Bir ‘üstün zekâlı çocuk’ hikâyesi

Güncelleme Tarihi:

Bir ‘üstün zekâlı çocuk’ hikâyesi
Oluşturulma Tarihi: Mart 15, 2018 15:42

Buket Tahmaz Savaş yeni romanı ‘İçimdeki Gölge’de üstün zekâ ve şizofreniyi buluşturduğu bir öykü anlatıyor. Okurunu adeta klinik bir deney ortamına sokuyor.

Haberin Devamı

Kişisel farklılıklar ve özelliklerle kalabalık şehirlerde yaşarken birbirimizi asla fark etmiyoruz. Artık bu devirde herkes bir diğeri için öteki ve herkes pek çoğunu sadece sorun ve kalabalık olarak görüyor. Oysa pek çoğumuz artık psikolojik ve zihinsel rahatsızlıklardan mustaribiz. Kimimiz bunun farkında bile değil ya da kendimize kondurmuyoruz. Deliremiyoruz çünkü mecalimiz yok. Ama çocuklar, bizim farkında olmadığımız hayatın tam ortasında büyümeye ve hayatı anlamlandırmaya çalışıyor. Bu ara en çok bunu düşünüyorum, her şey geçtiği zaman, yani bir gün geçerse elbet, onlara ne anlatacağız.
2013’te ‘Yakin’e Yol’ ile okurla buluşan Buket Tahmaz Savaş’ın yeni romanı ‘İçimdeki Gölge’ Altın Kitaplar tarafından yayımlandı. Roman bireysel farklılıklar, özel çocuklar ve aile olmak üzerine düşünmeye itiyor okurunu. Bir adamın kaderinin ailesinin elinde olması ve o kaderin kişisel kibirlerle yönetilmeye çalışmasıyla nasıl hapsedildiğini anlatıyor.

Haberin Devamı

Normlar herkes için değişebilir elbette ama toplumsal normların içerisinde ‘normal’ nasıl anlamlandırılıyor hepimiz az çok biliyoruz. Herkes kadar akıllı ve hayatı sorgulamadan devam eden insanlar, pek çoğumuz için normal. Çünkü birisi sorgulamaya ve etrafına da bu soruları yaymaya başlarsa kişisel kaoslar çıkar ve bütün bunlarla nasıl baş edilebilir bilmiyoruz.
‘İçimdeki Gölge’nin hikâyesi üstün zekâ ve şizofreni içeriyor. Bir çocuk erken yaşta teşhis edilen üstün zekâya sahip ama ailesi bu üstün zekâ ile baş etmek yerine oğullarını ‘gerizekâlı’ olarak tanımlamayı daha kolay buluyor. Bir çocuk, etrafındakiler kendi aklıyla uğraşamayacağı için, 237 IQ’ya sahipken 37 IQ’ya sahipmiş gibi büyüyor. Babanın kibrine, oğul feda ediliyor. Babanın şizofreni hastası olduğunu bilmeyen annenin bununla karşılaşıp oğlunu koruma çabası ise olaylar iyice ilerledikten ve geri dönülmez bir yola girildikten sonra ortaya çıkıyor.
Varlıklı bir aile, oğulları için her şeyi yapabilir durumda olmalarına rağmen bütün tercihlerini yanlış yaptıkları için oğullarının hayatını bir oyunun içerisine hapsediyor. Zeki bir insanın kolayca fark edebileceği kurgu elbette bir zaman sonra ifşa oluyor. Ve ailenin kaderi her daim olmadığı biçimde anlattıkları oğullarının eline kalıyor.
Savaş, aynı olayı farklı tarafların ağzından anlatmayı tercih etmiş. Aynı zaman dilimini hem oğuldan, hem anneden, hem babadan hem de oğul için her daim yanlarında bulunan doktorun ağzından okuyoruz. Her birinin hikâyesi, bir başkasının hikâyesindeki açıkları kapatıyor. Bu açıdan kitap bir hikâyenin başka türlü anlatımları konusunda da iyi bir örnek. Yazarın da kitabın sonunda bahsettiği üzere kısa bir öyküden uzunca bir romana dönüşmesi hali, metnin içerisinde alenen görülüyor ve kurgu okuruna kitabı elinden bıraktırmayacak bir başarıya erişiyor.
‘İçimdeki Gölge’ böyle anlatıldığında trajik gibi görünse de esasında yaptığı, olanı olduğu gibi anlatmak. Bir yandan da okurunu adeta bir klinik deney ortamına sokuyor. Bir kütüphanenin içerisinde yaşamaya itilmiş iki şizofren adamın, diğerlerinin sağladığı ölçüde, hayatta kalma macerasına dönüşüyor hikâye. Bir yanıyla da aile ve yanı sıra eğitim kurumunu eleştiriyor. Özel çocuklarla ilgilenen eğitimcilerin bu alanda herhangi bir bilgiye sahip olup olmadıklarını değerlendiriyor. Delilik ile dâhilik arasında gidip gelen ‘İçimdeki Gölge’yle, zekâsı cehennemi olan bir çocuğun dünyasına gireceksiniz.

Haberin Devamı

Bir ‘üstün zekâlı çocuk’ hikâyesi

İçimdeki Gölge
Buket Tahmaz Savaş
Altın Kitaplar, 2018
152 sayfa

BAKMADAN GEÇME!