Güncelleme Tarihi:
Judith Malika Liberman’ın geleneksel masalları yeniden yorumladığı, ‘Önce Hayal’ ve ‘Taş Çorbası’ ile başlayan ‘Şarkılı Masallar’ serisi ‘Yolaçık’ ile devam ediyor.
Dünyanın binbir rengini görmeye can atan minik çakıltaşının hikâyesi göz alabildiğine toprak tonları ve kayaların grisiyle kaplı bir yerde başlıyor. Tüm bu griliğin ortasında minicik, beyaz bir çakıltaşı çarpıyor göze. Nehre uğrayan kuşlardan duyduğu renkleri görmenin hayalini kurup duruyor.
Etraftaki kocaman kayalara göreyse taşlar gezemez, koca dünyada minicik bir taş kaybolup gider, durduğu yerde durması çok daha güvenli. Söz konusu renkler olunca resimler ayrı bir önem kazanıyor haliyle. Zeynep Özatalay’ın çizimlerinin gri kayalarla kaplı manzaraya bile ayrı bir ruh kattığını söyleyelim.
Umudunu hiç kaybetmiyor, rüyalarından vazgeçmiyor çakıltaşı. Yolu oradan geçen kervandaki develerden biri üstüne basınca, fırsat bu fırsat deyip, devenin iki toynağı arasına bir güzel yerleşiyor.
Ve şarkılı türkülü rengârenk yolculuğu böylece başlıyor çakıltaşının. Gözleriyle gördüğü renkler bir yana, başından geçenler ayrı renk katıyor hayatına. Balığın karnında, hırsızın yeleğinde, mücevher kutusunda, çocukların avcunda kâh çok mutlu kâh gri kayaların dediği gibi mutsuz hissediyor. Ama hayat da böyle bir şey değil mi zaten?
YOLAÇIK
Judith Malika Liberman
Resimleyen: Zeynep Özatalay
Redhouse Kidz, 2021
40 sayfa, 36 TL.
'TELAŞE MEMURU' BABU'DAN ÖĞRENECEKLERİMİZ VAR
Gezici hikâye anlatıcısı Valentina Rizzi’nin, aceleciliği arkadaşlık vurgusuyla ele aldığı ‘Asla Geç Değil’, zaman kavramına başka bir pencereden bakarak bitmeyen koşturmacalar arasında hiç duymadığımız, saatlerinkinden başka ‘tik tak’ların varlığını hatırlatıyor.
‘Acelecilik’ tıbbi açıdan hastalık olarak değerlendirilmese de yarattığı mental, ruhsal ve fiziksel etkiler pek çok hastalığın habercisi. Dikkat eksikliği, panik, stres, uykusuzluk, halsizlik, tükenmişlik...
Tıpkı Kayıp Eşya Bürosu’nda çalışan Ayıcık Babu gibi. Ağzından “Geç kalıyorum” sözü düşmüyor. Mütemadiyen geç kalma korkusuyla kaygılı, yolda koştururken önüne gelene çarpacak kadar dikkatsiz, arkadaşlarına zaman ayıramayacak kadar meşgul.
Bırakın arkadaşlık yapmayı, onlara çarptığında özür dileyecek vakti bile yok. İşini yaparken sürekli “Sıradaki, sıradaki” diyor, karşısındakini yeteri kadar dinlemiyor, herkes kabalığından şikâyetçi.
Ayıcık Babu ne için bu kadar acele ettiğinin bile farkında değil. Farkına varmak için gereken durup düşünmek, yavaşlamak kavramları onun dünyasında yok. Ta ki bir gün yine telaşlı telaşlı koştururken babasından yadigâr saatini kaybedene dek...
Saatini ararken yaşadıkları, arkadaşlarından aldığı tepkiler büyük bir sorgulamaya itiyor Babu’yu. Ama en önemlisi hayatında ilk kez kalbinin tik tak’larını duyuyor, yaşamın renklerini görüyor. Dostluğun ne kadar değerli olduğunu, bugüne kadar neler kaybettiğini anlıyor.
Bütün hayvanların pencereye vuran rüzgârın sesini dinleyip hayaller kurduğu, zamanın yavaşladığı bölümler Francesca Carabelli’nin sıcacık resimleriyle birlikte arkadaşlığın en güzel anlatımlarından birine dönüşüyor.
ASLA GEÇ DEĞİL
ACELECİ AYICIK BABU
Valentina Rizzi
Resimleyen: Francesca Carabelli
Çeviren: Emre Can Petek
Timaş Çocuk, 2022
64 sayfa, 22.50 TL.