Güncelleme Tarihi:
Pek çok kişiye abi dediğimi anımsamıyorum ama Memet Fuat’a “Memet Abi” derdim.
O, hiçbir iyi eseri ideolojisine kurban vermedi.
Eleştirmen olarak hassas terazisinin dirhemleri sadece edebiyattı. Bir farka her zaman dikkat çekti, eleştiri ile denemenin farkını ortaya koydu. İki ciltlik antolojisi bu alanda antoloji yapacaklar için örnek bir çalışmadır.
Edebiyatımızdaki yeri üzerine onun dergici ve yayıncı yanına değineceğim.
Bize öğretmen gibi davranmazdı, sanki birlikte öğreniyormuş duygusunu verirdi.
Yeni Dergi, bir edebiyat okuluydu, ustalarla usta olmayı arzu edenler orada buluşurdu. En sık gittiğim mekânlardan biriydi, birçok kişi için ilk yazılarımı o yayımladı; bunların içinde hiç unutmadığım Sevim Burak’ın ‘Yanık Saraylar’ı üzerine yazdığım yazıdır.
İstanbul Vilayet Binası’nın karşısındaki hanın en üst katındaydı. Derginin bulunduğu mekân aynı zamanda ‘de yayınevi’nin yönetim yeriydi.
Evine de gittiğim yazarlardan biriydi, annesi Piraye Hanım, bize sofralar hazırlardı. Az gördüğüm ama çok saygı duyduğum bir gerçek hanımdı.
Girişteki Vilayet Lokantası’nda arkadaşlarla, ustalarla karşılaşırdım.
Onun gibi bazı yayıncı yazarlar, yayıncılığı bir zenginlik kapısı olarak görmezlerdi, çıkarmak istedikleri kitapları çıkarabilmek için yayınevi kurarlardı.
Birçok edebiyat tarihinin önemli adlarının kitaplarını Memet Fuat yayımladı.
Nâzım Hikmet’i bize tanıttı, Türk edebiyatındaki yerini saptadı.
İyi yazarların, edebiyatçıların yayıncılığı, gerçek birçok değeri edebiyatımıza kazandırdı.
Bugün onun yönettiği dergilerin, çıkardığı kitapların hâlâ başvuru listemizde bulunduğunu belirtelim.
Gerek şiir gerek deneme şiir ve eleştiri antolojilerini okumadan, bu alandaki çalışmaların eksik olacağı kanısındayım.
Dergi ve yayınevi idarehaneleri edebiyatçılar için birer buluşma, yeni eserlerin tartışma mekânlarıydı. Bugün böyle yerlere rastlamamamızın bir eksiklik olduğu gerçeğini kabul edenler vardır diye tahmin ediyorum.
Evet, yayıncılık sadece bir ticaret değil, bir kültür hizmetidir.