Güncelleme Tarihi:
Ahmet Ümit, yazdığı her kitapla okurunu mutlu eder, hikâyesinin peşinde sürükler ve yepyeni dünyalara yolculuğa çıkarır. Her kahramanı iz bırakır, çoğu zaman çok tanıdık biri gibi uzun zaman okurla birlikte yazar. Özetle Ahmet Ümit hiç kuşkusuz övgüyü ve yakaladığı başarıyı sonuna kadar hak eden bir yazar. Ama... Ama Başkomser Nevzat’ın yeri çok farklı. O Türkiye polisiyesinin en sevilen kahramanlarından biri. Ben ve benim gibi pek çok okur onunla birlikte polisiyeye daha bir ısındık, onunla birlikte maceradan maceraya koştuk. Acılarına, kayıplarına üzüldük. Başarılarına sevindik. Hayata yeniden tutunmasını diledik. Pek çok kez Tatavla’da onunla aynı masaya oturup dertleştik, elindeki dosyaları tartıştık. Kısacası Başkomser Nevzat’ı çok özledik. Ne mutlu ki ‘Aşkımız Eski Bir Roman’la tadımlık da olsa bu hasreti dindirdik. Öncelikle okurun içi rahatlasın, sevgili başkomserimizin hayatında her şey yolunda. Sevdikleri yanında.
ÜÇ FARKLI UZUN ÖYKÜ
Kitap üç ayrı uzun öyküden oluşuyor. İlki kitaba adını veren öykü. Edebiyat âşığı bir entelektüelin Pera Palas’ta işlenen cinayetini konu alıyor. Onu öldüren ise Pera Palas’ın en seçkin konuklarından Agatha Christie. Başkomser ve ekibi olayı araştırdıkça seçkin maktulün pek de seçkin zevkleri olmadığı ortaya çıkıyor. Fantezi dünyasıyla gerçeği birbirine karıştıran maktulle birlikte okur insanın mutlu olmak için yapabileceklerini, mantık sınırını nasıl ve nereye kadar aşabileceğini sorguluyor. Çünkü Ahmet Ümit’in en önemli özelliklerinden biri, polisiyenin yanına edebi tat eklemesi. İkisini aynı potada eriterek okura sadece heyecan değil okuma keyfi de sunabilmesi. Yeri gelmişken kitabın altbaşlığının “Kurbanı öldüren kendi tutkusudur bazen...” olduğunu hatırlatayım.
İkinci öykü ‘Overlokçu Kız’ da farklı bir tutkunun hikâyesi. Daha sıradan, daha tanıdık ve bu nedenle çok daha acı bir tutkunun... Her gün lanetlediğimiz kadın cinayetlerine bir örnek. Üçüncü sayfada hep gördüğümüz hayatlara bakış... İlk öyküde zenginlerin fantezi dünyalarına dalan Ümit burada fakirlerin tutunma hayallerine giriyor. Öldürülen tekstil işçisi genç kızın dramını araladıkça töre cinayetleri, çaresizlik, garibanlık, yalancı kabadayılık, kan davası çıkıyor. Güzel İstanbul herkes için güzel olmuyor!
ÜÇ İSTANBUL, ÜÇ SIR, ÜÇ TUTKU
Son öykünün adı ise ‘Sergey Nikolayeviç Jerkovski’ye Ne Oldu?’ Jerkovski kansere çare bulan Rus bir doktor. Bir konferans için İstanbul’a geliyor. Ve birden sırra kadem basıyor. Onun kaybolduğu, bir kıskançlık cinayetiyle ortaya çıkıyor. Karısını öldürdükten sonra intihar eden kocanın vakasının izinde Başkomser Nevzat ile arkadaşları kayıp doktora rastlıyorlar. Tüm insanlığın umudu olan doktoru bulmak için çalışan kahramanların durakları bu kez mafya ile mahalle kabadayılarının arasına düşüyor. Ve düştükleri bu yolda yine insanlık kazanıyor.
Ahmet Ümit’in, üç öyküsü de polisiye açısından hiç tartışılmayacak sağlam düğümler sunuyor. Yazının başında da söylediğim gibi tadımlık da olsa özlem gideriyorlar. Ayrıca üçü de bir yapbozun parçalarını tamamlar gibi hem İstanbul’u hem de insanı farklı yönlerden inceleyerek okura insan olmaya dair sorular soruyorlar. Üç farklı mekân, üç farklı tutku, üç farklı sır... Yazar aynı zamanda bir umutla hayatlarını değiştirmeye çalışanların değişmeyen hayatlarını ve neden değişemediğini sorguluyor. Ve Ümit’in kaleminden polisiyenin yanına tüm bu katman katman açılan sorgulamalar çok yakışıyor. Bunu saymayız Başkomserim!..
AŞKIMIZ ESKİ BİR ROMAN
Ahmet Ümit
Yapı Kredi Yayınları, 2019
223 sayfa, 22 TL.