmaz dayattığımız cinsiyetçi önyargıları aşmaları için ilham veren, tüm duyguların, tüm renklerin, tüm oyun ve mesleklerin cinsiyet gözetmeksizin herkesin olduğunu haykıran bir manifesto niteliğinde.
Bitpazarlarına nur yağıyor!
Yeni nesil tüketim alışkanlıkları insanı kendine yabancılaştırarak sürdürüyor varlığını. Tüketim çılgınlığının her türlü boşluğu doldurduğu bir döngüde yaşayanlar hayatlarındaki gerçek boşlukları göremez, duygusal ihtiyaçlarına kulak veremez oluyor zamanla.
Yazar Nilay Dalyan’ın kaleme aldığı ‘Bitpazarı’, çalışmak ile alışveriş arasına sıkışmış bu hayatları eğlenceli bir masalla hicvederken çocukları bitpazarlarının o sıcacık ruhuyla ve değiş tokuş kültürüyle tanıştırıyor.
İsmiyle müsemma bir kente davetliyiz; herkesin akşama kadar Her Şey fabrikalarında çalıştığı, akşamları yemek yiyip hızlıca uyudukları, hafta sonları ise bol bol alışveriş yaparak zaman geçirdikleri Her Şey kenti. Herkes durmaksızın her şeye sahip olmak istiyor.
Burada eşyalar adlarıyla anılmıyor. Zira insanlar ne aldıklarına, gerekli olup olmadığına bakmıyorlar bile. Tamirci ve terzi de yok bu kentte, çünkü Her şey fabrikaları hiç durmadan her şeyin yenisini üretiyor, kullanılmayan eşyalarsa atılıyor ya da evin bir köşesinde tozlanmaya terk ediliyor. Anlayacağınız Her Şeyliler durmadan çalışıyor ve harcıyor, daha çok harcayabilmek için daha da çok çalışıyorlar. Ta ki, günün birinde bitler kenti istila edip Her Şeylileri dayanılmaz kaşıntılar tutana kadar.
Eda Çağıl Çağlarırmak’ın mizah yüklü çizimleriyle renklenen bu eğlenceli masalda eskiye rağbet artıyor, bitpazarlarına ve kent sakinlerinin hayatlarına eğlence, saz; söz kısacası nur yağıyor.