Güncelleme Tarihi:
ABD’li felsefeci ve kuir kuramcı Judith Butler ile toplumsal cinsiyet, biyopolitika alanlarında çalışmalarıyla tanınan Yunan akademisyen Athena Athanasiou’nun sohbetlerinden oluşan ‘Mülksüzleşme/Siyasaldaki Performatif’, Metis Yayınları’ndan çıktı.
Mülksüzleşme kavramını farklı vecheleriyle ele alan kitap, Mısır Devrimi ve Yunanistan’daki kemer sıkma politikalarına karşı ayaklanmalar sırasında, Gezi İsyanı’ndan hemen önce kaleme alınmış. Butler ile Athanasiou, bir konferansta tartışmaya başlıyorlar ve fikir alışverişi e-postalar aracılığıyla sürdürülüyor. Sohbetler, 21 başlıkta düzenlenmiş. Ana tema her zaman mülksüzleşme, ancak onun ontolojik, ekonomik, cinsel, siyasi, kültürel, kamusal, akademik yönleri üzerine felsefi bir tefekkür halinde ilerliyor.
Her başlık aslında kendi başına bir kitabın konusu olma potansiyeli taşıyor. Bu bakımdan iki yazarın fikirlerine aşina olup derinleşmek isteyen okuyucular bir parça hayalkırıklığı yaşayabilir. Özellikle Butler, Türkçe’de de yayımlanan ‘Bela Bedenler’, ‘Kırılgan Hayat’, ‘Cinsiyet Belası’ isimli eserlerinde, bu başlıklardan pek çoğunu derinlemesine tartışmış bir yazar.
Butler’ın fikirleriyle henüz tanışmamış, 2017’de içinden geçtiğimiz süreçleri, her gün gazetede okuduğunuz gelişmeleri, açlık grevlerini, KHK’larla işini kaybedenleri, OHAL’in sonuçlarını, Diyarbakır Sur’daki yıkımları, LGBTİ mücadelesini, Kürt meselesini, velhasıl ülkeyi ve dünyayı bir adım geri çekilip anlamlandırabilmek, anlayabilmek okuyucu için ‘Mülksüzleşme’ mükümmel bir giriş kitabı olabilir. Zihninizin toz dumana boğulduğunu hissediyorsanız, bu çalışma her şeyi yerli yerine koymanıza katkı sağlayacak, belki meselelere yeni bir bakış açısı geliştirmenizi sağlayacaktır.
‘Mülksüzleşme’, topraklarını, ülkelerini, vatandaşlıklarını kaybedenlerin durumunu ve dünyaya ait oluşun daha geniş bir halini ele alıyor. Kavrama; kapitalizm, neoliberalizm ve hümanizm penceresinden ayrı ayrı bakıyor. Kimin harcanıp kimin harcanmayacağını belirleyen küresel politikalar karşısında bir duruş olasılığı arıyor. Biyopolitikanın şekillendirdiği insanın mülkiyetinin kime ait olduğunu, bireyin kendi mülkiyetinde olup olmadığını günümüz koşulları, olayları üzerinden sorguluyor.
JUDITH BUTLER: DAYANIŞMA İLE İŞTİRAK EDİYORUZ SİZE
Judith Butler, Türkçe Basıma Sunuş Bölümü’nde, Türkçe’deki okuyucularını selamlıyor: “Bu kitap 2017 yılında, pek çok demokratik hakkın ve emelin dehşetengiz bir şekilde yok edildiği, pek çok insanın işinden olduğu, hapiste alıkonduğu, evinden ve toprağından sürgün edildiği bir anda geliyor. Mülksüzleşmeyi kendi içinde hapsolmuş, yaşadığı memlekete dair bir fikri kalmamış, demokratik bir geleceğe dair umudunu yitirmiş bir halde, korku içinde yaşayarak, sansürlenerek, tehdit edilerek ve dehşet duyarak deneyimlemek de mümkün (...) Başak Ertür’e dilimizi yok edip sonra Türkçede kendi sözleri suretinde yeniden ortaya çıkarması için güveniyoruz. O da bir muhatap haline geliyor ve sözlerimiz yeni sözlere geçiyor. Kitabın kendisi bilmediğimiz bir dilde yapılmış bir davete dönüşüyor. Türkiye’de radikal demokratik yenilenmenin bir parçası olacak bir hayat bulma umudunu taşıyor. Mülksüzleşerek, Türkçede ve dayanışma ile iştirak ediyoruz şimdi size...”