Güncelleme Tarihi:
‘Çatalhöyük-12’nin yazarı Kıbrıs doğumlu R. Shener’in çocukluk ve gençlik yılları Londra’da geçti. ABD’de UCLA’da sinema-televizyon eğitimi alan Shener, İngiltere’ye döndükten sonra sanat tarihi okudu. Bu sırada kaleme almaya başladığı ‘Ghods of Zargon’ serisinin ilk romanı ‘Çatalhöyük-12’, geçtiğimiz günlerde Sander Yayınları tarafından yayımlandı. Birbirinden bağımsız 12 kitaptan oluşacak, tarihi-polisiye ve bilimkurgu öğelerini içeren ‘Ghods of Zargon Serisi’nin ilk kitabı ‘Çataklhöyük-12’de arkeolog Ryan, 2015’te Çatalhöyük’te bir kazı sırasında yaşanan şaibeli ölümün izini sürerken bilinen tarihin bilinmeyen yüzünü de keşfetmeye başlıyor. Zargon gezegeninden gelerek Dünya’ya hayat tohumlarını taşıyan Zargonlular ve tükenen kaynaklarını Dünya’dan temin etmeyi hedefleyen Norialılar arasındaki mücadele şiddetlenirken insanlık, farkında bile olmadığı bu savaşın tarafı olmak zorunda kalıyor. R. Shener ile sondan başa doğru kurguladığı ‘Ghods of Zargon’ serisi ve heyecanın bir an olsun eksilmediği ‘Çatalhöyük-12’yi konuştuk.
‘Çatalhöyük-12’yi yazmaya nasıl karar verdiniz?
İtiraf etmeliyim ki bu kitabı yazmak hayatımın bugüne kadarki en uzun, keyifli ve doyurucu yolculuğu oldu. Yaklaşık 10 yıldır süregelen ve etkisi muhtemelen ömrümün sonuna kadar devam edecek bir yolculuktan bahsediyorum burada. Gençlik yıllarımda içime düşen öykü anlatma tutkusunun beni sürüklediği Amerika’da sinema-televizyon eğitimi aldığım dönemde başlayan sorgulama, sebep/mantık arama dürtüsü, gerçeklerin, bilinen ve bize anlatılanlardan farklı olabilme ihtimalini görmeme ve alternatif olgular yaratacak sorular sormama neden oldu. Kafamın içindeki bu olasılıklar curcunasıyla o andan sonra yaptığım seyahatlerde, okuduğum kitaplarda, izlediğim filmlerde, gittiğim kültürel etkinliklerde bu sorunun cevabını bulmaya çalıştım. Bulabildiğim herkesle kafamı kurcalayan ihtimaller hakkında konuşmaya, onların bakış açısını görmeye ve anlamaya gayret ettim. Bu süreçte iki şey fark ettim: Öğrendikçe, öğrenme isteğim daha da kamçılanıyor ve okuduklarımı, gördüklerimi, duyduklarımı en iyi şekilde idrak edebilmek için bu konuda eğitim almam gerekiyordu. O yüzden yaşamımı sürdürdüğüm Londra’da yeniden üniversiteye giderek sanat tarihi okudum. Tüm bu süreçte ‘Çatalhöyük-12’deki olay ve karakterler kafamda belirip hayallerimin arasında canlanmaya başladı.
‘Çatalhöyük-12’de İngiltere ve Çatalhöyük’te farklı zamanlarda işlenen cinayetler konu edilmiş. Kitabınızda gerçek olaylardan veya kişilerden esinlendiniz mi?
Öncelikle kitabım kurgudur, içinde geçen olaylar, karakterler, yer ve zaman tamamen hayal gücümün ürünüdür. İngiltere’de bir cinayetle başlayan hikâyemiz, Çatalhöyük’te işlenen cinayetlerle devam ediyor. Kahramanlarımız katilin izini sürerken Konya’da başlayan maceraları onları Kıbrıs’a kadar sürüklüyor. Yolculuk boyunca keşfettikleri gizemler, tarihin yazılı olmayan gerçeklerine ışık tutuyor. Kahramanlarımız bir yandan katille hesaplaşırken öte yandan gerçek kimliklerinin altında yatan sırları keşfediyor. O andan itibaren yer, zaman ve mekân kavramları bilindik ve alışılagelmiş tüm sınırların dışına taşıyor. Tarihe farklı, bilinen her şeyin dışında yeni ve alternatif bir bakış açısı sunmaya çalıştım ‘Çatalhöyük-12’de. Gelişmeler en az okur kadar kahramanları da şaşırtırken okura, gerçekleri yeniden, farklı bir felsefenin yankısı ve bakış açısıyla bir kez daha sorgulatacaktır.
Tarihin farklı zaman ve mekânlarında yaşanan olaylar göründüğü gibi birbirlerinden bağımsız değildiler. Zargonlular, yaşam tohumlarını Dünya’ya gönderirken ‘homo sapiens’i baskın tür olması için destekler. Noria gezegeninin halkı ise tükenen kaynaklarını Dünya’dan temin etmeye kararlıdır. İyilik ve kötülük kavramlarının bize empoze edildiği gibi keskin sınırları olmayabileceğini kavrayan insanoğlu, kendisinin başlatmadığı bu savaşta taraf seçmek zorunda kaldığını anlamalıdır.
Neden Çatalhöyük’ü tercih ettiniz?
Sadece Çatalhöyük değil, ülkemiz coğrafyasının tarihi zenginliği, üç kıtanın birleştiği nokta olan Mezopotamya’nın barındırdığı gizemle birleştiğinde, aralarında Çatalhöyük’ün de yer aldığı, insanlığın geçmişine ait birçok sır gün yüzüne çıkmak için beklemekte. Arkeologlar ve bilim insanları, antik yerleşim birimlerini araştırırken ortaya çıkardıkları sonuçlar insanlık tarihiyle ilgili ezberleri bozmakta. Önümüze açılan bilim penceresinden baktığımızda insanlığın geçmişiyle ilgili edindiğimiz yeni bulgular, bizleri yeni sorular sormaya ve cevaplarını aramaya davet ediyor. İşte ben de Çatalhöyük’ün gizemli bilinmezliğinin verdiği ilhamla yaptığım kurguda, binlerce yıl önce buraya gizlenmiş bir sırrı ortaya çıkartarak hikâyeme başlamak istedim. Evet, ‘Ghods of Zargon Serisi’nin bu ilk kitabında, kahramanımız, tarihin derinliklerinde yapacağı yolculuğuna Çatalhöyük’te başlıyor, eski medeniyetlerin bıraktığı izleri takip ederek alternatif bir bakış açısıyla bugünü anlamaya çalışıyor. Aynı zamanda tarihin tozlu sayfaları arasında gelişen gizem ve gerilim dolu olaylar zinciriyle geçmişin mirası ortaya çıkıyor, sır perdeleri aralanıyor.
‘Ghods of Zargon’ serisinı nasıl kurguladınız; diğer kitaplar ‘Çatalhöyük-12’nin devamı mı olacak?
‘Çatalhöyük-12’, suç, komplo, gizem, gerilim, bilimkurgu türlerini içinde barındıran felsefi-tarihi bir polisiyedir. Bu kitabımda, aksiyon dozu yüksek bir dizi olay birbirini takip ederken, doğru veya yanlış olduğuna inandığımız, bize öğretilmiş gerçekleri farklı bir bakış açısıyla ele alarak okurun beğenisine sundum. ‘Ghods Of Zargon’ serisini 12 kitap olarak sondan başa doğru kurguladım. Diğer 11 kitabının her biri, ana karakterler aynı olmak koşuluyla birbirinden bağımsız, özgün kitaplar olacak.
Serinin ikinci kitabı ne olacak, planlanmış bir tarih var mı?
Serinin ikinci kitabı ‘Notre Dame Katedrali-11’. Kitabı kısa süre içerisinde okurlarla buluşturmak için çalışıyorum.