Güncelleme Tarihi:
Aristoteles; ona, felsefenin ne yararını gördüğü sorulduğunda, “Kimilerinin yasa korkusuyla yaptığı şeyleri bana buyrulmadan, kendiliğimden yapmayı öğrendim” diye karşılık vermiş. Felsefenin vaat ettiği, bilgelik kriteri dile gelir burada. Bu vaat, felsefe teriminin Grekçe etimolojisinde de mevcut. Felsefenin ortaya çıkışında tarihsel bir kopuş da söz konusudur: Soylular sınıfının eğitimi ayrı şeydir, ruhun soyluluğu eğitimi ayrı şey.
Bilgelik ile filozofluk aynı şey değildir; ilkinin ortaya çıkışı daha öncedir. Antik Yunan felsefesi tarihçileri, Thales’ten önce ortaya çıkmış olan ‘yedi bilge’den söz ederler.
Bilgelik, tıpkı Antik Yunan’dan olduğu gibi İslam felsefesine de önceldir. Sözgelimi... Merak etmek ile meraklı olmak birbirinden farklıdır; ilki, yeni olanın bizim üzerimizde yarattığı tasa içinde olmayı dile getirir; ikincisi ise başkalarının sırlarına vâkıf olmayı. Zunnûn-ı Mısrî der ki: “İnsanların sırlarına vakıf olma kaygısının yokluğu dürüst insanın alametidir.” Başlangıç noktasını dile getirmesi bakımından, ‘yedi bilge’ Antik Yunan felsefesi için ne ise Zunnûn-ı Mısrî de ‘Pers Yolu’ndan ilerleyen tasavvuf bilgeliği için, tarihsel olarak daha ileri bir aşamadır. Yaşadığı dönemde kovuşturmaya uğramış ve öğretisi sorgulanmış düşünürdür Zunnûn.
Bilgelik, yaşamın doğasına odaklanır ve filozofluktan öncedir. Her insana filozofluğu vaat etmek mümkün müdür? Ama bilgeliği bütün insanlara vaat etmek mümkündür. Bilgelik kavramı aynı zamanda, yaşamın çeşitliliği ve karmaşası içinde, iyiye yönelmiş ama ruhsal uyuma dayalı bir var olma durumuyla ilgili bir kavram ya da yaşama biçimidir. ‘Bilgelik’ kitabında, Frédéric Lenoir da, bu ayrıma odaklanıyor. Sözgelimi, teorik felsefeden, özellikle Descartes, Kant, Hegel’den uzak duran bir düşünür Lenoir. Bununla birlikte Sokrates, Aristoteles, Stoacılar, Epikuros, Epistetos, Taoizm, Buddha, Yahudi dini, Montaigne, Spinoza, Schopenhauer, Nietzsche, André Comte-Sponville, onun belli başlı referanslarını oluşturuyor. Adı pek geçmiyor ama temel bir referansı daha var Lenoir’un: Karl Jaspers. Jaspers’in ‘eksen dönemi’ kavramı çerçevesinde, imgesel düşünüşten kavramsal düşünüşe, sadece MÖ 6. yüzyıl Yunanistan’ında değil, aynı zamanda Çin, Hindistan, İran, Mezopotamya ve Mısır’da eşzamanlı olarak geçildiğini savunur. ‘Eksen dönemi’ kavramı küreselleşmenin kavramsal kökenini oluşturur.
Lenoir’un, burada odaklandığı sorunsal, bilgelik arayışının doğuşudur. Ona göre, bilgelik arayışı, büyük maneviyat arayışıdır ve onun sadece Antik Yunan’daki biçimi değil, aynı zamanda daha önceki medeniyetlerde ortaya çıkan biçimlerinin de irdelenmesi gerekir. Sözgelimi Taoculuğun temelinde yer alan esneklik düşüncesi, yani her duruma ayak uydurabilme kabiliyeti, Batı geleneğinin temel erdemleri olarak görülen adalet, ölçülülük, cesaret ve basiretle birlikte bilgeliğin olmazsa olmaz erdemlerinden birdir. Çünkü ona göre, Taoculukta, bilgelik, hayatın öngörülemeyen akışını sevinçle benimsemekle ilgilidir ve bunun adı esnekliktir. Lenoir’un yaratıcı katkısı, bu erdemleri tarif ederken, söz konusu filozofların tanımlarıyla yetinmemesinde, bugünün dünyasında, bizim yaşamımızda ne anlama geldiğini dile getirmesindedir. Sözgelimi 1: “Ölçülülük arzumuzun hiçbir zaman tatmin olmayan karakterini dengeleyen bir erdemdir” gibi. 2: “Cesaret -ruhun kuvveti- bize, insanlıkta yükselebilmemiz için korkularımızı ve sınırlarımızı aşma fırsatı verir” gibi.
Lenoir’un ayırıcı özelliği, bilgelik meselesine bugünün sorunsalından, bugünün entelektüel ihtiyacından hareketle ama bağlamsal değil, küresel bir cevap olacak şekilde yaklaşmasında, bilgelik meselesiyle ilgili soru ve sorunları bu düzlemden hareketle analiz etmesinde ortaya çıkar.
ARAYANLAR İÇİN AÇIKLAMALI BİLGELİK
Frederic Lenoir
Çeviren: Yusuf Yıldırım
İş Bankası Kültür Yayınları, 2020
112 sayfa, 14 TL.