Güncelleme Tarihi:
İstanbul’daki değişime dair neler gözlemlediniz? Bu değişim, şu anki serginizi nasıl etkiledi?
Buradaki değişim, dünyanın pek çok şehrinde görebileceğimiz türden. Dünyada, genel anlamda kent mimarisi adına önemli hareketler var. İstanbul’da gözlemlediğim şey de dijitalleşme yolunda gelişmeler olması. Dijitalleşmeyle birlikte, önceden şehir için önemli olan pek çok şey önemsiz hale gelebiliyor. Örneğin daha pasif bir bölgeye yerleşme fikri ortaya çıkabiliyor. Dirimart’ın merkezi bir bölgeden Dolapdere’ye taşınması da bununla alakalı. Buranın değişimi ise şehre şüphesiz çok katkı sağlayacak. Beni burada sergi yapmaya çeken şey de bölgenin bu değişimi ve şehre katkılarına dair merakım oldu.
Sergi başlığı ‘Come on/ Haydi Gel’ bir eyleme çağrı yapıyor. Bu başlıkla izleyiciye ne anlatmak istiyorsunuz?
‘Haydi Gel’, pek çok şarkıda geçen bir ifade. İfadenin diyaloglarda reddedilme ihtimalini düşüren güçlü bir etkisi var. Bu kelime ile izleyiciyi sergime, yaşam şeklime, nasıl baktığıma, nasıl yürüdüğüme dahil etmeye çağırıyorum. Taksi şoföründen restoran sahibine “Haydi, gidip içeriyi görelim” diyorum. Fark ettiyseniz resimlerim tamamen kentçilik ve kentin karmaşıklığı üzerine fakat hiç insan figürü yok. İnsanları, şehir meydanlarındaki gibi sergi mekânında toplanmaya çağırıyorum. Çünkü insan, bu mekânın bir parçası. Mesela şu an sergiye gelen iki ziyaretçi benle buluşmaya gelmişler gibi, bana iyi hissettiriyor.