Güncelleme Tarihi:
“Atamızın tabutu arkasından bütün İstanbul ağladı. Hazin ve yürekler paralayan alayın geçişi üç saatten fazla sürdü. İstanbul bugün derin bir ıstırabın, bir yetimliğin, bir yurt saran yoksulluğun elemiyle, Atasının tabutu önünde, onun son tesellisi olan milli ve medeni kemaline erişmiş bir bütünlükle, bir tek gözyaşı halindedir. (...) Eğik başlar hüngürtülü bir gözyaşı tufanıyla sarsılıyor, hıçkırıklar inlemeler, büyük ölünün manevi huzuru ile ürperen kalplerde baygınlık meydana getiriyordu.”
Bu cümleler 19 Kasım 1938’in Haber Akşam Postası gazetesinden. Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de aramızdan ayrılışının hemen hemen bir hafta sonrasına tarihleyebiliriz gazetenin sayısını. Atatürk ölmüş ve naaşı, yaşamını yitirdiği Dolmabahçe Sarayı’ndan çıkarılarak Kabataş, Fındıklı, Tophane ve Sirkeci güzergâhı takip edilip Sarayburnu’na getirilmiş; oradan da önce Yavuz, sonra Zafer zırhlılarına nakledilerek denizyoluyla İzmit’e taşınmıştır. Nihai hedef ise Ankara, Etnografya Müzesi’dir. Atatürk’ün naaşı, 1953’te Anıtkabir’in yapımı tamamlanıncaya kadar orada bekletilecektir. Ankara yolculuğu trenle yapılacaktır ve İzmit’ten kalkan bu ‘yaslı tren’, Atatürk’ün naaşını geçici istirahatgâhına götürecektir. Burada düzenlenen büyük bir törenle de bu gerçekleştirilir.
Atatürk’ün bahsedilen yolculuğunu, tüm detaylarıyla olmasa da, Türkiye’de yaşayan pek çok kişi bilir. Fakat işin -yazının başında da gösterilmeye çalışıldığı gibi- gazetelere yansıyan boyutu vardır bir de... O günlerden çekilmiş fotoğraflar, gazetelerin bu ‘milli matem günü’nü halka nasıl anlattığını gösteren haberler, fotoğraf karelerine yansıyan genç, yaşlı ağlaşan insanlar, yüzlerinde günün ağırlığını taşıyan generaller... Bunları kelimelere dökülmüş hallerinden okuduk; okul kitaplarında, Atatürk hakkında yazılan kitaplarda ve daha birçok yayında. Ancak hiçbir zaman o günlerin tüm yansımalarıyla toplu bir kitap olarak elimize ulaşmadılar. Her 10 Kasım’da sayfalarını Atatürk’e ayıran gazeteler ve internet siteleri var elbette ama arşivcilerin ellerinde tuttukları fotoğraflar peki? ‘10 Kasım Yas Günü’, işte bu son sorunun yanıtını veriyor.
Atatürk’ün Dolmabahçe Sarayı’ndan başlayarak Ankara Etnografya Müzesi’nde son bulan yolculuğunu dönemin gazetelerinin fotomuhabirleri belgeledi. ‘10 Kasım Yas Günü’, Yapı Kredi Bankası Tarihi Arşivi, Selahattin Giz Koleksiyonu’ndan seçilen fotoğraflar ve o günün gazetelerinden yapılan alıntılarla hem o güne tekrar uzanıyor hem de resmi tarihin yazdıklarının tam ortasına fotoğraflardan oluşan bir duygu gerçekliği tüneli açıyor. Ders kitaplarında hep beraber okuduğumuz o büyük ‘milli matem günü’ böylelikle belgeleriyle birlikte tekrar canlanıyor. Çalışma, fotoğraflar ve gerçek haberlerden mürekkep bir hikâyeyi anlatıyor aslında bize.
Fotoğraflar anın temsilleridir. Kareler, yakalandıkları anın tüm gerçekliğini karşı tarafa yansıtmak gibi acımasız bir gerçekliği sırtlarında taşır. ‘10 Kasım Yas Günü’nde bir araya gelmiş fotoğraflar, fotoğraf gerçeklerinin tüm hissiyatını barındırıyor. Anın gerçekliğini yansıtmakla kalmayıp, tüm duygusuyla bir acının da taşıyıcısı oluyorlar.
‘10 Kasım Yas Günü’ için bir hikâye dedik... 10-20 Kasım arasını kapsayan ve tüm bir ülkeyi etrafında sürükleyen bir hikâye bu. Gazete sayfalarından taşmış, haberlere sığmamış bir hikâye. Bu arşivlik çalışmayla her geçen gün biraz daha uzaklaştığımız bu hikâyenin gerçekliğine bir adım daha yaklaşma fırsatı yakalıyoruz.