Güncelleme Tarihi:
1970’lerin sonundan bugüne sadece ve sadece kaleminden çıkanlarla, edebiyatıyla gündeme gelmiş bir yazın emekçisi diye kısaca anlatmak mümkün Şiir Erkök Yılmaz’ı. 1978’de yayımlanan ilk öykü toplamı ‘Hop Eden Şey’den beri kendi köşesinde, yazı masasında varlığını sürdürerek verimlerini okurlarıyla paylaşıyor. Yazarın bu verimleri öykü ağırlıklı daha çok, fakat rotasını romana kırdığı, bu sularda gezindiği de oldu. 2018’de yayımlanan ‘Aile İçi Muhabbet’te örnekse, vurucu bir romanla çıkmıştı karşımıza. Ne ki öyküden epeydir uzaktı. 2011’de ‘Eşekarısı’ adıyla yayımlanan toplu öyküleri saymazsak 11 yıldır bir öykü kitabı yayımlatmamıştı. Şiir Erkök Yılmaz, öyküye verdiği bu molaya, yakın zaman önce kitapçı raflarında yerini alan kitabı ‘Fil Kazası’ ile son verdi. ‘Fil Kazası’, yazarın bugüne kadar yayımladığı altıncı öykü toplamı.
‘Fil Kazası’nda dokuz öykü var. Farklı biçim ve üslup denemeleriyle harmanlanmış metinler bunlar. Kiminde öykünün geniş imkânları dahilinde yeni anlatım olanaklarının peşinden gidiyor yazar, kiminde ise açtığı öykü penceresinden bir hayatın kırılma anına doğru yolculuk yaptırıyor okurlarına. Fakat tahkiyeyi hiç ihmal etmiyor. Başlıca görevinin hikâye anlatmak olduğu aklının, dolayısıyla kaleminin bir köşesinde hep. Tam da bundan, hikâye anlatmaya odaklanmış bir öykücünün kaleminden çıkanlar olduğunu söyleyebiliriz ‘Fil Kazası’dan bir araya gelenlerin. Özellikle ‘1 Mayıs’ adlı öykünün, bu doğrultuda üzerinde durulması gerekir. İstense, üzerine gidilse roman olacak derinlikteki izlekleri, bir öykü çatısı altına almayı başarabilmiş Şiir Erkök Yılmaz ‘1 Mayıs’ta.
‘1 Mayıs’ da dahil yazarın hemen tüm öykülerinde üzerine eğildiği ‘hane içleri’nde karşımıza çıkan manzaradan da bahsetmekte yarar var. Aile, bir yazara zengin malzeme verebilecek bir sosyolojik yapı. Aile içi ilişkiler koruyucu, sarmalayıcı, güven verici olduğu kadar sıkıcı, tutucu, bunaltıcı olabilir. Aile ile birlikte dibi boylamak da dipten su yüzüne çıkmak da mümkün. Şiir Erkök Yılmaz bunun her iki tarafına da ışık tutmak istiyor öykülerinde. Öykü kişilerinin etrafını saran detaylı ve görsel açıdan zengin atmosfer de, yazarın tüm göstermek istediklerine deyim yerindeyse arka çıkıyor. Kadın ve erkeğin hayattaki rolleri, eş ilişkilerindeki eşitsiz duygu dağılımları, çocuğun bu ilişkilerde üstlendiği ya da aile yapısı içinde yönlendirdiği, yönettiği eğilimler... Tüm bunlar Şiir Erkök Yılmaz’ın üzerine düşündüğü meseleler olarak öne çıkıyor bu öykülerde.
Bunun yanında hayatın eşit davranmadığı insanlar da Şiir Erkök Yılmaz’ın yazı masasında yer alıyor. Ezginlikler, yoksunluklar, bu yoksunluktan sıyrılmaya çalışanlar, sıyrılma çabası içindeyken bir adım daha karanlığa yaklaşanlar... Bu anlamda başına gelenlerle, yaşadıklarıyla, hayatla bir şekilde başı hoş olmayan kahramanların hikâyeleri peşinden koşuyor yazar ‘Fil Kazası’nda. Tutunmak isteyen, tutunmanın kıyısından dönen ama ne olursa bir şekilde kaybetmeyi öğrenmiş insanlar bunlar. ‘Bir varmış, hiç yokmuş’ tipler. Üstelik kurgu özelinde bir anlam ifade ettikleri gibi hayatta da karşılığını bulan, tanıdık karakterler. O kadar tanıdıklar ki kapı komşumuz denebilir yazarın ‘Fil Kazası’ndaki kahramanları için. Üstelik herkesin bildiği, her köşede karşımıza çıkan fakat bir şekilde dillendirilmeyen hikâyelerin taşıyıcısı olarak karşımızdalar.