Güncelleme Tarihi:
Christopher William Bradshaw-Isherwood (26 Ağustos 1904 - 4 Ocak 1986) İngiltere Cheshire’da doğdu. 1929’dan 1933’e kadar genç yaşlarda keşfettiği eşcinselliğini özgürce yaşabilmek için o dönem eşcinsel alt kültürü ile ünlü Berlin’de geçirdi. Bu yıllarda yaşadıklarını ‘Hoşça kal Berlin’ ve ‘Mr. Norris Aktarma Yapıyor’ adlı eserlerinde romanlaştırdı. Kısa sürelerle bir çok Avrupa ülkesinde kalan Isherwood 1939’da hayatının sonuna kadar yaşayacağı Amerika’ya yerleşti. Yapı Kredi Yayınları’ndan Yeşim Seber çevirisiyle yayımlanan ‘Gelip Geçerken’de Isherwood, onunla benzerlikler gösteren ve kendi adını taşıyan anlatıcı aracılığıyla hikayeyi aktarıyor. Kısa sahneler, hızlı tempolu, olayların ve kişilerin kenarında ya da karşısında duran bir kamera bakışının egemen olduğu tekniğiyle sinematografik üslubu, Gelip Geçerken’in de diğer romanlarında olduğu gibi teknik özelliği. Isherwood romanında herhangi bir şeyi icat etmeyi ve hayal kurmayı reddetmiş gibi. Yaşamının bazı evrelerini, hayatına giren kişileri kendine özgü düşünce ve hislerine sadık kalarak ‘kamera-gözü’yle hassas bir şekilde kaydetmeye başlıyor.
4 ÜLKE, 4 KİŞİ, 4 HİKAYE
20. yüzyılın ‘Nazi Faşizmi’yle parçalanmaya başlayan atmosferinde Christopher, bilinçli ya da bilinçsizce hayatının seyrini etkilemiş 4 ülkedeki, 4 farklı kişiyi anlatıyor. Zaman olarak 1928-1953 yılları arasına odaklanan genç yazar, Almanya’ya yaptığı ilk yolculuğunun sebebi ve sonucu olarak yalnız, gizemli ve yaşlı ‘Mr. Lancaster’i gözlemliyor. Daha sonra Christopher, bütün bölümlerde de yer alan arkadaşı Waldemar ile Yunanistan yolculuğuna çıkıyor. ‘Ambrose’un yönetimindeki, eşine az rastlanan homoseksüeller krallığı olan bir adaya kalmaya gidiyor. Üçüncü bölümü ise Alman arkadaşı seyahat ve macera tutkunu ‘Waldemar’a ayırıyor Christopher. 2. Dünya Savaşı’nın başlamasına yakın Londra’da beraber kaldığı Waldemar’la birlikte savaşın ayak seslerini duyuyor. Amerika, anlatıcının son yolculuğu. Amerika’da ise uluslararası bir jigolo olan ‘Paul’ ile yolları kesişiyor. Paul’un düzenli bir hayat kurmak için girişimlerine karşı bunu başaramadığını öğrenmesi ise savaşın yıkımları arasındaki dünyada oluyor. Paul’u Londra’da bulan Christopher onun uyuşturucu bağımlısı olduğunu öğreniyor. Paul’un kendisinden uyuşturucu almak için istediği parayı düşünmeden veren Christopher’a söyledikleri yazarın özeleştirisi niteliğinde; “Ah, sevgili Chrissikins! Ne kadar komik olduğunu bilebilseydin! Sen tam da bütün Roma’yı tek bir günde görüp anlayacağını zanneden bir turist gibisin. Sen de biliyorsun ki, gerçekten bir turistsin sen, hem de iliklerine kadar. Her zaman üzerinde ‘Gelip geçerken uğradım!” yazan kartpostallar gönderdiğine kalıbımı basarım. Senin hayat hikayen de bu… Tek bir pipo tüttürsen ne olacağını söyleyeyim sana: Hiçbir şey! Hiçbir şey!”
Kamerayı kesinlikle kendine çevirmeyen İngiltere vatandaşı Christopher, mutluluk arayışı ve faşizmden kaçışıyla birlikte yolculukları ve tanıştığı insanların sayesinde bir ‘dünyalı’ya dönüyor.
ERHAN TEKTEN
erhan.tekten@gmail.com
GELİP GEÇERKEN
Christopher Isherwood
Çeviren: Yeşim Seber
Yapı Kredi Yayınları
332 sayfa, 28 TL.