Güncelleme Tarihi:
İlk kez 1860 yılında basılan ve Abdrasul İsakov’un çevirisiyle VakıfBank Kültür Yayınları edebiyat serisinde yerini alan eser, Çarlık Rusya’nın toplumsal değişimlerini, aile ilişkilerini, karşılıksız aşkı, tutkulu bir bağlılığı ve hayal kırıklıklarını ustaca betimliyor.
Siyasi roman ve lirik aşk hikâyeleri türlerinin en dikkat çekici örneklerini veren İvan Sergeyeviç Turgenyev, aşkın en saf haliyle tanışan 16 yaşındaki Vladimir Petroviç’in güçlü duyguların girdabında nasıl sürüklendiğini tasvir ediyor. Aynı zamanda etrafındakileri güzelliği ve zarafetiyle büyüleyen, genç Vladimir’in âşık olduğu Zinaida Aleksandrovna’nın üzerine kurulu bir baba ve oğul anlatısı da sunan bu roman, dünya edebiyatından usta bir yazarın sade, akıcı ve sürükleyici anlatımıyla okurlara eşsiz bir okuma deneyimi sunuyor.
Ivan Sergeyeviç Turgenyev kimdir?
Sergeyeviç Turgenyev, 28 Ekim 1818’de Rusya’nın Oryol şehrinde doğdu. Özel eğitiminin ardından St. Petersburg ve Moskova üniversitelerinde okuyup Batı dillerinde yetkinlik kazandı. 1838-1841 yılları arasında Berlin Üniversitesi’nde eğitim gördüğü dönemde birçok araştırmacı, filozof ve edebiyatçıyla arkadaş oldu. Berlin’deki tecrübeleri Turgenyev’i özgürlükçü ve kölelik-karşıtı birine dönüştürdü. 1856’da ilk romanı Rudin, Sovremennik’te yayımlandı. Bu dönemde yurt dışına seyahat etmeye başlayan Turgenyev, Paris, Berlin ve Londra gibi şehirleri dolaştı. 1859’da Asilzade Yuvası yayımlandıktan sonra ertesi yıl Arefe ve İlk Aşk’ı kaleme aldı. 1860’larda Rusya’dan uzaklaşıp sırasıyla Baden-Baden, Londra ve Bougival’de yaşadı. Fransa’da yaşadığı dönemde Gustave Flaubert, George Sand, Émile Zola, Alphonse Daudet, Edmond de Goncourt ve Henry James’le arkadaşlık etti. 1879’da Rusya’yı ziyaret etti ve coşkuyla karşılandı. Aynı yıl Oxford Üniversitesi’nden fahri doktora aldı. Ertesi sene Moskova’daki Puşkin anıtının açılışında bir konuşma yapan Turgenyev, 3 Eylül 1883’te Bougival’de öldü. Turgenyev, sonraki yıllarda Tolstoy ve Dostoyevski ile birlikte, Rus edebiyatının altın çağının üç kutbundan biri olarak büyük saygı gördü.