Güncelleme Tarihi:
“Dikkat dikkat, birazdan Eminönü İskelesi’ne yanaşacağız. İskelede inmek isteyenler inebilir. Vapur Çanakkale istikametine devam edecek, oradan Bozcaada’ya geçecektir. Bahar geldi geçiyor, hava çok güzel, Ege’ye gidiyorum ben. Hadi siz de benimle gelin!”
Ah o gemide ben de olsaydım, demekten kendimizi alamayacağımız bir anons yapıyor Kaptan Kâzım. Yalnız küçük bir sorun var; kullandığı vapur Şehir Hatları’nın Eminönü-Üsküdar seferini yapan bir yolcu gemisi. Dolayısıyla, Kaptan’ın, kullandığı vapuru kaçırma ve görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla mahkeme salonunu boylaması çok uzun sürmüyor. Ama ne gam! Kaptan istediğini yapmış, çağrısının büyüsüne kapılan yolcularla birlikte maviliklere açılmış ve Bozcaada’da güneşin doğuşunu izlemiştir.
Aslında bu, Kaptan Kâzım’ın ilk çılgınlığı değil. Ne zaman ki bahar gelir, mayısın ılık güneşi Kaptan’ın sağ yanağına değmeye başlar, yanar da yanar o yanak. Yakınları bilir ki yakında küçük bir delilik, masum bir öykü yaşanacaktır. Ama hiçbirinde mahkemelik olacak kadar ileri gitmemiştir. Şimdi yanan sağ yanağını kaşıya kaşıya hâkime derdini anlatmaya çalışıyor. Ama onun derdini, baharda doğanın damarlarında hayat gürül gürül yeniden can bulurken, bu tatlı güneşin tadını çıkarmak isteyenler anlayabilir sadece. Ve inanın onlar o kadar çoklar ki. Kaptan bile bu seyahatin, bütün dünyayı saran bir harekete dönüşmesini şaşkınlıkla izliyor. Şimdi mahkeme salonunda ‘Sağ Yanak Bahar Tatili Hakkı Savunucuları’ şarkılar söyleyerek Kaptan’a destek olurken hâkim bile onlara gıpta ile bakıyor ve kendisinin neden bir yaşama acemisine dönüştüğünü sorguluyor.
Adliye koridorlarında; “Çocukluğum sağ yanağımda/Ateşböceği gibi yanar baharlarda/Ben Kaptan Kâzım Kınalı/Tutmayın, tutmayın ne olur beni mayıslarda!” sözleri yankılanırken bir soru duvarları, sınırları aşıyor: Peki ama sağ yanağın tüm bu olup bitenlerle ne ilgisi olabilir ki?
‘Miryalı Sarp Sakin’e Göre Dünya’ dizisiyle tanıdığımız Ayşe Güren’den, dostluğa, dayanışmaya, hayallere ama en çok da yaşama sevincine dair bol müzikli, danslı ve neşeli bir anlatı.
KAPTAN KÂZIM’IN SAĞ YANAĞI
Ayşe Güren
Resimleyen: Merve Atılgan
Can Çocuk, 2017
119 sayfa, 10.5 TL.
KARANLIKTAN KORKAN ASTRONOT
Karanlıktan korkan bir çocuğun en büyük hayali astronot olmaksa, korkular ve hayaller nerede, nasıl uzlaşır? Chris astronot olmayı hayal etmenin ötesinde astronot olduğuna inananlardan aslında. Önemli ve son derece meşgul bir astronot. Kâh Dünya’yı uzaylılardan kurtarıyor, kâh banyo küvetiyle Mars’a gitmek üzere yola koyuluyor. Ama gece olup da uyku vakti gelince... Odasının en acımasız uzaylıları bile kendine çeken karanlığıyla baş etmek dünyanın en zor işi oluyor. Her gece anne-babasının tüm odayı kontrol edip, kesinlikle uzaylı olmadığına dair sözleri de, eh işte, içini azıcık rahatlatıyor.
Chris’in hayatının dönüm noktası olacak günden önceki gece de aynen böyle geçiyor. Ertesi gün tüm mahalleli bir evde toplanmış şaşkınlıkla televizyona bakıyor ve dünyanın en önemli olaylarından birine tanıklık ediyor. Ay’a ilk kez ayak basan astronotları gören Chris de o gece, odasında bir başına karanlığın gücünü, gizemini ve korkularını düşünüyor.
Göğün her köşesini keşfetme isteğiyle dolan bu çocuk, gelecekte dünyanın en büyük astronotlarından biri olacak Chris Hadfield’dan başkası değil. Ve o, kim olacağına karanlığın kadifemsi güzelliği içinde, sessizce karar veriyor.
UZAY DENEN KARANLIK
Chris Hadfield
Resimleyen: Terry Fan& Eric Fan
Çeviren: Sima Özkan
Beta Kids, 2017
48 sayfa, 18 TL.