Güncelleme Tarihi:
Çocukluk oyunumuzdu saklambaç. “Sağım, solum, önüm, arkam sobe, saklanmayan ebe...” der, başlardık tek tek saklananları aramaya. Yeşim Erdem de yakın tarihe bir yolculuk yapıp saklananları, unutulanları ortaya çıkarıyor. 70’lerin sonuna, 80 ihtilali öncesine gidiyoruz. Roman, Ege’nin küçük bir kasabasında başlıyor. Kahramanları Selen ve Ceren ile Eylem ve Devrim adlı kız kardeşler. Eylem ve Devrim’in babaları kızlarının adlarından da anlaşılacağı gibi solcu bir aktivist. 12 Eylül öncesi gençlerin kutuplaştığı dönemde Eylem de babasının etkisiyle arkadaşlarına liderlik edip onları sol mücadelede toplamaya çalışıyor. En büyük yardımcısı, en yakın arkadaşı Selen. Selen’in kardeşi Ceren henüz çok küçük, o sadece olayları izlemekle yetiniyor. Devrim arafta bir karakter. Politik tavrı daha çok hayata karşı. Selen ve Eylem’in hikâyesiyle birlikte Türkiye’nin nasıl ikiye bölündüğünü, birbirinden farklı düşünen insanların bu ayrılığının nefret boyutuna nasıl ulaştığını ve nihayetinde birbirlerini nasıl yok ettiklerini izliyoruz.
Ceren hep üçüncü bir göz, objektif olarak anlatıyor olanları. Devrim ise kasaba içi entrikalarla meşgul. Çünkü kitabın fonunda kasabada yaşanan günlük olaylar, o günlük olaylar içindeki sırlar önemli bir yer tutuyor. Yeşim Erdem o dönemde yaşanan politik olayların yanı sıra hayatın nasıl kendi gerçekliğiyle devam ettiğinin altını da çiziyor. 80’lere göz atarken herkesin sadece politik olmadığını, sadece politika konuşmadığını anlatması, kitabın benzerlerinden önemli bir farkını oluşturuyor.
Kasabanın politikadan uzak kalmak için çaba harcayan yakışıklı delikanlısı Sinan bir faili meçhule kurban gidince tüm karakterlerin hayatı değişiyor. İzmir’e üniversite okumaya giden Selen ile Eylem farklı yollardan geçip farklı hayatlara başlıyorlar. Selen’in politik macerası yarım kaldıktan sonra kasabada biraz soluklanıp gazeteci olarak devam ediyor hayatına. Eylem hapishanede politik eğitimini tamamlayıp yeni bir yola savruluyor. Kardeşleriyse politikadan uzak yollar seçiyorlar kendilerine. Ama Sinan’ın ölümü hiçbirinin yakasını bırakmıyor. Yıllar sonra onun katilini bulmak için mesleki birikimini kullanan Selen’in çıktığı yolda, yine buluyorlar birbirlerini...
Kitap, Türkiye’nin siyasi yakın geçmişine bir yolculuk olsa da fondaki kavga sırasında devam eden hayat motifi okura farklı bir gerçeklik sunuyor. Küçük bir kasabadan çıkıp büyük şehre göç eden insanların yaşamlarına dair ayrıntıları ve onların hayata tutunmalarını da anlatan kitap, aile içi ilişkilere yönelerek samimi bir havaya bürünüyor. Biri politik, biri politikadan uzak iki ailenin, çocuklarının mücadelelerine bakışını özellikle anlatan Erdem, sevginin ne olduğunu da sorguluyor. Kız kardeşler arasındaki kendini gösterme mücadelesi de kitabın önemli motiflerinden. Özellikle küçük kardeşlerin baskın ablaların ardından kendilerini nasıl göstermek için çabaladıklarını ironik bir dille anlatıyor. Erdem tıpkı saklambaç oyunundaki gibi Türkiye’nin son 40 yılında yaşananları tüm boyutlarıyla tek tek saklandıkları yerden çıkarıp ortaya seriyor. Sadece politik acılara değil, gündelik acılara da yer veriyor. Dahası, tüm acıları birleştirip bu son 40 yılın Türkiye’ye neler yaptığını gösteriyor. Ama belki en önemli ayrıntı şu: Bu topraklarda ne yaparsan yap, ne kadar barışçı olursan ol, asla savaştan kaçamıyorsun. Taraf olmadan yaşamana kimse izin vermiyor. Okuyunca anlayacaksınız ki istesek de istemesek de politika yakamızı hiç bırakmıyor. Bugünü anlamak için kitaba bir bakın!
SAĞIM SOLUM ÖNÜM ARKAM
Yeşim Erdem
Can Yayınları, 2020
512 sayfa, 40 TL.