Güncelleme Tarihi:
Bu ekip bu müzik için mi toplanmıştı, yoksa başka bir müzik bu ekibe vesile mi oldu?
2011 sonları gibi toplandı bu ekip. Mitanni’de temelleri atıldı ve olgunlaştı büyük oranda. Başlangıçta şu andaki halinden farklı bir repertuvara sahip olsa da besteler ve düzenlemeler, grubun çalma anlayışına uygun şekilde oluşturuldu. En başta bu noktaya geleceğini planlamamış olsak da, kendiliğinden ve doğal bir süreç içinde bu hale geldiğini söyleyebilirim.
Bir Şeyler Eksik ismi nereden gelir?
İsmini Bülent Somay’ın ‘Bir Şeyler Eksik’ adlı kitabından alıyor. Grup ilk kurulduğu günden beri, gitar veya piyano gibi bir eşlik enstrümanı içermiyor. Armonik yapısını bas, saksofonlar ve vokal oluşturuyor. İsim arayışında olduğumuz dönemde tesadüfi bir şekilde kitabı okuyordum ve hem anlam hem içerik hem de teknik olarak grubun ismiyle bütünleştiğini düşünüyorum.
Grubun temel müzik yaklaşımını hangi ipucu sözcükler ifade eder?
Kolektif, özgürlükçü ama planlı, sığ değil ama eğlenceli.
Rap formunda söylemek çok zor, sen ne zaman, nasıl bu işlere girdin?
Grubun repertuvarına yeni müzikler eklemek için araştırmalar yaparken, yavaş yavaş kendi müziklerimizi de yapalım fikri gelişmeye başladı. Grubun sound’una uygun, farklı ve yeni müzikler araştırırken kendimi rap yazar ve bundan çok büyük zevk alır halde buldum. Türkçe rap dünyasını araştırmaya başladım ve araştırdıkça ne kadar çok ve nitelikli sözler yazıldığını fark ettim. Aynı anda dünyada da neler oluyor araştırmaya başlamıştık tabii. Steve Coleman’ın rap’çilerle yaptığı birlikteliklerinden, Steve Lehman ve Selebeyone, Kendrick Lamar gibi isimlerin müzikal yaklaşımlarından da etkilenerek oluşturduk. Rap söylemek gerçekten zor, çok ciddi bir disiplin ve çalışma gerektiriyor. Ben henüz başındayım tabii yolun, bunu çok çok iyi yapan sayısız isim var. Ama ‘Bir Şeyler Eksik’in bu anlamda caz, rock, funk, çağdaş müzik ve rap’i birleştirerek daha önce bu topraklarda yapılmamış bir şeyi yaptığını düşünüyorum. Albümde rap dışında sözel öğeler de var tabii; örneğin ‘Kalk’ adlı parça Didem Kırış’ın yazdığı bir bilinç akışı ve ‘Sessizlik’ adlı parçada da rap’ten çok şiirsel bir dil ve anlatım kullandığımı söyleyebilirim...
Bu sözlerin son derece siyasi gönderme yüklü olduğunu düşününce, müzikleri yaparken nasıl bir yol tercih ettiniz?
Sözler konusunda her parça için bir konu değil ama çeşitli dertler vardı aklımda. Büyük şehirde yaşayan, orta sınıf bir insanın, günlük ve bu ülkede yaşayınca ister istemez siyasi dertleri olarak tanımlanabilir belki. Grubun müzikal yaklaşımı, dolayısıyla düzenlemeler de tesadüfi bir şekilde değil, üzerine düşünülerek, sözün ya da müziğin bir diğerinin önüne geçmesini engelleyen ve birbirini besleyen bir bütün halinde oluştu. O yüzden de dediğim gibi müzik yazıları sadece rap, caz ve funk değil, büyük oranda çağdaş müzik öğeleriyle de besleniyor.
Bu müziği hiç bilmeyene nasıl anlatmalıyım?
Hep benzer şeyleri dinlemeye maruz bırakılan ya da kendi seçimiyle bunu yapan dinleyiciye, aşina olmadıkları, yeni ve başka bir müzik dinleme deneyimi yaşayacaklarını söyleyebiliriz sanırım. Bir yandan derinlerine inmek için çaba gösterirlerse anlam olarak çok daha fazlasını kucaklayabilecekleri, bir yandan da hiçbir şey düşünmeden eğlenebilecekleri bir müzik.
Grup elemanlarının tek tek bu ekibe dokunuşunu nasıl özetleriz?
Grubu tanımlarken kullandığım ilk anahtar sözcüğün ‘kolektif’ olması boşuna değil. Gruba gelen her malzeme hep beraber üzerine çalışılarak ve fikir üretilerek oluşturuluyor. Dolayısıyla sound’un tamamlanması ve bir bütün oluşturulması için son derece ortak bir çaba söz konusu.
Müziklerinizin kaynakları kimler, neler?
Biz olmayanı, işlemeyeni, kalıp olarak belirlenen birçok durumu veya kavramı, örneğin ‘aydın’ kavramını ve Türkiye’deki aydının müziğe ve genel olarak sanata bakışını dert edinen, müziği sadece müzikten değil farklı sanat dallarından, günlük yaşamdan da beslenerek oluşturmaya çalışan insanlarız. Bütün bu entelektüel kaygıların yanında dans ve büyü kısmını da es geçmemeye çalışarak, yani eğlenmeyi önemseyerek devam ediyoruz.