Boğaz’ın sesini New York’ta duymak

Güncelleme Tarihi:

Boğaz’ın sesini New York’ta duymak
Oluşturulma Tarihi: Ekim 19, 2017 15:52

Borusan Contemporary Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndaki eserlerden bir seçki sunan ‘Uvertür’ sergisi New York’ta, Manhattan’ın Lower East Side bölgesindeki 208 Bowery’deki galeride açıldı. Yaklaşık 900 parçadan oluşan koleksiyonun özeti sayılabilecek sergi, Allard van Hoorn’un ‘Songline’ (Water Score) adlı eseriyle Boğaz’ın sesini New York’a taşıyor.

Haberin Devamı

Türkiye’nin en önemli çağdaş sanat koleksiyonlarından birine sahip Borusan, ana mekânı Perili Köşk’te açtığı sergilerle hem yeni eser üretimini destekliyor hem de yeni medya sanatının en önemli yapıtlarını Türkiye’deki sanat çevresine sunuyor. Yaklaşık 900 eserden oluşan koleksiyondan bir seçki, küratörlüğünü Borusan Contemporary sanat direktörü Kathleen Forde’un üstlendiği bir sergiyle New York’a taşındı.
12 Ekim’de New York’ta açılan ‘Uvertür: Borusan Contemporary Sanat Koleksiyonu’ndan Bir Seçki’ sergisi Jim Campbell, Daniel Canoger, U-Ram Choe, John Gerrard, Claudia Hart, Ali Kazma, Michal Rovner ve Allard van Hoorn gibi önemli sanatçılardan oluşan uluslararası bir kadro tarafından üretilmiş yapıtlardan oluşuyor. 28 Ekim’e kadar açık kalacak sergi, zamana dayalı media-art örneklerini içeren eserler, insan algı ve hafızasını, tarihsel dokümantasyon sürecini, ayrıca kimlik ile çevrenin değişen kavramlarını inceliyor. Dijitalleştirilmiş manzaralar, yeni üretilmiş videolar ve interaktif portrelerden oluşuyor.
Ahmet Kocabıyık’ın ev sahipliğindeki serginin açılışında konuştuğumuz Borusan Contemporary İdari Direktörü Yağız Zaimoğlu koleksiyonun genişlemesi ve burada tanınması için sergiye önem verdiklerini söylüyor. Sergiyle aynı zamanda koleksiyon sanatçıları ve sergilere küratörlük yapmış isimlerin de yer aldığı ‘Borusan Çağdaş Sanat Kitabı’ da yayımlandı.
Bu sergi aslında Borusan koleksiyonunun Amerika’daki ilk sergilenişi değil. Küratörlüğünü yine Kathleen Forde’un yaptığı ‘Hareketli Görüntü: Betimleme’, 29 Temmuz’da Ann Arbor’da açılmıştı. Bu sergi de 26 Kasım’a kadar ziyarete açık kalacak. Michigan Üniversitesi Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenen ve hayli ilgi gören seçki, geleneksel portre kavramları üzerine çağdaş bir bakış sunan Hannu Karjalainen, Daniel Rozin ve Marina Zurkow’un eserlerinden oluşuyor.
Kathleen Forde, ABD sergilerini değerlendirirken, “ABD’deki sergiler, Borusan Contemporary’nin medya sanatlarındaki son toplama faaliyetlerinde odaklanılan coğrafi bölgenin, estetik menzilin ve uygulama çeşitliliğinin canlı hali olarak işlev görüyor. Sergilerimiz, önde gelen çağdaş sanatçıların zaman ve mekânı, hareket ve atalet, ışık ve karanlık, ses ve sessizlik, portre ve peyzajı ve hatta bazen önemli güncel olayları nasıl değerlendirdiğini görmek için izleyicilere fırsatlar sağlıyor” diyor ve ekliyor: “Ann Arbor ve New York’ta izleyicilerimizle bağlantı kurmaktan heyecan duyuyoruz.”

Boğaz’ın sesini New York’ta duymak

‘The Seasons’, Claudia Hart 

SERGİDE KİMLER VAR

Allard van Hoorn’un ‘Songline (Water Score)’ adlı eseri Borusan Contemporary’de belli bir mekân için hazırlanan ve Perili Köşk’te sürekli sergilenen bir ses ve video çalışması. Sanatçı, Perili Köşk’ün katlarından günün farklı zamanlarında Boğaz’dan gelen sesleri kaydetmiş ve bunları bir ses enstalasyonuna dönüştürmüş. Ses dalgalarından oluşan bir Boğaz bestesi.
Sergide yer alan Jim Campbell’ın ‘Grand Central Station’ (2009) adlı çalışması New York’taki Grand Central istasyonundaki yolcuların hareketlerini izliyor. Çalışma düşük çözünürlüklü video görüntülerinden ve beyaz led ışıkların önüne yerleştirilmiş renkli, şeffaf resimlerden oluşuyor. Grand Central istasyonundaki zemini ekrana yansıtan sanatçı gelip geçen yolcuların gölgeleriyle mekânın ruhunu galeriye taşıyor.
Madrid’de yaşayan Daniel Canogar ise ‘Hipocampo 2’ (2010) başlıklı işinde telefon sinyalinin geçiciliği üzerinden teknolojinin faniliğine dair mesaj veriyor.
Yaptığı karmaşık kinetik heykellerle tanınan Koreli sanatçı U-Ram Choe’nun ‘Una Lumino Portentum’ (2008) adlı robotik heykelinde mekanik bitki formlarının gerçekçi yaprakları açılıp kapanıyor, aydınlanıyor ve sönüyorlar. Perili Köşk’te sergilendiğinde de büyük ilgi görmüştü. Serginin New York’ta da en çok ilgi gören eseri oldu.

Boğaz’ın sesini New York’ta duymak
 Yağız Zaimoğlu, Kathleen Forde, Elizabeth Devberry ve Ahmet Kocabıyık.

John Gerrard, ‘Sow Farm’ (near Libbey, Oklahoma) (2009) adlı çalışmasında ABD’nin büyük düzlükler bölgesindeki bir tarım işletmesini anlatan simülasyona yer veriyor.
Claudia Hart’ın ‘The Seasons’ (2009) adlı işinde ise odanın içinde oturan bir kadının şekli yavaşça evrim geçirerek dönüşüyor. Hayatta olduğu gibi, bir hareket gözlense de zaman durmuş hissi yaşanıyor. Zamanın ilerleyişini, dönüşümü bir kadın bedeniyle anlatıyor.
Serginin tek Türk sanatçısı Ali Kazma, yazılı metinlere odaklandığı ve atölyesinde çektiği 6 kanallı video düzenlemesi ‘Written’da (2011) kendi okuma notlarından alıntılara yer veriyor. Yapıtta, kâğıt üzerindeki kelimeler yanarken film geriye oynatılıyor, böylece küller alevlere dönüşürken alıntılar tekrar beliriyor. Hiçbir şey tamamen yok olmuyor, dil ve kelimeler kalıyor.
Dijital olarak oynanmış fotoğraf ve filmlerle soyut insan formları ve doğal formlara dayalı enstalasyonlar yapan Michal Rovner’ın ‘Black Forest’ (2016) çalışması gece görüş ekipmanıyla çakalların gece çekilmiş görüntülerini sergiliyor. Eser doğaya bir tür saygı duruşu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!